Gençler gelecek ışığını kaybetmemeli

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Bizim gençliğimizde dünyayı ve Türkiye’yi değiştireceğimize dair bir inancımız ve ona dair ütopyamız vardı. Zorluklar içerisindeki bugünün dünyasında gençlerimizin eğitim ve iş konusunda yaşadıkları sorunlar nedeniyle yılgınlık içersinde olduklarını görüyorum. Gençlerin gelecek ışığını kaybetmemeleri gerektiğine inanıyorum.

Kendi gençlik dönemimize bakıyorum, bizim bir ütopyamız vardı. Türkiye’yi de dünyayı da değiştirme adına yapacaklarımız olduğuna inanırdık. Belki bu ütopyamızı, dünyayı ve ülkemizi çok iyi tanımadığımız için, bilgi eksikliğimiz olduğu için geliştirirdik. Ama geleceğe dair bir ışığımız vardı. Eksik bilgimize karşın inançlıydık...

Son dönemde konuştuğum gençlerin hemen hepsinde bir yılgınlık olduğunu görüyorum. Eğer iyi bir eğitim almışlar, dil biliyorlarsa yurtdışında başka bir ülkede yaşamlarını sürdürmek özlemini ortaya koyuyorlar. Bunu sağlayacaklarına inançları azalmışsa yılgınlık içersinde gelecekten umutsuzluklarını ortaya koyuyorlar. Eğitimlerinin bu tür arayışlara imkan vermeyeceğini düşünen gençler ise bir an önce bir iş bulup çalışmayı amaç ediniyorlar.

İş bulmanın da gençler açısından aslanın ağzında olduğuna inandıklarını dile getiriyorlar. Her yıl nüfustan gelen katılımla ülkemizde 1 milyon kişiye iş yaratılması gerekiyor. Stokta 3 milyonun üzerinde bir işsizi birikmiş olan bir ülkeyiz. Buna karşın son yıllarda yılda 800 bin 1 milyon istihdam yaratılması sağlanabiliyor. Bu imkanla dahi işsizlik oranı düşürülemiyor. İşsizliğin yüzde 10’un üzerinde seyretmesi söz konusu. Gençlerdeki işsizliğin ise yüzde 20'ler seviyesinde olması, iş bulmanın gençler açısından zorluğunu ortaya koyuyor. Bununla da kalınmıyor, geçmiş dönemlerde daha kolay iş bulan eğitimli gençlerdeki işsizlik oranı da genç işsiz oranı seviyesinden aşağıya düşmüyor.

Bu tablo, gençlerin gelecek ışığını kaybetmelerine, yarın korkusu içine itilmelerine yol açıyor. Güncel kaygılarla yılgınlığa düşmeleri sonucunu doğuruyor. Bunun sonucunda ya içe kapanıyorlar, ailelerinin katkısıyla en azla yetinip yaşam sürdürüyorlar ya da kısa yoldan büyük kazanç getireceğine inandıkları hayal projelerine bel bağlıyorlar.

Oysa, ülkemiz geçmişte, genç nüfusuyla övünen bir ülkeydi. Yaşlanan Avrupa karşısında bu genç nüfusun dinamizmiyle büyük başarılar elde ederek, öne çıkacağımız düşüncesi yaygındı.
Nüfus istatistikleri genç nüfus imkanımızın 2030 yılına kadar süreceğini, yavaş yavaş nüfusumuzun yaşlanacağını gösteriyor.

Bu nedenle gençlerimizi yılgınlıktan kurtaracak, başarı hikayeleri ortaya koyacak motivasyona yönlendirecek, projelere, çalışmalara ihtiyacımız var.

Bunun için önce eğitim yapımızı işe odaklı olarak yeniden yapılandırmalıyız. Bu gençlerin iş bulmasını kolaylaştıran sonuç vereceği için, yılgınlığı azaltabilir, kaybedildiği görünen ışık gençler için yeniden gündeme gelebilir. Siyasilerin de iş dünyasının da gençler için bunu sağlayacak girişimlerde bulunmalarının zamanıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar