TCMB inşaat sektörünün hedefinde

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Türkiye’de her iktidar döneminin ekonomide bir hedef alanı vardır. Adalet Partisi barajlar ile anılırdı. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e de barajlar kralı denirdi. Demokrat Parti köylü dostu olarak anılırdı. 12 yıllık AKP iktidarı da, ileri ki yıllarda inşaatçı dostu olarak alınacak. AKP döneminde Türkiye inşaat şantiyesine döndü. Bunun için etrafınıza bakmanıza gerek bile yok. On dakika televizyonun karşısında durun, reklamların yüzde 50’den fazlası konut sektörü üzerine olduğunu göreceksiniz. 

On iki yıldır süren inşaat hamlesinde ne müteahhitler, ne  halkımız, ne de belediyeler binalarda estetik falan aramadı (biraz komik olacak ama Ankara Belediyesi’nin Kent Estetiği Daire Başkanlığı var, Ankara-Gökçek- Estetik inanılmaz üçlü). Halk konutu servet aracı olarak gördü, edinmek için her şeyi yaptı.  

Müteahhitler ayrıcalıklı sınıf ya da yeni seçkinler oldu. Bu sınıf Cumhuriyet’in ilk seçkinleri gibi okumuşluklarından ya da devlet yönetimdeki saygınlıklarından dolayı değil, paraları nedeni ile seçkin sınıflığa terfi ettiler. Halkta bu sınıf ile ortaklık yaptı. Gecekondusu olanlar (çalışmadan elde edilmiş, kamu arazisine el koyanlar) müteahhitlere konutlarını devrettiler, bir an da gayrimenkul zengini, daha doğrusu kentsel rant sahibi oldular. Yaratılan düzende gecekondusu olmayanlarda banka kredileri yoluyla konut edindiler. Sonuçta 2013 yılı sonunda hanehalkı borç stoku/harcanabilir gelir rasyosu yüzde 51 oldu.

Konut Balonu Patlamak Üzere

Bu mekanizma konut fiyatlarını da sürekli yukarı çekti. TCMB’nin konut fiyat endeksi Kasım 2013’e  kadar reel olarak yükseliş eğilimini korudu. Ancak son beş aydır reel konut fiyatları düşmeye başladı. Buna bir de Ocak 2014’den itibaren TCMB’nin cari açığın yükselişine kaynaklık ediyor düşüncesi ile kredi hacmini daraltıcı politikası çerçevesinde faiz oranlarını yükseltmesi eklenince, konut satışları hızla düşmeye başladı.  TUİK’in Nisan 2014 itibari ile yayınladığı konut satış istatistiklerine göre bir özet yapalım. Aşağıdaki tablodan izleyeceğiniz üzere durum hiç iç açıcı değil. 2013 yılı Nisan ayına göre 2014 Nisan ayında Türkiye’de konut satışları %12,3, ipotekli konut satışları ise %42,5 azaldı. Ocak –Nisan döneminde konut satışları %7,5, ipotekli konut satışları ise %33,4 düştü. İnşaat Dukalığı haline gelen İstanbul’da  Nisan ayında satışlar Türkiye genelinden daha kötü, çünkü düşüş oranı %17,6 oldu. İpotekli satışlar ise %41,4 azaldı. Ocak-Nisan döneminde İstanbul’da toplam konut satışı %12,7, ipotekli konut satışı %32,1 oranında geriledi. 

Konut satışlarındaki bu gerçekleşmeler makro ekonomik dengelerden öte, siyasetten de rahatsızlık vermiş olsa gerek ki, bu tablonun sorumlusu arandı ve bulundu:TCMB. TL’den sıfır atılırken, enflasyon oranı tek haneye gerilediğinde övülen TCMB, şimdi ekonomideki küçülmenin sorumlusu yapıldı.

TCMB’yi uyguladığı para politikası, özellikle de uyguladığı enflasyon hedeflemesi programı nedeni ile, aşırı değerli tutulan TL’nin sebep olduğu cari açık sorunu nedeni ile eleştirmek mümkündür. Ancak bunu yaparken de, yerine ne koyulacağını söylemek zorundasınız, yoksa eleştiri hava da kalır.

Salı gününden itibaren TCMB’nin bağımsızlığı yok olma sürecine girdi (önceden de ne kadar bağımsız olduğu ayrıca sorgulanır). Bundan geriye dönüş olmayacağını biliyoruz, çünkü TCMB artık hedeftir. Yeni bir dönem başlıyor.  İnşaatçılar, kentsel rantçılar bu aşamada kazandık diye düşünüyor olabilirler. 

Fakat ben yine de IMF Başkanı Lagarde’nin üç gün önce söylediğini burada tekrarlayayım: Türkiye’de konut balonu makro dengeleri tehdit ediyor. Tercümesi konut balonu patlamak üzere, patlamadan en büyük yarayı da, bugün kazandık diyenler alacak. Diğer ülke deneyimleri bunu gösteriyor.

faruk-tablo.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019