"Tavla iyi de, satranç da bilmek gerekiyor.."

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Tavla ve satranç arasındaki farkı şöyle açıklayabilirim. İyi ya da kötü diye ayırmam. Biri taktiksel diğeri ise stratejiktir. Diplomasiden ekonomiye kadar tüm hamlelerimiz daha çok tavlaya benziyor diyebilirim. Taktik hamleler ve cesur söylemler.

Tavlacılar rakiplerin dikkatini dağıtmak için her şeyi denerler. İlginçtir, laf atarak moral bozmaya çalışmak, rakibi küçümsemek, kaybetmeyi şansa bağlamak, kazanırken kibirlenmek gibi normal yaşantımızaki her türlü tuhaflığı tavlada da alabildiğine yaşarız. Satrançta bunlar yoktur. Bu sebeple tavlayı daha çok severiz.

Haftaya DTH'larda yapılan zorunlu karşılık düzenlemesiyle başlarken "keşke satrancı daha fazla sevsek" diye düşündüm. Şu an yaşadığımız haller, kazanırken kibirlendiğimiz ama kaybederken tepkisel hamlelerle durumu idare ettiğimiz bir tavla partisine benziyor.

Ekonomi büyürken herkese yüksekten baktık. Kurlar 2002-2013 arasında sabit giderken kazandığımızı sandık. Pulları üst üste koyar gibi binaları dikerken rakiplere küçümseyen sözler söyledik. Şimdi karşı taraf pulları toplarken, elde birkaç kırık pulla şanslı zar bekleyenlere döndük. Keşke satrancı da en az tavla kadar sevseydik. Belki de F-35'ten S-400 'lere, Merkez Bankası kararlarından Teşviklere kadar birçok adımın muhtemel sonuçlarını önceden tahmin edebilseydik. Tepkisel kararlar yerine, uzun vadeli stratejiler kurabilseydik.

"Rezervlerden büyümeye..."

Neyse konumuza dönelim: Yeni düzenlemeyle Merkez Bankası'nın rezervlere 4-4.5 milyar dolarlık bir ekleme yapacağı anlaşılıyor. Döviz kurları üzerinde pek fazla etkisi olmayan bu kararın, "zor günler için cephane biriktirme" anlamına gelen bir tarafı var.

Elbette alınan bu karar, mevduatlar bazında yükümlülüklerin maliyetini artıracak. Zorunlu karşılıklar yükseldikçe mevduatın maliyeti yükseliyor, bunun sonucu olarak kredilerin de faizi yükseliyor diyebilirim. Tabii, bankaların kaynak kompozisyonuna göre kredi vermelerinde de zorlanmalar başlayacaktır diye düşünüyorum. TL Mevduat/Yabancı Para Mevduat oranındaki radikal gelişme, büyük ihtimalle banka yöneticilerini düşündürüyordur.

Merkez bankasının bu kararı, piyasada döviz likiditesinin azalması anlamına geldiği için kurları yükseltmesi gerekirdi. Fakat, Merkez Bankası'nın rezervlerinin biraz daha güçleniyor olması kurları düşürdü diyebilirim. Çünkü son dönemlerde döviz rezervlerini brüt, net, "swaptan sonraki net" diye incelemeye başlamıştık. Hatta, swap operasyonu sonrası net döviz rezervlerinin negatife düştüğü de tartışılıyordu. Dünkü karar, rezervleri güçlendirmeye yönelik olduğu için bir kısım rahatlama yaratmış olabilir.

Diğer taraftan, birinci çeyrek büyüme verisi üzerine yapılan anketler maalesef pek umut vermedi.Tam olarak 19 kurumun katıldığı ankette 1. çeyrek büyümesi için% -2.5'lik bir beklenti seslendirilmiş. Eğer bu gerçekleşirse, üst üste iki çeyrek ekonomik daralma yaşamış olacağız. Buna "teknik resesyon" demek mümkün olmaz.

Dolayısıyla, bayram öncesinde açıklanacak bu verinin Ankara tarafından yorumlanmasında oldukça büyük bir titizlik gösterilmeli diye düşünüyorum. Açıklanacak olan verinin ciddiye alınması ve bundan sonraki çeyreklerle ilgili olarak isabetli öngörülerde bulunulması gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar