Yeni dönem katılığı kırılmış bir enflasyonla gelmeli

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Şöyle bir gözden geçirelim; yer küre üzerinde neler değişiyor, bakalım. Son seçimlerin galibi Trump’a göre hızla yeniden yapılanan bir ABD dış ticareti: ilk adımlarını Trans-Pasifik ortaklığından çekilerek attı. Temel standartlar yeni baştan oluşturuluyor. 15 yıllık veri akışının tersine, küresel ticaret, dünya milli gelirinden çok daha yavaş büyüyor. Yani, üretimdeki kayıplar sadece bize özgü bir dönüşüm değil. Tabii bizde sorun, büyümeyi inşaatın sırtlanmış götürüyor olmasıdır. Gelişmiş ülkelerin doygun taleplerine ve sınırlı büyüme potansiyelleri yer kürenin ayak bağı olmuş durumda. Tüketim alevi söndürülse, bunun yerine bireysel tasarruf meşalesi yakılsa; üretim ayrı tutulur ve Türkiye ekonomisi çok daha diri kalabilir.

Gelişmiş ekonomiler “sıfır büyüme” ortamında kamunun ekonomi politikalarını sorguluyor. Döviz kurlarında; risk, sürpriz ve güvenli liman algıları yeniden tanımlanıyor. Böylesine güçlü gelişen ve aynı ölçüde değişken bir yapı içinde, merkez bankaları da payını alıyor. Tüm dünyada merkez bankalarının etkinliği değişik boyutlarda olsa da, sorgulanıyor:

i) En son borç veren merci olma özelliğindeki kavram kargaşaları,

ii) Kurumsal bağımsızlıkları ile ilgili yükselen tereddütler ve bunların ekonomik sonuçları…
Gelişmekte olan ülkelerin yüksek seyreden enflasyonları, kendi makroekonomik dinamikleriyle şekillendirilmiş gerçeklerdir. Düşük tasarrufları, yüksek kamu açıkları, aşırı borçlulukları, dış açıkları, küresel finansmana aşırı bağımlılıklarıyla bu ülkeler; farklı bir yapılanma içinde olmaya zorlanırlar. Brezilya, Hindistan, Güney Amerika ve Türkiye, bu kritik yapılanmada yer alırlar. Bizim için enflasyon ne kadar önemliyse, diğer üçü için de aynı önemdedir. Bunların içinde Hindistan enflasyon sorununu çözerek makroekonomik stabilizasyon altyapısıyla sürdürülebilir bir büyümeyi tesis etti. Enflasyondaki katılığı kırmış olmak ve akabinde sürdürülen büyüme sonucunda ülke adeta bir çiçek gibi açar. Bir anda, kuvvetli bir yağmurun ardından gelen güneşli havanın sabahındaki kadar, sağlam bir sürdürülebilir dinginliğe kavuşur.

Grafik, 1960-2015 dönemi Hindistan ve Türkiye enflasyonlarını karşılaştırıyor. Burada ilk altı çizilmesi gereken, Türkiye’nin 1980 ve 1990 lı yılara başlarken katlandığı hiperenflasyonu yenmiş olmasıdır. Mesele, son yıllarda hedeften aşan sapman yıllık enflasyondur. Hindistan bizle 1980’li yıllarda aynı kaderi paylaşmıştı. 1990’dan sonraki hiperenflasyon dönemimizdeyse bize eşlik etmedi. Adeta küresel boyutta yapa yalnız kaldık. Gelelim 2007- 2015 dönemine: Küresel sistemik kriz sonrasındaki bu periyodda Hindistan enflasyonda yönü aşağı çevirebilmiştir. Daha da önemlisi, ardından gelen büyümesiyle makroekonomik altını doldurabilmiştir. Büyük resme bakarsak, Türkiye son yıllarda enflasyon konusunda önemli mesafeler kat etmiştir. Enflasyonla mücadeledeki başarı, “kurutulmuş bataklıkta temizlenmiş sivrisinek” tir. TUİK ESA-2010 ile istatistik sistemimiz baştan aşağı değiştirilmektedir. Ümit edelim ki, Türkiye için yeni istatistik dönemi katılığı kırılmış bir enflasyonla gelmiş olsun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar