Avrupa’nın ekonomik güvenlik arayışı

Prof. Dr. Tolga Demiryol
Prof. Dr. Tolga Demiryol Küresel perspektif tolga.demiryol@dunya.com

Avrupa Komisyonu geçtiğimiz günlerde yeni bir Ekonomik Güvenlik Paketi açıkladı. Avrupa ekonomilerinin küresel riskler karşısında dayanıklılığını arttırmayı hedefleyen pakette, değer zincirlerinin çeşitlendirilmesi, kritik materyal arz güvenliği, yabancı yatırımların denetlenmesi ve ekonomik yaptırımların koordinasyonu gibi unsurlar yer alıyor.  Bu anlamda paket Haziran 2023’te açıklanan Avrupa Ekonomik Güvenlik Stratejisinin devamı niteliğinde.

Avrupa’nın bu yeni yaklaşımı dış ekonomik ilişkilerde güvenlikten çok refahı önceleyen tarihsel çizgisinden önemli bir sapmaya işaret ediyor.  Avrupa’nın dış ekonomik stratejisindeki bu dönüşümün nedenleri neler?

 Rusya ile ekonomik kopuş

 Ukrayna’nın işgali başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupa devleti için soğuk duş etkisi yarattı. Rus doğal gazına bağımlılığın beraberinde getirdiği risklerin yadsınamaz bir şekilde ortaya çıkması, Avrupa’nın güvenlik algısını temelden dönüştürdü.

 Belki kısa vadede korkulan olmadı ve Rusya’dan gaz akışı kesildiği halde Avrupa iki kışı hasarsız atlatmayı başardı. Ancak, Ukrayna savaşı ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlar Avrupa endüstrisinin ucuz enerji bağımlılığından doğan kırılganlığını gözler önüne serdi.

 Çin ile karşılıklı bağımlılık

 Rusya ile ekonomik kopuşun bir diğer önemli sonucu ise Avrupa’nın Çin ile ilişkilerini sorgulamaya başlaması oldu.

 Son 20 yılda Avrupa’nın Çin’den ithalatı neredeyse 10 kat arttı. Kritik mineraller ve güneş panelleri gibi Avrupa için hayati sektörlerde Çin’e bağımlılık yüzde 90’ın üzerinde. Çin’in Avrupa’daki yatırımları bir süredir gerilediyse de özellikle kritik teknoloji ve altyapı yatırımları meseleye güvenlik penceresinden bakanlar için bir endişe kaynağı.

Çin’e yönelik yükselen tehdit algısı, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in “riskten arındırma” (“de-risking”) adını verdiği stratejiyi beraberinde getirdi. Bu strateji Avrupa’nın Çin’e finansal, ticari ve teknolojik bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

 ABD: Hem ortak hem rakip

 Rusya Avrupa için yakın ve açık bir tehdit. Çin ise dev bir küresel rakip. Avrupa’nın bu iki aktörle ekonomik ilişkilerini güvenlik penceresinden görmeye başlaması belki de şaşırtıcı değil.  Ancak son dönemde ekonomik güvenlik endişeleri transatlantik ilişkileri için de belirleyici olmaya başladı.

 Trump’ın tek taraflı ve korumacı politikaları, AB’nin ekonomik güvenlik algısına şekil verdi.  Biden döneminde ilişkiler kısmen onarılsa da özellikle yenilenebilir enerji ve yeni teknolojilerde yükselen Avrupa-ABD rekabeti söz konusu. Biden’ın Enflasyonu Azaltma Yasasının getirdiği yenilenebilir enerji destekleri AB tarafından rekabetçi normlara uygun olmadığı gerekçesiyle sertçe eleştirilmişti. Trump’ın yeniden başkan seçilme olasılığı ise Avrupalı karar alıcıların uykusunu kaçırıyor.

 Güvenlik ile Refah Arasında

 Giderek istikrarsızlaşan jeopolitik düzende, Avrupa güvenlik ve refah arasında yeni bir denge tutturma arayışında.  Rusya ile ekonomik ilişkiler, Ukrayna savaşı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, yeniden tesis edilemeyecek şekilde koptu.

 Avrupa endüstrisinin Rus enerjisi olmadan ayakta kalması ve dönüşen küresel ekonomide rekabetçi olması için dijital ve yeşil enerji dönüşümlerini hızla tamamlaması şart. Ancak Avrupa’nın bu stratejik hedeflerin peşinde koşarken önemli bir hammadde, yatırım ve teknoloji kaynağı olan Çin’e bağımlılığının daha da derinleşmesi riski var.

 ABD’nin Avrupa için istikrarsız bir ortak ve hatta zaman zaman bir rakip olarak görülmeye başladığı da dikkate alındığında, Avrupa’nın ekonomik ve teknolojik egemenliğini önceleyen bir politika izlemesi bir tercihten ziyade zorunluluk.

 Brüksel’in yeni ekonomik güvenlik stratejileri karar alıcılar seviyesinde bir düşünsel dönüşüme işaret etse de Avrupa’nın kendine daha fazla yeten bir ekonomi yaratma kapasitesine sahip olup olmadığı tartışmalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Savaş ve piyasalar 19 Nisan 2024