Yabancıların portföyü ve Merkez Bankası rezervleri

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

 

Bugün doğrudan ilişkisi olmayan ama ikisi de önem taşıyan konuyu birlikte işledim. Çünkü birisi yabancıların Türkiye portföylerini ve üç haftalık dönemdeki erimeyi içeriyor. Diğeri Merkez Bankası rezervleri içinde Bankaların zorunlu karşılıklarına değiniyor.              

Arkadaşımız Naki Bakır’ın araştırma haberinde Türkiye’de park etmiş yabancıların portföyünde 24 Mayıs-14 Haziran tarihleri arasında üç haftalık sürede 16.2 milyar dolar çıkış olduğu, aynı üç haftalık dönemde yabancıların Borsa’daki hisse senetlerinde de 12.6 milyar dolarlık azalma olduğu bilgileri yer alıyor.

Bakır’ın haberi üç haftalık dönemde yabancı portföyünün toplamda 170 milyar 47 milyon dolardan yüzde 9.5 azalışla 153 milyar 885 milyon dolara gerilediğini gösteriyor. Yabancı portföyünü oluşturan dört kalemden üçünde  Borsa, Devlet İç Borçlanma Senedi, Eurobond’ta üçünde gerileme gözlenirken, yabancıların mevduatlarında 19 milyar 848 milyondan 20 milyar 699 milyon dolara yüzde 4.3’lük  851 milyon dolarlık bir artış olduğunu görüyoruz.

Yabancı portföyünün gerilediği üç alanda ise sonuçlar şöyle: Yabancıların elindeki Eurobond 457 milyon dolardan yüzde 2.9, 13 milyon dolar azalarak 443 milyon dolara gerilemiş durumda. Hisse senedi portfoylerinde  80 milyar 560 milyon dolardan 67 milyar 990 milyon dolara 12.6 milyarlık, yüzde 15.6 bir azalma, DİSB portföylerinde de 69 milyar 182 milyon dolardan 64 milyar 753 milyon dolara yüzde 6.3 azalma olduğunu görüyoruz.

Düşük tasarrufumuzun, büyüme hedefimizdeki yatırımlara yetmediği için yabancıların tasarruflarını ülkemize çekmemiz büyük önem taşıyor. Doğaldır ki asıl önemli olan doğrudan yabancı sermayenin sıfırdan yatırımlar için gelmesidir. Ancak, o alanda yıllık yabancı sermaye girişi son yıllarda en yüksek 21 milyar dolar seviyesine ulaştıktan sonra gerileyerek 10-15 milyar dolar seviyelerine inmiştir. O da bizim daha kısa vadeli sermaye girişlerine ihtiyacımızı sürekli kılıyor.

Bu nokta da bir de Merkez Bankası rezervlerine bakmamız gerekir. 2011 yılında kredi yükselişini önlemek için Ağustos ayında bankaların Merkez Bankasında zorunlu karşılıklarının bir kısmını döviz olarak tutma kararı alındı. Daha sonra buna zorunlu karşılıkların bir bölümünün altın olarak tutulabilmesi imkanı da eklendi. Zaman içersinde yüzde 30’u altın cinsinden olmak koşuluyla munzam karşılıkların yüzde 60’ı döviz-altın cinsinden tutulabilir kararı alındı.

2011 yılı sonunda 88 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervleri içersinde Bankaların munzam karşılık olarak tutukları rezerv 25 milyar dolardan 33 milyar dolara yükseldi.  2012 yılının ilk yarısında 93 milyarlık rezervin 45 milyarını oluşturdu. 2012 yılı sonundaki 120 milyar doların 64 milyar dolarını oluştururken, bugünkü 127 milyar 547 milyon dolarlık rezervin içersinde Bankaların munzam karşılıklarının döviz miktarı 72.5 milyar dolar ile toplam rezervin yüzde 55’ini oluşturuyor. Bankaların munzam karşılığı olarak zorunlu tuttuğu döviz miktarı dışındaki Merkez Bankası toplam rezervinin ise 50 milyar dolar olduğu görülüyor.

Bazı uzmanlar bir süre önce 76 milyar dolar olan bankaların munzamda dolar olarak tutukları miktarın bankaların döviz ihtiyacı nedeniyle bir miktar azaldığını, daha azalabileceğini belirtiyorlar.  Çalkantılı dünya piyasaları döneminde Merkez Bankasının bankaların munzamları dışındaki rezervlerini  artırılması gerektiği belirtiyorlar.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar