Türk ihracatçısına Avrupa’da kolay yol: OSS ve IOSS
Türkiye’de e-ticaret 2024 yılında 85,1 milyar dolar, e-ihracat ise 6,4 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. 2025’te bu artışın devam ettiği görülmektedir. Pek çok şirket, Avrupa’da daha fazla müşteriye ulaşmak istemekte; ancak KDV ve gümrük işlemleri çoğu zaman bu süreci zorlaştırmaktadır.
Bu bağlamda OSS ve IOSS, Avrupa pazarına ulaşmak isteyen işletmeler için süreci belirgin şekilde kolaylaştıran önemli iki temel mekanizmadır. Nitekim, sınır ötesi çevrim içi satışlardaki engelleri azaltmak, mesafeli satışlarda ve düşük değerli eşyalarda uygulanan eski KDV kurallarından kaynaklanan sorunları gidermek amacıyla 01.07.2021’de yürürlüğe sokulan Avrupa Birliği KDV E-Ticaret Paketi’nin ikinci aşamasıyla getirilen OSS ve IOSS, Türkiye merkezli işletmelerin giderek daha çok ilgisini çekmektedir.
OSS ve IOSS nedir?
OSS ve IOSS, Avrupa Birliği (AB) içindeki B2C satışlarda KDV ödevlerinin tek bir AB devletinden yönetilmesine imkân tanıyan sistemlerdir.
OSS (One-Stop-Shop), AB içindeki nihai tüketiciye yapılan satışlarda KDV işlemlerinin tek bir devlette toplanmasını mümkün kılmaktadır. Örneğin Almanya’da OSS’ye kayıtlı bir şirket, Fransa, Hollanda veya Polonya’ya yaptığı satışların KDV’sini ayrı ayrı beyan etmek yerine tek bir beyannameyle Almanya’da bildirir. Bu sistemde her zaman alıcının ülkesinin KDV oranı uygulanır. Türkiye’de yerleşik satıcılar AB içinde depo bulundurarak, deponun bulunduğu devletteki KDV mükellefiyetleri nedeniyle OSS’den yararlanabilmektedirler.
IOSS (Import One-Stop-Shop), Türkiye gibi AB dışındaki devletlerden AB içindeki nihai tüketiciye yapılan 150 Avro altı satışlarda kullanılmaktadır. IOSS kaydı olan işletmeler, bu satışların KDV’sini teslimat ülkesinin oranıyla hesaplayıp tek bir devlette bildirirler. Bu kapsamda gönderilen mallar AB’ye girişte ithalat KDV’sine tabi olmaz. Bu nedenle ürün gümrükte beklemez, tüketiciye ek vergi çıkmaz ve teslimat süresi uzamaz. Sistem özellikle düşük değerli ürün satan firmalar için ciddi bir hız avantajı sağlar. IOSS’nin kullanılabilmesi için, AB dışındaki devletin AB ile karşılıklı idari yardım anlaşmasının olması veya işletmenin AB içinde yerleşik bir vergi temsilcisinin bulunması gerekir. Türkiye’den AB içindeki nihai tüketicilere telekomünikasyon, yayıncılık ve dijital hizmet sunan işletmeler ise OSS Non-Union kapsamında işlem yapabilirler.
OSS VE IOSS’in Türkiye merkezli ihracatçılara sağladığı avantajlar
OSS ve IOSS’a katılım isteğe bağlıdır; ancak aşağıdaki nedenlerle giderek daha fazla ihracatçı tarafından kullanılmaktadır:
1 Tek merkezden beyan:
Birden fazla ülkeye satış yapan şirketler, her ülke için ayrı KDV kaydı yapmak zorunda kalmamaktadır. Tüm işlemler tek bir merkezden bildirilmektedir. Bu ise hem muhasebe yükünü ve böylece operasyonel maliyetleri hem de vergisel ödevlerde hata riskini azaltmaktadır.
2 Öngörülebilir vergi:
Alıcının ülkesindeki KDV oranı uygulanmaktadır. IOSS kapsamındaki ürünlerde gümrükte ek vergi çıkmamakta, tüketici ürünü teslim alırken sürpriz bir ödeme ile karşılaşmamaktadır. Bu, müşteri memnuniyetini artırmakta ve rekabetin yoğun olduğu online pazar yerlerinde, firmalar için önemli bir avantaj yaratmaktadır.
3 Rekabet eşitliği ve Avrupa pazarında uyum:
Tek pencere sistemi sayesinde, Türkiye’den satış yapan şirketler AB’deki firmalarla aynı kurallara tabi olmaktadır. Eşit rekabet, Avrupa pazarına uyumda kolaylık ve güven, Avrupa pazarında konumunu güçlendirme ve uzun vadeli müşteri bağlılığı imkânı sağlamaktadır. KDV süreci şeffaf olduğu için, satış sonrası sorunlar azalmaktadır.
4 Küçük hacimli ihracatçılara kolay başlangıç:
2021’den itibaren AB genelinde 10.000 euroluk ortak ciro eşiği uygulanmaktadır. Bunun anlamı, ilgili işletmenin AB ülkelerine yaptığı B2C satışlarının yıllık toplamının 10.000 euroyu aşmamasıdır. Böylece, ilgili işletme başlangıç aşamasında karmaşık KDV yükümlülüklerine girmeden satış yapabilmektedir. Bu eşik aşıldığında OSS’ye geçilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, OSS ve IOSS sistemleri, Türkiye’den Avrupa’ya satış yapan işletmeler için süreci sadeleştiren, hızlandıran, maliyetleri azaltan ve rekabet gücünü artıran bir temel sunmaktadır. KDV işlemleri tek noktada toplanmakta, gümrükte bekleme azalmakta, tüketiciye daha doğrudan ve öngörülebilir bir teslimat sağlanmaktadır.
Avrupa pazarına açılmak isteyen işletmelerin bu mekanizmaları doğru şekilde kullanması, 2025 sonrası büyüme stratejilerinin temel bileşeni olacaktır.