"Yine bilmediğimiz sulardayız..."

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Son 5 yılda piyasaların çığrından çıktığı gün hangisidir diye sorsalar, hiç kuşkusuz "pazartesi" derdim. Peki buralara kadar nasıl geldik bir bakalım.

Geçen hafta, ABD yönetimi, Türkiye'nin Adalet ve İçişleri Bakanlarına karşı yaptırım kararı aldı, ardından da doğrudan Türkiye'ye yönelik yaptırımların yakında açıklanacağını duyurdu. Türkiye tarafı da ABD'ye karşı yaptırımlar için liste oluşturmaya başladı. Böylece, tarihte ilk defa iki ülke arasında bu derece bir gerilim ortaya çıktı. Muavenet Zırhlısı ve çuval rezaletlerinde bile iki ülke arasındaki gerginlik bu kadar zirve yapmamıştı.

İçimden düşünüyorum; "Acaba tüm bunlar hala 1 Mart tezkeresinin intikamı mı?" Bugün Pentagon'da üst düzey görevlerde bulunan komutanların o zamanlarda İskenderun açıklarında bekleyen gemilerde olduğu ya da gemilere binmek için karada haber bekleyenler arasında olduğu biliniyor. O zamanlarda yaşananların acısını şimdi çıkarıyor olabilirler.

Açıkça anladığım ise şu: 15 Temmuz hain saldırısı ve daha birçok eylemin arkasında Obama zamanında devlette oluşan otorite boşluğunda ortaya çıkan hücreler var. Bu hücreler Trump'ın yönetim zaafiyetinden de güç alarak devlete istediklerini yaptırıyorlar. Böyle bir sürece karşı mücadele bilinen metodlarla yapılamaz.

"Diplomatik rahatlama olmadan kurlar da rahatlamaz..."

Geçen hafta çıktığım bütün televizyon kanallarında "mutlaka uzun soluklu bir lobiciliğe başlamak zorundayız" dedim. Hatta şunu da ekledim: "Şu an itibarıyla çoktan 5.5 olurduk, olmuyorsa demek ki bu stresin azalacağına dair inanç sürüyor." Gerçekten de hatırı sayılır saatler boyunca 5.00 TL seviyelerinde sürekli bir satış gerçekleşti. Belki de ülkeler arasındaki münasebetlerde, hele ki yüzyıla dayanan bir dostluk varsa, önünde sonunda sağduyunun egemen olacağına dair bir inancın varlığıyla, yatırımcılar dikkatli davrandılar.

Ancak dün itibarıyla kıyamet koptu diyebilirim. Artık bir kez daha bilmediğimiz sulardayız. Dalgalı kurun bir meziyeti olarak, kurlar mutlaka dalgalanıp sakinleşecek. Ancak, diplomatik gerginlik devam ettiği sürece Dolar/TL'nin uzun süreli sakinleşmesini beklemek hayalperestlik olur.
Bu süreçte Ankara'daki arkadaşlara tek uyarım şu oldu: "Trump'ın ikinci defa seçilmemesi için var olan tüm güçler seferber edilmeli." Ne faizlerin yükselmemesi ne de muhtemelen daha mutedil çıkacak olan enflasyon oranı, hatta ne de azıcık daralan cari açık, gündemimizin ön sırasında olmayacak bir süre.

Dün akşam Altınbaş Üniversitesi'nin Gayrettepe Kampüsünde Mahfi Eğilmez, Işın Çelebi ve benim katıldığım panelde, bundan sonra neler yapılabileceğini tartıştık. Bir sonraki yazıda neler konuştuğumuzdan bahsedeceğim.

İşin gerçeği, konu ekonomik olmaktan iyice dışarıya çıktı diyebilirim. Bir yanda ABD'nin doğrudan düşmanlığı, diğer tarafta kambiyo rejimi ve döviz mevduatlarıyla alakalı yapılan dedikodular, Dolar/TL'nin rekor hızda yükselmesine sebep oldu. Bundan sonra bilinmeyen sulardayız.

Dolayısıyla yorum yapmadan önce biraz sabırlı olup, toz dumanın yere inmesini beklemek lazım.
Ancak şunu net olarak söyleyebilirim ki, Merkez Bankası'nın fonlama maliyetini % 25'e çıkarması bile yükselişi durduracak bir etki yaratmayabilir. Diplomatik arızaların zirve yaptığı bir durumda, Türkiye'nin acı çekse de yola devam edeceği gözüküyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar