Yükselen ekonomiler çağı

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

IMF'nin popüler dergisi "Finance and Development" dergisinin Aralık 2010 sayısında M. Ayhan Köse ve Eswar S. Prasad'ın yazdığı "Emerging Markets Come of Age" başlıklı yazıyı okuyunca bu kriz sürecinde insanın yüreğine su serpiliyor. Çünkü yazıda yükselen piyasa ekonomilerinin (emerging economies) bu krizden nasıl sıyırdıkları anlatılıyor.

Yazıyı bir AKP'li danışman okusa da hükümete anlatsa her halde tüm bakanlarımız çok sevinir. Hatta IMF ile yeniden anlaşalım düşüncesine kapılırlar. Kendileri gibi krizin teğet geçtiğini söyleyen bir kurum, üstelik IMF gibi bir kurumun varlığı onlar için mükemmel bir destek olur.

Yazının künyesini verdim. Siz de orijinal kaynağa gidebilirsiniz. Analiz 2007-2010 dönemi için yapılıyor. Ortaya çıkan sonuç yükselen piyasa ekonomilerinin 2007-2010 aralığında sürekli olarak dünya ortalaması ve gelişmiş ülkeler ortalamasından daha hızlı büyümesi. Buna göre 2007 yılında dünya ekonomisi yüzde 4, gelişmiş ülkeler yüzde 2'nin biraz üzerinde büyürken yükselen ekonomiler yüzde 8'in üzerinde bir büyüme kaydediyorlar. Krizin başladığı 2008 yılında da benzer eğilim devam ediyor.

İlginç olan gelişme 2009'da krizin artık ortalığı kavurduğu yıl gerçekleşiyor. Gelişmiş ülkeler ve dünya ekonomisi küçülürken, yükselen piyasa ekonomileri yüzde 7 dolayında büyüyor.

Makalede yükselen piyasa ekonomilerinin gelişmiş ülke ekonomileri karşındaki bu yükselme eğiliminin 1960 yılından itibaren devam ettiği belirtiliyor. Hatta verilen rakamlara göre bu eğilim öyle güçlü ki, bu iki ülke gurubu arasındaki makas hızla kapanıyor. Makasın kapanış hızı ise finansal serbestleşmenin ivme kazandığı 1985'li yıllardan sonra iyice artıyor.

Şimdi gelelim bu yükselen ekonomiler arasında hangileri öne çıkıyor. Daha baştan söylemek gerekiyor, Asya ekonomileri başı çekiyor. Krizin derinleştiği 2009 yılında bile yüzde 5.8 oranında büyüyor. Fakat bu ülke gurubundan Çin, Hindistan ve Hong Kong'u çıkartırsanız, Asya'nın yükselen piyasa ekonomilerinin büyüme oranı yüzde 0.6' ya geriliyor. Avrupa ve Latin Amerika yükselen piyasa ekonomileri ise 2009'da sırasıyla yüzde 6.3 ve yüzde 2.0 küçülüyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile Sahra Altı Ülkeleri ise yine sırasıyla yüzde 1.9 ve 2.7 büyüyor.

Bu rakamları okuyunca eminim yükselen piyasa ekonomileri arasında yer alan Türkiye'nin bir vatandaşı olarak siz de çok mutlu olmuşsunuzdur. IMF'nin dergisindeki yazıya göre bu ülkelerin gösterdikleri performansın altında şunlar yatıyor:

- İzledikleri makro ekonomik politikaların "iyi" olması,

- Dış finansmana ve borçlanmaya daha az bağımlı olmaları,

- Yüksek döviz rezervine sahip olmaları,

- Farklı üretim ve ihracat mallarına sahip olmaları,

- Yükselen ekonomilerin kendi aralarındaki ticari ve finansal bağlılıklar,

- Kişi başına sermaye stokunun artması ve orta sınıfın güçlenmesi.

Yazıda bu üstünlükler sıralandıktan sonra yine de bu ekonomilerin belli riskleri taşıdıkları vurgulanıyor. Özellikle ihracata dayalı büyüme modelleri nedeni ile talep yönünden dışa bağımlı olduklarına vurgu yapılıyor.

Yazıda elbette ilginç tespitler var. Ancak bu tespitler arasında nedense özellikle 2009'da pozitif büyüyen ülkelerde ücretlerin yerlerde sürüklendiği, bölgesel asgari ücret gibi bir ucube sistemin uygulandığını ve başta Çin olmak üzere bu ülkelerde işçi sendikalarının esamisinin okunmadığına hiç değinmemişler.

Açıkçası bu benim gibi yaşta olanları şaşırtmadı. Çünkü biz hala IMF'nin Şili'de Allende'yi katledilen Pinochet'ye ve Türkiye'de Kenan Evren hükümetine verdikleri desteği unutmadık.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019