Yurtiçi ve yurtdışı koşullara sırtımızı döndükçe köşeye sıkışıyoruz

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Her şey değişiyor; değişmeyen tek şeyse, Türkiye’nin yüksek riskliliği. Konjonktürler ülkelere avantajlar üstüne avantajlar sunar. Bunlar fırsattır. Tüm düşüncelerinizi elinizdeki işe yoğunlaştırmak, iç ya da dış baskı olmadığında, yalnızlığında da doğru olanları yapabilmek önemli adanmışlık ister. Güneş ışını dahi odaklanmadan yakmaz. Dünya ekonomik evrimini hatırlarsak, politikalardaki tutarlılığın önemi çıkar karşımıza. Rusya, 1927 de başlayan ilk 5 yıllık kalkınma planı uyguluyordu. Plan öylesine başarılı bir açılımlar getirmişti ki, Sovyet Rusya ABD’de 1929 yılında patlayan Büyük Buhran’dan kaçan işsizlerden vasıflılarına ev sahipliği yapmıştı. Sonrasında ikincisi de tamamlanacak olan 5 yıllık kalkınma planıyla Sovyetler, II.Dünya savaşının en avantajlı ulusu oluvermiştir. Nerdeyse İngiltere’nin 18.YY yarısıyla 19.YY yarısı arasındaki 100 yıllık çabasını Sovyetler 10 yıla sığdırmıştır. İngiltere’nin 200 yıl önce Newton’la başlayan bilim bilinci, Bolton-Watt işbirliğiyle buhar makinasına, Adam Smith ile de serbest piyasa ekonomisine dönüşmüştü. Rekabet, görünmez el, arz-talep dengesi o günün dünyasının en yeni yaklaşımlarıydı. ABD ile Hindistan arasında işleyen İngiliz gemileri, o yıllarda dünyanın en büyük deniz ticaret filosuna sahipti.

Yönetim her şeyi değiştiriyor

İngiltere 1688 deki şanlı devrimiyle William ve Mary yönetimiyle anayasal monarşiye işlerlik kazandırmıştır. Şanlı devrim, vatandaşın hükümete ve devlet yönetimine olan güvenini perçinlemişti. Bu sayede İngiltere, 18. YY. İgiltere-İspanya savaşı için vatandaşlarından çok kolay vergi toplayabilmişti. Halk, yönetime duyduğu bu yüksek güveni ödediği vergilerle ortaya koyuyordu.

Mayıs bütçesi

Türkiye’nin mayıs bütçesinde dikkatimi çeken iki önemli gelişme yer alıyor; savunma harcamaları ve sağlık giderlerinin yüksek artış hızı. Özellikle savunma harcamaları mayıs ayında birden faiz hariç bütçe giderlerindeki payını %5.62’lere çekiyor. Oysa, daha birkaç ay önce ocakta faiz hariç bütçe giderlerinin sadece %1.16’sı kadardır. Bütçedeki savunma harcamalarındaki artıştan bırakın rahatsız olmayı, hoşnut olduğumuz bile söylenebilir. Neden? Yanıt; “güven, başarı, tutarlılık” üçgeni içinde gizlidir. Savunma ve gıda ülkenin temel iki sektörüdür. Sektör önce vasıflı eğitimi, ardından sanayiyle işbirliğini, sonunda da küresel rekabet fırsatını yakalamıştır. Bunu tutarlı olarak da sürdürünce buraya akan paralar ve cephede mücadele veren askerler hepimizin göz bebeğidir.

Diğer alanlardaki bütçe harcamalarıysa yüksek disiplin bilincine ihtiyaç duyuyor. Mayıs ayının bütçe gideri şampiyonu “faiz harcamaları” oldu. Oysa kurumlar vergisi ve ithaldeki KDV, %26 gibi oldukça standart ve sınırlı artışlara konu olmaktadır. Seçim öncesi açılmış harcama muslukları seçim sonrasına çok önemli yükler bindirmektedir. Yüksek uluslararası risk primini aşağı çekecek acı reçete kemer sıkmak olmasına rağmen, seçim döneminde bunun tersi yönde gelişmeler Türkiye’nin elini sıkıştırıyor. Bunu en güzel Türkiye’nin 5 yıllık ülke risk primi ölçütlerinden görebiliyoruz. Daha birkaç ay öncesinde 230’lar düzeyinde olan risk primimiz gelişmekte olan ülkelerde bozulan algılardan da etkilenerek 322’lere oturdu.

Durgun su solucan yetiştirir. Yani, planlı çalışmamız gerekiyor. Rekabette avantaja dönüşebilecek önemli fırsatlarımız var. Ama A. France’ın dediği gibi bir paradoks var. Mantıklı düşünüp mantıksız davranmak. Bu kısır döngü bu kez de bizi başladığımız yere geri getirdi. Küresel finansman koşulları zorlaşıyor. Bizse “rüzgar esiyorsa bırak söğüt düşünsün, çınara zaten bir şey olmaz” diyemiyoruz. Borçlanma yükümüzde maliyetimizde her geçen gün artıyor. Olması gereken ilk iş borçlanma gereksinimimizi aşağı çekmek, ardından tasarruflarımızı artırmak, gereksiz harcamalarımızı sıfırlamaktır. Halbuki biz ne yapıyoruz? Tam tersini. Hem yurtiçi koşulların hem de yurtdışı koşulların ihtiyaç duyduklarını hiçe sayıp, inatlaştıkça inatlaşıyoruz. Sırtımızı döndükçe köşeye sıkışıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar