Tadilat nedeniyle kapalı

Doğan SELÇUK
Doğan SELÇUK ANEKDOT doganselcuk@hotmail.com.tr

Kültürlü bir yazı yazmak istiyordum ne zamandır. Küreselleşen dünyada diye başlayacaktım yazıya ama bu ifadeyle başlayan bir milyonuncu yazıyı ben yazmayayım dedim. Vazgeçtim...

Köyden indik küresel köye... Böylece ekonomik, sosyal, politik, finansal, teknolojik vs. değişimlere uyum sağlamak şart oldu. Küresel düşünmek ve iş yapmak için küresel işbirlikleri ve çok uluslu şirketlere kucak açtı her ülke.

İnsan da muhakkak değişti bu süreçte ama kültür gibi tarihten gelen özellikleri mevcut her toplumun. Uluslararası faaliyette bulunan işletmeler de çalıştıkları / çalıştırdıkları insanların farklı kültürlerini ve bu kültürleri oluşturan sistem, değer, inanç, davranış ve tutumları anlamak ve buna göre hareket etmek zorunda.

Bu da fırsat ve tehditleri beraberinde getiriyor. Farklı kültürlerden oluşan insan toplulukları barındırdıkları zenginliklerle örgütsel problemlere farklı yaklaşımlar ve çözümler geliştirirken daha yüksek performans elde edebilmekte. Fakat bu farklılıkları yönetmek ve sinerji oluşturmak, önyargılar ve çeşitli iletişim problemlerinden kaynaklanan çatışmalar nedeniyle güç olmakta.

Bu yüzden de kültürel farklılıklar en iyi şekilde yönetilmeli ve işletmelerin menfaatine kullanılmalı. Kültürel zekâ bu noktada devreye girmekte. Kültürel zekâ, farklı kültürel ortamlarda işletmeyle ve kültürle ilgili farklılıkları anlayarak yönetme becerisi ve ayrıca bu ortamlarda kültürlerle etkileşim halinde iken daha uygun davranış biçimleri geliştirerek uyum sağlama ve etkin bir şekilde çalışabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla çok uluslu şirketler “kültürel zeki” insanlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymakta.

Çok uluslu şirketler faaliyet gösterdikleri ülkede iki temel kültürel sorunla karşılaşıyor diyebiliriz. Bunlardan ilki tutundurma faaliyetlerinin o ülkenin kültürüne tam anlamıyla uygun olmaması iken, diğeri farklı kültürlere sahip insanların bir arada çalışmasından kaynaklanan çatışmalar / yanlış anlaşılmalar... Bizim hikâyemiz, ikinci kategoride yer alıyor, neyse ki ucuz atlatılmış.

Bilişim ve teknoloji alanında dünya devi bir Japon firmasının Türkiye ofisinde bir telaş yaşanmaktadır. Japonya’dan global CEO gelecektir. CEO’nun isteyebileceği her türlü rapor hazırlanmış, karşılanmasından ayrılacağı zamana kadarki bütün program en ince ayrıntısına kadar ayarlanmıştır. Karşılaşılabilecek en ufak bir sorun bile göz ardı edilmek istenmemektedir.

Derken Japon çalışanlardan biri gözden kaçan bir ayrıntıyı (!) fark eder. Mütevazı Japon ofislerine nazaran Türkiye’deki ofis daha görkemlidir. Esas sorun ise, Türkiye’deki Japon CEO’nun odasının global CEO’nun odasından çok daha büyük ve gösterişli olmasıdır. Japon iş dünyasının hiyerarşisine aykırı bir durum söz konusudur.

Ziyarete çok kısa bir süre kalmıştır. Odanın yeniden dizaynı ve dekorasyonu için yeterli zaman yoktur. Bu noktada, Türk zekâsı devreye girer. Oda kapatılacak, Türkiye’deki CEO ziyaret sonuna kadar küçük bir odaya yerleşecektir. Sorulması durumunda, odada tadilat yapıldığı söylenecektir. Sorun çözülmüştür.

Global CEO, Japon nezaketi ve Türk misafirperverliği ile ağırlanır ve uğurlanır. Buradaki CEO da odasına tekrar kavuşur. Ancak daha sonrasında tadilat yapılır ve bir daha böyle bir krizin yaşanmaması için gerekli tedbir alınmış olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Coca-Cola’da CEO Olmak 17 Eylül 2014
Toplama ofis 02 Haziran 2014
Unutkanlık işte... 23 Mayıs 2014
Koltuk 14 Mayıs 2014
Denetimden kaçılmaz 19 Şubat 2014
İletişim ve motivasyon 15 Şubat 2014