Hasan Bey’in ruhu rahat çiftliği artık dünya liginde

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Dünyanın ikinci büyük sera çiftliğinin Türkiye’de olduğunu açık söyleyeyim, bilmiyordum. Hasanbey Çiftliği’nin arkasında idealist bir öykü var. Bayburt İnşaat’ın ortaklarından Hasan Şentürk, bir Hollanda gezisinde seraları görünce, 2002’de bir çiftlik kurmaya karar veriyor. Maalesef bir süre önce vefat ediyor. Ancak kurduğu çiftlik, genç yaştaki kızı Arzu Şentürk’ün liderliğinde, hızla büyüyor. Sadece Türkiye’nin değil, dünya sıralamasında ikinci büyük sera çiftliği haline gelmiş durumda. Diğer et, süt ve tavuk yatırımları da hızla genişliyor.

Bana Hasanbey Çiftliği ve Hasanbey.com deyince biraz ihtiyatlı yaklaştım. Açıkçası internet üzerinde ürün gönderip satma gerçekten güzel ve önemli. Böylece en azından “iyi tarım” ürünleri, modern çiftçilik gelişiyor. Fakat ortada oradan buradan topladığını satanlar da var. Ayırmak, biraz araştırma yapmak önemli. Hasanbey Çiftliği ise buzdağının görünmeyen yüzü gibi… Türkiye’nin önemli tarım yatırımlarından biri…  Türkiye’nin ilk 40 müteahhitlik şirketi arasında yer alan Bayburt İnşaat’ın ortaklarından Hasan Şentürk tarafından 2002 yılında kurulmuş. Hasan Bey işe 60 dönüm ve 1-2 milyon euro yatırım ile Bergama-Dikili Bölgesi’nde tamamen 4. sınıf tarım arazisi üzerinde, seracılık ile başlamış. Burada kurulmanın en büyük nedeni jeotermal su kaynağını, sera ısıtmaları için kullanmak olmuş. Güzel bir seçim ama iş seracılıktan o topraklarda belki mucizevi biçimde yetişen meyve ağaçlarına oradan Süt Kardeşler adıyla kurulan şirkete, et ve süt çiftliğine kadar genişlemiş. Bir taraftan da tavuk çiftliği gelmiş. Tüm taze ürünlerin yanı sıra üretim reçel gibi, peynir gibi yan ürünlere de yayılmış. Hasan Bey’in “küçük bir hayal” olarak başlattığı tarım girişimi, onun çabası ve vefatından bugüne kızının emeği ile şimdi, bir “başarı öyküsü” haline gelmiş. 

Dünyanın ikinci büyüğü

Hasanbey Çiftliği Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Şentürk bilgi verirken, bugün çiftlik ve et , tavuk üretimlerinde geldiklerini noktayı şöyle anlatıyor: “Toplam çiftlik arazimizin büyüklüğü bin 500 dönümü buluyor. Bunun 800 dönümü kapalı sera alanları. Bu çapta dünyadaki en büyük tesis Meksika’da yaklaşık 950-1000 dönüm büyüklüğünde. Biz bu büyüklüğü 2018 yılında geçerek dünyada en büyük sera olmayı hedefliyoruz. Avrupa’da ise bu büyüklük ile birinci konumdayız. Seralarımızda damla sulama ve topraksız tarım yapıyoruz. Doğal dölleme yöntemi olarak arıları kullanıyoruz. “Bumble Bee” olarak bilinen bu özel arıları kendimiz üretiyoruz. Hatta çok değerli olan bu arıları, Türkiye ve yurt dışına da satıyoruz. Bu nedenle hiçbir şekilde hormon, ilaç kullanmıyoruz. Kullandığımız gübreyi hayvanlarımızdan elde ediyoruz. Tam otomatik bilgisayar sistemleri ile 13 kategoride 84 çeşit ürün üretiyoruz. Tüm ısıtma sistemimiz de jeotermal kaynaklardan elde ediliyor. Ayrı bir alanda gerçekleştirdiğimiz hayvan üretimimizde de aynı şekilde tamamen doğal yemler kullanıyoruz. Tavuklarımız ise gezerek ve doğal otlama yönetimi ile yetiştiriliyor. Şimdi yetiştirdiğimiz domateslerin besleyici yapraklarını tavuk yemi olarak kullanmak için de bir tesis kuruyoruz.”

‘Pek para kazanamıyoruz’

Bugüne kadar yatırımların tutarı 50 milyon euroyu bulmuş. Fakat Arzu Şentürk, bu kadar ekonomik büyüklüğe ve çabaların karşılığında bu sektörde büyük paralar kazanılamadığını söylüyor. Şentürk şöyle diyor: “Aslında çok büyük paralar kazanamıyoruz. Bazen amcalarım bana takılıyor, bizim bir asfalt işimizden gelen parayı siz ancak bir yılda kazanabiliyorsunuz. Bu nasıl iş diyorlar… Aile şirketimiz Bayburt Grup, büyük alt yapı ve yol inşaatları yapıyor ve tarım ile karşılaştırılınca 10 kat daha karlı… Bugün Hasanbey Çiftliği’nin yıllık geliri 30 milyon TL düzeyinde, giderlerimiz ise 27 milyon TL’yi buluyor. Ve sürekli yatırım yapmaya, iyileştirmelere devam ediyoruz. Zaman zaman devletten üretim destekleri alıyoruz ama bunlar büyük miktarlar değil. Et ve süt ürünleri şirketimiz olan Süt Kardeşler, çiftliğin çok yakınında ve oranın cirosu da yaklaşık 23.6 milyon TL civarında. Orada da hedeflerimiz büyük. Şu anda 1.580 baş hayvanımız var. Kapasitemiz, 2.400 adet ancak hedefimiz, yeni genişlemelerle 10 bin baş hayvana kadar çıkmak. Şu anda Migros’tan SEK’e pek çok markaya ürün veriyoruz. Amacımız burada da markalaşmayı yükseltmek.”

Yüzde 85 ihracata çalışıyor

Arzu Şentürk’e pazardaki konumlarını sorduğumda, Rusya pazarının etkisini çok hissettiklerini söylüyor. Şentürk, “Toplam üretimimizin yüzde 85’ini ihraç ediyoruz. Rusya’dan Ortadoğu’ya ve Avrupa’ya pek çok ülkeye ihracatımız var. Bizim önemli bir üretimimiz domates ve ağırlıklı olarak Rusya’ya ihraç ediyoruz. Rusya pazarının kapanmasıyla tüm üretimimizi Avrupa’ya kaydırıyoruz. Bizim kalite olarak o tür pazarlara girmemiz çok zor değil. Ancak özellikle yaza doğru, Hollanda üretimleri devreye girince, onlar çok daha ucuza ürün sunuyor ve rekabet zorlaşıyor. Şimdi THY’ye de ürün sağlayan Do&Co ile de anlaştık. Çekok gibi şirketlere de ürün veriyoruz. Dünyada her ülkenin ürün standartları ve ağız tadı başka olabiliyor. Biz hepsine yönelik özellikli üretim gerçekleştirebiliyoruz. Onlarla birlikte pazara özel ürünler geliştirebiliyoruz” diyor.

Uçaktan Hollanda seralarını gördü ve… 

Hasan Şentürk’ün idealist bir yaklaşımla kurduğu tarım tesisi aslında onun en güzel mirası olmuş. Bu yatırımlara “idealist” dememiz de beni rahatsız ediyor. Türkiye’nin en önemli yatırımları bu tip yatırımlar aslında… Ama bizde maalesef böyle oluyor… Kızı Arzu Şentürk babasının vefatının ardından işin ucundan tutunca, işler gelişmeye devam etmiş. Şentürk genç yaşına rağmen gecesini gündüzünü bu çiftlik işlerinde geçirdiğini söylüyor. Neredeyse orada yatıp kalkıyor. Babasının çiftliği kurma öyküsünü de şöyle özetlemek mümkün; 2000’li yılların başına gelindiğinde Bayburt Grup belli bir seviyeye gelmiş. Ancak Şentürk para kazanmasına rağmen farklı ve yeni şeyler yapmak istiyor. Bu dönemde Hasan Bey, 2001 yılında iş makinelerini kullandıkları Fiat Allis'in düzenlediği İtalya ve Hollanda gezisine katılıyor. Uçak Hollanda'ya inerken, kendi ifadesiyle "bir ışık kent"le karşılaşan Hasan Şentürk, ışıl ışıl aydınlatılan yerlerin sera olduğunu öğrenince çok şaşırıyor.

Seraların gece neden aydınlatıldığını önce anlayamıyor. Sorduktan sonra aldığı yanıt: ‘Hollanda, bitkilerin gelişimi için gerekli olan güneşi yeteri kadar görmez. Bitkilerin büyümesi için de mutlaka güneş ışığına ihtiyaç var. Aydınlatma lambaları, güneş ışığına eş değer bir ışık verdiği için, bitkiler gelişimini sürdürüyor...’ Hasan Şentürk'ün sabah ilk işi, bir iki sera gezmek oluyor. Bu arada Hollanda iş dünyasında, petrol zengini gibi sera zenginlerinin olduğunu da öğreniyor. Ve her şey şu soruyu kendine sormasıyla başlıyor: Hollanda gibi bir ülkenin insanları, tüm olumsuzluklara rağmen seracılık yapıp para kazanıyorsa, güneşi, havası, suyu ile seracılığa çok daha elverişli olan ülkemizde neden yapılmasın?”

hasanbey.com’u kurdu

Hasanbey Çiftliği Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Şentürk, bir e-ticaret sitesiyle internet üzerinden de ürünlerini halka ulaştırmayı hedeflediklerini, bu nedenle de hasanbey.com’u kurduklarını söylüyor. Şentürk şöyle diyor: “İzmir- Bergama’da bulunan arazimizde çiftçilerimiz ve yöredeki köylümüzle birlikte tüm üretimlerimizi uzmanlarla birlikte gerçekleştiriyoruz. Amacımız hormonsuz, doğal ve sağlıklı ürünleri herkese sunmak. Büyük çiftlik tesisleri kurarak da iyi tarım modellerinin uygulanabileceğini göstermek. Bu yönde de sadece üretici ve dağıtıcı olarak değil, e ticaret platformumuz olmasını da arzu ettik. Bize herkes ulaşsın diye. Tarım ülkemiz için önemli bir değer biz bölgemizde elimizden geldiğince bu değeri yaşatmaya çalışıyoruz. Ülkemizin en büyük açığı olan yerli tohum konusuna da el attık. Dede ve ninelerimizden bize kalan tohumları, tohum ambarı haline dönüştürüp, doğal döllenme ve doğal sebze, meyve üretimi için önemli bir kaynak olmayı da hedefliyoruz. Ayrıca, çiftlikteki köy tavukları, her birinin kendine ait 5 m2’lik bahçelerinde özgürce gezerek ve yemlenerek büyüyor ve sapsarı yumurtaları tüketicilere sunuluyor. İneklerimiz de, doğal otlaklık alanlarında gezerek ve beslenerek mutlu inekler olarak yaşıyor ve sütleri el değmeden sağılır sağılmaz tüketicilere gönderiliyor. Burada getirdiğimiz iyi hayvan cinsleriyle kendi buzağılarımızı ve koyunlarımızı yetiştiriyoruz. Anadolu’nun kırmızı adıyla bilinen türünü de burada canlandırmayı istiyoruz.” 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar