Futbola savaş açan futbol ülkesi: Brezilya

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz günlerde “Sepp Blatter bir mafya babasıdır” başlıklı bir yazı kaleme almış ve o yazımızda İskoç gazeteci Andrew Jennings’in iddialarına yer vermiştik. Bugünlerde bir yandan Brezilya’da devam eden 2014 Dünya Kupası’nın seyri ve organizasyonu ile ilgilenen FIFA yönetimi, diğer yandan da 2022 Dünya Kupası’nın Katar’da düzenlenmesine ilişkin kararı ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili açılan soruşturma yüzünden zor günler geçiriyor. Peki ya organizasyonu sancılı biçimde gerçekleştiren Brezilya’nın hikâyesi ne? Futbol aşığı Brezilyalılar neden Dünya Kupası’na karşı bayrak açtılar? Bugünkü köşemizde samba diyarındaki infiali masaya yatırıyoruz.

1950’de ilk kez Dünya Kupası düzenleyen Brezilya, finalde Uruguay’a kaybedince ülkede ciddi bir psikolojik travma yaşanmıştı. 57 yıl sonra, 2007’de başkan Lula’nın gayretleriyle ikinci kez turnuvaya ev sahipliği yapması kesinleşen ülkede, bu kez bambaşka bir hava hâkimdi. Ekonomik göstergelere bakıldığında iyi bir büyüme ivmesi yakaladığı görülen Brezilya, ihracat ve gelir kalemleri bakımından başarılı bir performans sergilerken, Atlantik kıyılarında keşfedilen petrol yataklarıyla da politik arenadaki ağırlığını giderek artırıyordu. 2014 Dünya Kupası ve 2016 Rio Olimpiyatları’nın bu ağırlığı pekiştirmesine de kesin gözüyle bakılıyordu. Ta ki, ABD’nin finans devi Lehman Brothers’ın 15 Eylül 2008’de iflasını açıklamasıyla başlayan küresel krize kadar…

Yaşanan global kriz, Brezilya üzerinde ayrıştırıcı bir etki gösterdi. Hayat standartları yüksek “elit kesim” kupaya destek verirken, fakirleşen halk yapılan harcamaları giderek sertleşen bir tonda protesto etmeye başladı. Bu arada Lula’nın halefi Dilma Rousseff’in de benzer bir politika güderek organizasyona dair övücü konuşmalar yapması hatta devlet kasasından çok ciddi bedeller ödeyerek reklam kampanyaları başlatması bir anlamda sabırların taştığı nokta oldu. Goias başsavcısının ilgili reklam kampanyalarıyla ilgili yürüttüğü soruşturma bugün hala devam ediyor ve savcılık gerçeklere aykırı yayın yapılarak halkın aldatıldığını iddia ediyor. Bu noktada halkın ve savcılığın iddialarında haksız olduklarını söylemek çok kolay değil çünkü televizyonlardan kupanın yaklaşık 1,5 milyar dolara mal olacağı ve bu keyifli organizasyondan kâr edileceği söylenirken, 12 Haziran 2014’teki başlama vuruşu yapıldığında kupanın faturası 14 milyar dolara ulaşmıştı bile.

Üstelik bu rakama Dünya Kupası’na hazırlık niteliğinde düzenlenen Konfederasyon Kupası ve 2016 Olimpiyatları’nın masrafları dâhil değil. Brezilya basınında yer alan bilgilere göre olimpiyat oyunlarının maliyeti de 10 milyar dolara yakın olacak. Asgari ücretin 320 dolar olduğu ülkede bu haberlerin birbiri ardına medyada yer almasıyla birlikte oluşan toplumsal tepkinin sokaklara taşması, aslında süreci izleyen gözler için çok da sürpriz değildi. Ayrıca oluşturulan yeni spor merkezleri ve stadyumların etrafında bulunan ve bizdeki karşılığı “gecekondu” olan baraka tipi birçok ev, iş makineleriyle yıkıldı. Bölge sakinlerine şimdilik sadece çadır dağıtıldı. Politikacılar ise ancak metro işçileri ya da otobüs şoförleri greve gittiklerinde, organizasyonun ulaşım ayağını düşünerek endişelendiler. İşin kalan kısmını kolluk güçlerine havale ettiler. Sokaktaki öfkenin muhataplarından biri olan Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) şimdiden felaket senaryoları üzerinde çalışmaya başladı. Protestoların devam etmesi halinde olimpiyatların sağlıklı biçimde yapılıp yapılamayacağına ilişkin çok ciddi endişe taşıyorlar. Hatta bu amaçla görevlendirdikleri anketörler ile Rio sokaklarında halkın nabzını tutmaya ve olimpiyat karşıtlığının ne boyutta olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Bu noktada şunu da söylemek gerekir ki, 2013’te yapılmış bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre halkın büyük çoğunluğunun Dünya Kupası’na destek vereceği açıklanmışken, kupaya adeta günler kala sadece Rio’da 500 bin insanın meydanlara çıkması anket sonuçlarının güvenirliğinin sorgulanmasına yol açıyor. Anlaşılan toplumsal kıvılcım bir kez çaktığında, çıkan yangını söndürmek pek de kolay olmuyor. Bugün Brezilya’nın bazı bölgelerinde polislerin, öğretmenlerin ve otobüs şoförlerinin grevleri halen devam ediyor. Bu meslek gruplarının direkt olarak Dünya Kupası' ile bir bağlantıları olmasa da mevcut konjonktürde seslerini duyurmak üzere harekete geçtiklerine hiç şüphe yok. Üstelik öğretmenler bu süreçte Brezilya tarihine geçecek bir harekete girişip Brezilya Milli Takımı'nı kendi kamp tesislerinde protesto ettiler. Oyuncuların antrenman sahalarına kadar ulaşıp girdikleri her yeri anti-kupa yapıştırmalarıyla donattılar, polisle çatıştılar.

Dünyanın bugüne kadar hep futbol aşkıyla andığı, göze hoş gelen oyunları nedeniyle “sambacılar” lakabını yakıştırdığı bir ülkede, futbola bu denli şiddetli bir savaş açılmış olması ciddi bir sosyolojik vaka olarak değerlendirilmeye muhtaç. Bir zamanlar tek eğlenceleri futbol olan fakir halkın, 5 buçuk dolarlık domates fiyatlarına isyan ettiği bir ortamda, Maracana Stadyum'unda oynanacak final maçı için karaborsaya düşen 16 bin dolarlık biletler alıcılarına ulaşmayı bekliyor. Anlayacağınız, Brezilya’nın fakir halkı yanı başlarındaki stadyumlarda oynanan karşılaşmalara birkaç ışık yılı uzaktan bakmak zorunda. İsyanları biraz da bundan.

Türkiye liglerinden haberler

- Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Çaykur Rizespor, daha önce prensipte anlaşmaya vardığı teknik direktör Mehmet Özdilek ile 3 yıllık sözleşme imzaladı. Çaykur Rizespor Kulübü Transfer Komitesi Başkanı Koray Deniz, Mehmet Cengiz Tesisleri’nde düzenlenen imza töreni öncesinde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Özdilek ile 3 yıllığına anlaşmaya vardıklarını belirtti.

- Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal, Thomas Tuchel hakkında açıklamalarda bulundu. Tuchel ile görüştüklerini ifade eden Aysal, “Tuchel ile görüştük ancak kendisi 1 yıl boyunca takım çalıştırmayacağını söyledi. 1 yıl sonra bizden bir teklif gelmesi durumunda seve seve değerlendireceğini ifade eti ve konuyu kapattık.” şeklinde konuştu.

- Trabzonspor, futbolcusu Alim Öztürk ile sözleşmesini karşılıklı olarak feshetti. Trabzonspor Kulübü, Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada, “Profesyonel futbolcumuz Alim Öztürk ile kulübümüz arasındaki profesyonel futbolcu sözleşmesi, karşılıklı olarak feshedilmiştir” ifadesine yer verildi. Alim Öztürk, geçen sezon PTT 1. Lig’de mücadele eden 1461 Trabzon’da kiralık olarak forma giyiyordu.

- PTT 1’inci Lig ekiplerinden Boluspor, Torku Konyaspor’un orta saha oyuncusu İshak Çakmak’ı transfer etti. Boluspor tesislerinde düzenlenen imza töreninde İshak Çakmak, bir yıllık sözleşmeye imza attı. Kulübünden Boluspor’a kiralık olarak geldiğini belirten İshak Çakmak, “Başarıya aç biriyim ve bu yüzden kırmızı beyazlı takıma geldim. Boluspor’u başarıya taşımak için çalışacağım” dedi.

- Yeni sezon hazırlıklarına başlayan Beşiktaş’ta teknik direktör Slaven Bilic, yardımcıları ile futbolcular Tomas Sivok, Filip Holosko ve Uğur Boral sağlık kontrolünden geçti. Hırvat teknik adam ve yardımcıları Nikola Jurcevic, Edin Terzic, kaleci antrenörü Jose Sambade Carreira ile futbolcular Sivok, Holosko ve Uğur Boral, Acıbadem Fulya Hastanesi Sporcu Sağlığı Merkezi’nde sezon öncesi rutin sağlık kontrollerine tabi tutuldu.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016