Uydurukça konuşuyor olmalıyım

Doğan SELÇUK
Doğan SELÇUK ANEKDOT doganselcuk@hotmail.com.tr

Eczacıbaşı Topluluğu bence son yılların en önemli sosyal sorumluluk projelerinden birine imza attı. 2013 yılında başlatılan “Uydurukça’ya son!” kampanyası ile topluluk kuruluşları bünyesinde, iş dünyasında Türkçe-İngilizce karışımıyla oluşan ‘plaza jargonu’ ile ilgili farkındalık oluşturarak Türkçe’nin doğru kullanılması amaçlanıyor. Tüm Eczacıbaşı kuruluşlarındaki toplantı salonlarına yerleştirilen bağış kutuları yardımıyla ve gönüllü olarak; her ‘uydurukça konuşma’ için bağış toplanıyor. Toplanan paralarla, Eczacıbaşı Gönüllüleri tarafından okullara Türkçe sözlük ve yazım kılavuzu bağışı gerçekleştiriliyor. Özellikle sosyal medyada büyük ilgi gören “Uydurukça’ya son!” kampanyasına ben de katkıda bulunmak istiyorum, çorbada tuzum bulunsun. ‘Uydurukça’ özellikle çok uluslu veya yabancı müşterileri / iş ortakları olan şirketlerde yaygın biçimde görülmekle birlikte bu konuşma biçiminin özel sektördeki birçok şirkete ve hatta bazı kamu kurumlarına da sıçradığı gözlenmektedir. Bir kesim çalışan dışlanma endişesinden, bir kısmı ise istemsiz bir şekilde kullanıyor bu dili. Bozulmanın sosyal ve psikolojik nedenlerini ayrıntılı bir şekilde tahlil etmek yazımın kapsamını aşıyor, ben sadece durumu gözler önüne sermek amacıyla sizlerle bir anekdot paylaşıyorum. Aşağıdaki hikâyemizdeki konuşmalar sizi de rahatsız ediyorsa asap aksiyon alın pls. Fyi. 

Faynıns direktörü bütün manager’ları toplantıya çağırmıştı. 

“Ayşe Hanım nerede?” 

“Bugün field’a gitti, yarın da off günü.” 

“Ok, bu meeting’i set etmek must haline gelmişti. Urgent işlerimiz var ama ilerleme sağlayamıyoruz. Pelin Hanım agreement’ı third party’ye gönderdiniz mi?” 

“Evet Alper Bey, inbox’ınızı check ederseniz agreement’ın soft halini görebilirsiniz. Fakat henüz confirm etmediler.” 

“Ok, third party’yi push edin, gerekirse bir call ayarlayın, birlikte handle edelim. Win-win olduğunu iyi anlatmış olalım. Mehmet Bey, siz top management’a verilecek reportları check ettiniz mi? Bir de size assign ettiğim presentation hazır mı? Deadline’ı yarın biliyorsunuz.” 

“Reportlar hazır, cross check ettim. Presentation’ın üzerinden geçiyoruz, ben manage ediyorum.” 

“Ok, bana bir favor yapıp akşama hazır ederseniz süper olur. Print out’larını da getirin lütfen. Birlikte revize ederiz.” 

Meeting bu şekilde devam eder. İşlerinin ilerlemesi B departmanına bağlı olan A departmanının yöneticisi Cenk Bey dert yanar: 

“Mail atıyoruz, urgent diye belirtiyoruz ama dönüş olmuyor. Herhangi bir progress sağlayamıyoruz.” B departmanının yöneticisi Onur Bey irrite olmuştur, patlar. 

“Biz de full doluyuz, çakmaklara gaz doldurmuyoruz herhalde.” 

“Tamam arkadaşlar işimize focuslanalım lütfen. Herkes to do listini update etsin. Bu quarter’da biraz daha fazla overtime yapacağız. Basic konularda top management’tan gol yemeyelim. Haydi bakalım start verelim.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Coca-Cola’da CEO Olmak 17 Eylül 2014
Toplama ofis 02 Haziran 2014
Unutkanlık işte... 23 Mayıs 2014
Koltuk 14 Mayıs 2014
Denetimden kaçılmaz 19 Şubat 2014
İletişim ve motivasyon 15 Şubat 2014