Avrupa’da artan savunma harcamaları

Prof. Dr. Tolga Demiryol
Prof. Dr. Tolga Demiryol Küresel perspektif tolga.demiryol@dunya.com

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Avrupa topraklarında bir daha büyük ölçekli bir savaş yaşanmasının mümkün olmadığı varsayımlarını yerle bir etti ve pek çok ülkede son 30 yılda kaydedilen en hızlı savunma harcama artışlarını tetikledi.

Avrupa Birliği üyesi ülkelerde savunma harcamaları 2022’de yüzde 6 artarak, 240 milyar euro olarak gerçekleşti. 2023’te 280 milyara yükselen bu kalemin 2024’te 350 milyarı bulması bekleniyor. Peki bu durumun ne tür siyasi ve stratejik sonuçları olur?

Savunma sanayiine yapılan yatırımlar pandemi sonrası büyüme ivmesi yakalayamamış olan Avrupa ekonomilerini nasıl etkiler? Avrupa’da savunma harcamalarına yönelik değişimin en net gözlendiği vaka Almanya. 2022 öncesinde savunma bütçesinin GSYH’ye oranı yüzde 1.3 olan Almanya NATO müttefikleri için öngörülen yüzde 2’lik hedefin epey gerisinde idi.

Ukrayna sonrası Almanya askeri modernleşme için ilk etapta 100 milyar euro kaynak ayırdı. Savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmayı planlayan diğer ülkeler arasında Polonya, Litvanya, İspanya ve yeni NATO üyesi İsveç sayılabilir. 2024 sonunda ABD’de yeni bir Trump döneminin başlaması halinde Avrupa ülkelerinin kendi başlarının çaresine bakmak durumunda kalacakları algısı güçlenecek ve savunma harcamaları daha hızlı artacaktır.

Önümüzdeki dönemde Avrupa ülkelerinin savunma kapasitelerinde kaydedilecek genişlemenin önemli stratejik sonuçları olması beklenir. Her şeyden önce söz konusu ülkelerin konvansiyonel tehditlere yönelik caydırıcılık kabiliyeti artacaktır.

Uzun süredir ortak bir güvenlik politikasında uzlaşma konusunda zorlanan AB ülkeleri arasında iş birliğinin gelişmesi ise bir diğer önemli sonuç olur. Avrupa Komisyonu’nun yeni Avrupa Savunma Endüstrisi Stratejisi üye ülkelerin üst düzey koordinasyonunu sağlayarak kolektif savunma taleplerini karşılamayı hedefliyor.

Bununla birlikte askeri harcamaların uzun vadede bölgesel güvenlik ve istikrarı nasıl etkileyeceği başta Rusya olmak üzere diğer aktörlerin alacağı pozisyona bağlı. Bir aktörün kendi güvenliğini arttırmak için attığı adımların (örneğin silahlanma ya da ittifaklar) karşı taraf tarafından bir tehdit olarak algılanması ve çatışma olasılığını arttırması uluslararası ilişkilerde “güvenlik ikilemi” adı verilen temel bir dinamik.

Savunma harcamalarının net ekonomik etkilerini ise öngörmek zor. ABD ile karşılaştırıldığında Avrupa ekonomisi henüz pandemi sonrası toparlanma sürecini bitirmiş görünmüyor. En son Eurostat verilerine göre 2023 için hem Euro bölgesinde hem de AB’de ekonomik büyüme yüzde 0.5 olarak kaydedildi.

Ucuz enerji ithalatının son bulması, artmayan verimlilik ve yaşlanan nüfus gibi yapısal faktörler, Avrupa’da endüstriye dayalı büyümenin yakın bir gelecekte yeniden ivmelenmesinin zor olacağına işaret ediyor. Güvenlik endişeleri nedeniyle AB’nin Çin ile ekonomik ilişkilerde frene basması kısa vadede büyümeyi yavaşlatan bir unsur.

Bu durumda savunma sanayiine yapılacak yatırımlar durgun Avrupa ekonomileri için bir can simidi olabilir. Ar-Ge ve üretime ayırılacak kaynaklar ve yaratılacak istihdam, ekonomik canlanmaya olumlu etki edecek unsurlar. Artan kamu harcamalarının da tüketici güvenini yükseltmesi beklenebilir.

Buna karşılık kamu harcamalarının enflasyon üzerindeki etkisi de yönetilmesi gereken bir risk olarak görünüyor. Savunma harcamaları ile ekonomik büyüme arasında karmaşık ve çok boyutlu bir ilişki var. Bu alanda yapılan çalışmalara göre savunma harcama çarpanının değeri 0.6 ile 1.2 arasında değişiyor. Bir başka deyişle savunmaya harcanan her bir dolar GSYH’ye 60 cent ile 1.20 dolar arasında olumlu yansıyor.

Avrupa’da artan savunma harcamalarının büyümeye etkisi yatırımların niteliği, teknolojik yayılma etkisi ve istihdam kapasitesi gibi faktörler tarafından şekillenecek. Bununla birlikte savunmaya ayrılan kaynakların bir fırsat maliyeti doğuracağı da ortada. Özellikle dekarbonizasyon ve dijitalleşme gibi yapısal dönüşümlerin devam ettiği Avrupa ekonomilerinde kısıtlı kaynakların hangi önceliklere göre dağıtılacağı karar alıcıları bekleyen kritik bir tercih.

Avrupa ekonomisinin Türkiye ihracat sektörü için önemi malum. Ekonomik durgunluk Avrupa ile iş yapan şirketlere ihracat pazarlarını ve faaliyet alanlarını çeşitlendirme zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Buna karşılık Avrupa’da artan savunma talebi, Türk savunma sanayi şirketleri için önemli bir fırsat. Avrupa ile savunma sektöründe iş birliğinin artmasının ikili siyasi ilişkiler üzerinde de olumlu etkisi olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Savaş ve piyasalar 19 Nisan 2024
Kaybet-kaybet dünyası 16 Şubat 2024