TÜSİAD Başkanı Bilecik’in söylediğini okurken, “Aklın yolu birdir!” dedim

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

İnsan bazen bir radyo ya da televizyonda söyleneni dinlerken ya da bir yazıyı okurken "Tam benim düşündüğüm gibi, tam söylemek istediğim gibi söylemiş” diye düşünerek söylenenlere katılır. Dün TÜSİAD’ın yeni Başkanı Erol Bilecik’in Vahap Munyar’a verdiği “Gerilim Türkiye’ye zaman kaybettirir” başlıklı söyleşisini okurken, “Tam da son günlerde sölemek istediğime tercüman olmuş. Söylemek istediğim gibi söylemiş” diye düşündüm. Türkçemizin güzel deyimi “Aklın yolu birdir” söylemini hatırladım...

Bir süredir toplum içerisinden referandum öncesi böyle yatıştırıcı “empati öneren” söylemlere ihtiyaç duyuyordum. Rahmetli Levent Kırca’nın programlarında yer aldığı gibi “Tam yerine denk geldi, manzara koydum” gibi böyle toplumu yatıştırıcı, birlikte yaşamımızı yarın da sürdüreceğimizi, o nedenle ayrışmaya değil, birlikte olmaya, beraberliğimizin ortak aklına, ihtiyacımız olduğunu bilerek davranmalıyız. EVET de HAYIR da diyecek olsak birlikte yaşamaya devam edeceğimizi bilerek, küstürücü, ayrıştırıcı, ötekileştirici söylemlerden uzak durarak referandum kampanyası yürütülmesinin doğru olacağına inanarak hareket etmeliyiz.
Anketlerde referandum sonuçlarının 49-51 çıkabileceğini iddia edenler de var. En büyük farkın 60- 40 olacağını söyleyenler de. Yani toplum anket beklentilerine göre hemen hemen yarı yarıya ikiye ayrılmış durumda. Onun için propaganda döneminde siyasiler bu gruplar arasındaki ayrışmayı derinleştirici söylemler yerine, işin özünü, yapılacak değişikliklerin neler getirip götüreceğini anlatan, uzlaştırıcı, ikna edici söylemlere dayalı kampanyalara ihtiyacımız var.

Ama kampanyalar öyle başlamadı. Daha propaganda dönemi başlamadan HAYIR cephesinde, “Tek adamlık, diktatörlük gelir” tezi işlenirken, EVET cephesinde, “Hayırcılar, PKK, PYD, FETÖ ile aynı cephede yer alıyor” söylemi ortaya atıldı. 16 Nisan referandum gününün belli olmasıyla bugünlerde yoğunlaşacak propagandanın dili EVET’çiler tarafından da HAYIR’cılar tarafından da bu ilk söylemler terk edilerek yürütülmelidir. Çünkü, iki tarafında asıl amacı daha iyi yönetilen, daha demokrat bir Türkiye olmalıdır. Bu da ancak, uzlaşı içinde toplumu kalın çizgilerle ikiye ayırmadan sağlanabilir.

Yarın da EVET’çiler ve HAYIR’cılar olarak toplum içinde birlikte yaşayacağımız unutulmamalıdır.

Şimdi biraz da TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik’in söylerdiklerine kulak verelim:

• Biz Anayasa gibi önemli bir konuda uzmanlarımızdan destek alarak üyelerimizi bilgilendirir, uygun tartışma ortamını hazırlarız. Bunun dışında üyelerimize her hangi bir yön göstermeyiz.
• Demokrasinin kurum ve kuruluşlarının işlemesini fevkalade önemli görüyoruz. Güçlü ve iyi çalışan bir Meclis, bağımsız ve tarafsız yargı, etkin icraat... Bunlar demokrasiyi geliştirecek unsurlar. Vatandaşların tamamının hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması büyük önem taşır.

• Dünyada başkanlık sisteminin son derece başarılı uygulandığı ülkeler var. Oralardaki gibi güçler ayrılığı, denge ve denetim mekanizmalarının sürekli, rahat çalışıyor olması, demokrasi ve geleceğimiz açısından çok önemlidir.

Sivil toplum kuruluşlarının da siyasi partilerin de propaganda döneminde Bilecik’in söylemlerinde olduğu gibi, propaganda döneminde sistemin neler getirdiğini veya getirmediğini anlatarak, toplumu ayrıştırıcı olmayan bir söylemi esas almalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar