Sürdürülebilirlik dijital dönüşüm ile geldi

Kemalettin BULAMACI
Kemalettin BULAMACI Ters Köşe kemalettin.bulamaci@dunya.com

2022'deki üretiminin yüzde 92'sini 10'u aşkın ülkeye ihraç eden Sun Tekstil, sürdürülebilirliği dijital dönüşüm ile yakaladı. Firma, Microsoft Sustainability Manager çözümünü iş süreçlerine entegre etti.

Sun Tekstil, sürdürülebilirlik dönüşümünü tüm üretim paydaşlarını dahil ederek bir üst seviyeye taşımak için NTT DATA Business Solutions Türkiye’nin uzmanlığını tercih etti.

Hammadde seçiminden doğal kaynak kullanımına, enerji tüketiminden tedarik zinciri emisyonlarına uzanan geniş yelpazede çevresel etkisini azaltmak için yola çıkan Sun Tekstil, Microsoft Sustainability Manager çözümünü iş süreçlerine entegre etti.

Sun Tekstil, bu süreçler için, dijital dönüşüm yolculuğunun başından bu yana yol arkadaşı olarak gördüğü NTT DATA'nın uzmanlığından yararlanıyor. Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sabri Ünlütürk, “Sürdürülebilirlik artık ilk dönemlerdeki gibi, sadece bir sosyal sorumluluk konusu değil, kurumların yaşam döngüsünün en önemli parçalarından biri.

Üretim esnasında kullandığınız kaynakların dengesi ve çıktıların geri dönüşüm ile ekosisteme tekrar kazandırılması, kurumların verimliliğini de kârlılığını da etkiliyor.

Dünyanın önemli tekstil üslerinden biri olan ülkemizin ihracat yaptığı şirketler, sürdürülebilirlik konusunda kendi yükümlülüklerini yerine getirme hedefleri doğrultusunda paydaşlarının da iş yapış biçimlerini etkiliyor” açıklamasında bulunuyor.

Üretimin yüzde 64’ü sürdürülebilir kaynaktan

Halihazırda üretim sürecinde döngüsel ekonomi modelleriyle doğal kaynakların korunması, sıfır atık yönetimi, su geri kazanımı, çevre dostu kimyasalların kullanımı ve yenilenebilir enerji kullanımı oranının artırılması gibi konularda çalışmaları bulunduğunu kaydeden Sabri Ünlütürk, “Teknolojinin gücüyle bu çalışmaları önemli çıktılara dönüştürmeyi başardık.

2022'de, Sun Tekstil’de yüz 92'si 10'dan fazla ülkeye ihraç edilen toplam üretimimizin neredeyse üçte ikisinde (yüzde 64) sürdürülebilir hammadde kullandık. Öte yandan bağlı ortaklığımız Ekoten Tekstil’de son 22 yıl içinde toplam su tüketimimizde yüzde 51, son 10 yıl içinde sera gazı emisyonlarımızda yüzde 45 azalma sağladık.

2019’dan bu yana GES (güneş enerjisi santralı) sistemimizle yılda ortalama 1.410.000 KWh elektrik enerjisi üretirken, 2020’den itibaren şebekeden elektrik enerjisi tüketimimizi I-REC sertifikalı yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarıyla dengeledik” diye konuştu.

“Sürdürülebilirlik, dijital dönüşümden ayrı olmaz”

 Tekstil sektörünün önemli başlıklarından biri olan su kullanımı konusunda da buharlaşma ile kaybedilen su hariç, kullanılan tüm suyun geri dönüştürülerek tekrar kullanılabileceğine dikkat çeken Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sabri Ünlütürk, “Tekstil tedarik zinciri oldukça karmaşık yapıya sahip.

Farklı müşteri gruplarının ve perakende şirketlerinin beklentilerini karşılamak için tek bir çözüm yok. Tekstil endüstrisinin önemli paydaşlarından biri olduğumuz bilinciyle, sürdürülebilir dönüşümü dijital dönüşümden ayrı düşünmemek gerektiğine inanıyoruz.''

Tüm üretim paydaşları projeye dahil edildi

Şirket için özellikle fason üretim yaptırdıkları üretim paydaşları ve tier 2 (seviye 2) hammadde tedarikçilerinin de projeye katılımının önemli olduğunu belirten NTT DATA Business Solutions Türkiye ve MENA CEO'su Dr. Bahri Danış, “2019 itibarıyla Tedarik Zinciri Sürdürülebilirlik Performansı Yönetim Sistemi’ni devreye alan Sun Tekstil, uluslararası standartları ve paydaşların ihtiyaçlarını gözeten değerlendirme kriterleri uyguluyor.

Üretim paydaşlarının sürdürülebilirlik performansını yakından izliyor ve sipariş kapasite planlarını bu denetim, değerlendirme ve puanlamalara göre gerçekleştiriyor. Birlikte hayata geçirdiğimiz proje ile Sun Tekstil, pek çok paydaşla çalışan bir şirket olarak, Türkiye’de tekstil sektörünün sürdürülebilirlik farkındalığı kazanması adına da önemli bir etkiye imza atıyor” dedi.

Bilişimcilerden Ankara çıkarması

Türkiye’nin önde gelen bilişim sivil toplum kuruluşlarından Yazılım Sanayicileri Derneği YASAD ve Bilişim Sanayicileri Derneği TÜBİSAD’ın geçen hafta ‘Ankara’ ziyaretleri dikkat çekti.

Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği TELKODER ise yayımladığı ‘Elektronik Haberleşme Sektöründe 20 yıl’ raporu ile kamuoyu desteğini almaya çalışarak, Ankara bürokrasisine seslendi. YASAD Başkanı Gönül Kamalı liderliğinde, YASAD yönetimi, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ı İstanbul’daki çalışma ofisinde ziyaret etti.

Yapılan sosyal ağ paylaşımlarından gördük ki YASAD’ın sayın bakan ile görüşmesi özellikle yurtdışında Türk yazılım markalarının oluşturulması, tercih edilmesi ve yazılım ekosistemisinin stratejik olarak desteklenmesi çerçevesinde gerkçekleştirilmiş. Türkiye’de yazılım sektörünün geçmişi 50 yılı aşıyor.

YASAD ise 30’uncu yılını aştı. Her ne kadar 12’inci kalkınma planında yazılım sektörü önemli bir yer etse de son 30 yıldır, kamu tarafından yeterli desteği görmediği, teşvikleri alamadığı da bir gerçek. TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak ve Yönetim Kurulu Üyeleri’nin Ankara ziyareti ise Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar ve yardımcıları ile sınırlı. TÜBİSAD, iştigal alanı olarak YASAD’dan daha geniş bir çerçeveye sahip.

Yine sosyal ağ mesajlarından gördüğümüz kadarı ile bu görüşmenin çerçevesi de Dijital Hizmet Vergisi, Emisyon Primi Vergisi’ning girişimcilik ekosistemine etkileri, özel entegratörlük sektörünün vergi düzenlemeleri konusunda sıkıntıları, AR-GE ve tasarım merkezleri ile teknoloji geliştirme bölgelerinde, uzaktan çalışma yürüten personelin gelir vergisi istisnaları ile şekillenmiş. TELKODER, bu iki dernek ve yönetiminden yaklaşım olarak ayrılmış durumda.

Doğrudan konunun muhatapları ile görüşüp, dertlerini dile getirmek yerine, yayımladıkları raporu, medya aracılığı ile kamuoyuna duyurmayı, kamuoyu baskısı ile bürokrasi ve siyasetten beklentilerini açıklamayı tercih etti. Ülkemizin, özellikle son 10 yıl içerisinde savunma sanayii’nde gerçekleştirdiği atılımı biliyoruz, görüyoruz. Bununla gururlanmamak elde değil.

Ancak bu atılımın ardında 20 yıldır bu alana yönelik uygulanan stratejik destekler ve teşviklerin büyük katkısı var. Bilişim, telekom, yazılım alanında da çeşitli açılımlara sahne olduk. Ancak bu destekler, muafiyetler ve teşvikler maalesef sürdürülebilir olmadı. Her defasında yeni baştan yazmak zorunda kaldık.

Savunma Sanayii’ne verilen destek, bilişime verilmiş olsaydı şimdi Türkiye’den unicorn, decacorn çıkarmış olma ihtimalimiz çok yüksekti. Umarım, 12. Kalkınma Planı, bu desteklerin sürekli bir politika haline getirilmesi için bir vesile olur ve Savunma Sanayii’ndeki atılımımızı yazılım, bilişim ve telekom alanlarında da gerçekleştirebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
BiTaksi, kimin olur? 22 Nisan 2024
Abonelik ekonomisi 15 Nisan 2024
Mutlu yıllar internet 18 Mart 2024