‘Her köşede bir okul var hamburgerciye döndü bu iş’

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Eğitimde geldiğimiz nokta bu oldu gerçekten… Nitelik unutuldu… Aslında her şeye eğitimle başlamak gerekiyor. Bugün içinde olduğumuz durumu düzeltmenin de ekonomide bir üst lige çıkmanın da tek çaresi bu…  Geç mi kaldık? Bilmiyorum… Zinciri kırmadan en alta eğitimi, üstüne refahı, sonra demokrasiyi inşa etmek gerekiyor. Yoksa temel tutmuyor. Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı M. Talha Çamaş ile Türkiye’de eğitimi konuştuk… 

Takip edenler bilir eğitim üzerine çok yazılar yazdım… Çünkü dijital devrimin ardından, eğitimde dünyada ülkelerarası rekabeti etkileyecek büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Sadece ben söylemiyorum zaman zaman bakanlardan da duydum. Türkiye’de cari açığı kapatmak, yapısal dönüşümü sağlamanın yolu, eğitimden geçiyor. Demokratik sorunlarımızı aşmanın da yolu buradan geçiyor. Tabii kaliteli, dünya normlarında, insanı merkeze alan bir eğitim.  Evet herkes böyle diyor ama sonuçta tablo hiç iç açıcı değil… Eğitim sezonu yaklaşırken, Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı M. Talha Çamaş ile konuştum… Bir yerde bağış toplayarak öğrenci okutmaya çalışan bir kurum, diğer tarafta endüstrileşmiş okul sistemi… Kritik sektörlerin, eğitim ya da sağlık, ticarileşmesinde sakınca görmüyorum. Ama temel amacı ve değeri unutursak işte o zaman işin kimyası bozuluyor. Ekonomik değer yaratırken, ana hizmet değerinin kaybedilmemesi gerekiyor. 

Eğitim bizde neye dönüştü?
Eğitim tüm dünyada ekonomiyi, dolayısıyla toplumları dönüştüren en önemli faktör haline geldi. Peki bizde neye dönüştü, Talha Çamaş durumu şöyle anlatıyor: 

“Her köşede bir okul şeklinde eğitim kurumları, hamburgerciye döndü bu iş…  Okulları, belli bir düzeye, büyüklüğe getirip satmak esas amaç…  Eğitimin ötesinde artık ticari kaygılar daha önemli… Marka oluyorsunuz şu kadar şubesi bu kadar öğrencisi var dediğinizde, perakendede mağaza sayısı, yaygınlık kriterleri neyse iş buna dönüştü..  Yatırımcıyla konuştuğunuzda yaygınlık alanını söylüyorsunuz, dağıtım gücünüzü öne çıkarıyorsunuz. Bunun gibi okullar da bir nevi aynı kriterler üzerinden değerlendirilmeye başlandı.”

Ticari başarı yakaladık ama…
Eğitimde ticari bir başarı yakaladık ama özünde başarıyı yakaladığımız söylenemez… Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı M. Talha Çamaş da “Bu kadar yaygınlığa rağmen eğitim kalitesi düşük…  OECD’nin PISA ölçümlerine göre bunu görebiliyoruz.  Matematik, fen ve anlatım yeteneği üzerinden yapılan ölçümlemelerde çok gerilerdeyiz. Finlandiya, Güney Kore, Singapur gibi ülkeler buralarda ilk sıraları alıyor. Düşünce tarzı ve analitik düşünme tarzını artıran eğitim modellerini burada görüyoruz. Bu da daha başarılı bireylerin yetişmesine neden oluyor. Şimdi burada biz oldukça geride yer alıyoruz" sözleriyle değerlendiriyor eğitim düzeyini. 

Sistem bir türlü oturmadı
Kaliteyi tutturamadığımız aslında açıkça ortada… Sokaklara bakınca da anlaşılıyor aslında… Peki sistem olarak ileriye gidebildik mi? Çünkü sistem değişimleri geleceği kurtarabilir… M. Talha Çamaş şöyle diyor: “Bütünüyle de baktığımızda, Türkiye’de eğitim üzerinde sürekli tartışılan ve değiştirilen bir sistem… Bir türlü oturmadı. 4+4 yine tartışılıyor. Dershaneler tartışılıyor… Siz dershaneleri kaldırıyorsunuz, üniversite sınavını yine aynı şekilde koruyorsunuz… Oysa, ancak o modelden geçerseniz üniversite sınavında başarılı olabilirsiniz… Yani Türkiye’de bütünsel bir eğitim politikası olmadı, oluşamadı, olmuyor. Önceliği de hiçbir zaman eğitim alamıyor. Bu Türkiye’nin ekonomisini ve kalkınmasını da etkiliyor. Bir kere her toplum önce demokrasi ve refahı ister. Demokrasinin yükselmesi için refah düzeyinin yükselmesi lazım… Bugün baktığınızda demokrasinin yerleştiği ülkeler refahın olduğu ülkelerdir. Refahın olmadığı ülkeler, dolayısıyla demokrasinin de yerleşemediği ülkelerdir. Refaha ulaşmayı nasıl başarırsınız, iyi insan kalitesi ile başarırsınız… Bu da eğitimle başlar. O yüzden piramidin en altına eğitimi döşemek lazım.” 

Eğitimde en eski marka
Biraz da Darüşşafaka’dan bahsedelim… Farklı ve korunması ve geliştirilmesi gereken bir kurum. Aslında, Darüşşafaka Türkiye’nin eğitimde yurtdışına açamadığı en eski markası… Dünyada da benzeri olmayan, kendine özgü bir model olması açısından önemli bir marka… Anne veya babası olmayan, eğitim gücü olmayan çocukları alıyor. Darüşşafaka gibi, sadece halkın bağışlarıyla 152 sene ayakta kalabilmek çok kolay değil.  M. Talha Çamaş bunu şöyle anlatıyor: “Bir şöyle, bağış yapılırsa, yapıldığı kadar bir şeyler yaparım değil… Ben bunu yapıyorum ne yapıp edip, bu bağışı bulmam lazım…"

Peki ne kadar bir bağıştan söz ediyoruz: “Çocuk başına yıllık giderimiz 13 bin dolar…  Şu anda bin çocuk okuyor, yani bizim her sene 13 milyon dolar bağış bulmamız gerekiyor. Eğitim, barınma, cep harçlığı gibi kuru maliyet 115 bin dolara mal oluyor 5 yıllık bir eğitim.  Tabii onun sosyalleşmesi için de yapılan harcamalar var.”

Eğitim deyince ne anlarız?
Darüşşafaka ne anlıyor en azından Çamaş’dan onu dinleyelim: “Çocuğu sadece eğitim olarak değil, bütünsel olarak ele alıp, konaklamasının dışında da eğitim modelinde, sadece bir akademik eğitimle çocuklarımızı yetiştirmiyoruz. Onun özgüvenini kazanmasını sağlayıp, iletişim gücünü artırıp, yaşayacağı yeni ortamın içinde, ortama adepte olması ve arkadaşlarıyla iyi iletişim kurması bizim için önemli… Sonuçta özgüveni güçlü, lider ruhu taşıyan, sorgulayan, araştıran, hedefi olan bir birey haline geliyor. Bunlar akademik programlar kadar önemli."

'Bazı şeyler olmasa da olur'
Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı M. Talha Çamaş, özellikle sosyal sorumluluk projelerinin artmasıyla bireysel bağışların arttığını ama Türkiye’ni n bu konuda da gerilerden geldiğini söylüyor… Biz 'Bazı şeyler olmasa da olur' diyerek bir kampanya yaptık… Gereksiz hiç kullanmadığımız şeylere para harcıyoruz. Oysa onların çoğu olmasa da olur. Eğitim ise olmazsa olmaz… Bu çalışmalarla 2 sene önce bireysel bağışlarda binli rakamlardan şimdi 17 binlere geldik” diyor. 

30 kurumsal destekçi
Talha Çamaş, en büyük kurumsal destekçinin Türkiye İş Bankası olduğunu vurguluyor. “En büyük destekçimiz İş Bankası, 81 ilden 81 öğrenci diye bir projemiz var, onlarla 7 yıldır devam ediyor. Herhalde, Türkiye’nin eğitime yönelik en büyük projesi bu… Onun yanında Doğuş Grubu var, Yapı Kredi, Eczacıbaşı çalışanları da var. Sadece kurumlar değil, onlar da bir fon oluşturarak, destek verdikleri gibi buraya karşı da bir gönül bağı taşıyorlar.  Yaklaşık 30’un üzerinde kurumsal bağışçımız var. Bireysel bağışçımız 17 bin kişiye ulaşıyor."

PISA’ya göre gerilerdeyiz
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), eğitim sistemlerini değerlendirmek amacıyla uluslararası bir eğitim performans endeksi geliştirmiş. Kısa adıyla PISA (The Programme for International Student Assessment) olarak anılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı eğitim çıktılarını, örneklem bazlı verilerle değerlendiriyor. Günümüzde PISA en güvenilir uluslararası eğitim sistemleri performans değerlendirme endeksi olarak kabul ediliyor. En son 2012 yılında 65 ülke arasında yapılan değerlendirmelere göre ilk 10 ve Türkiye’nin yeri şöyle:

Matematikte ilk 10: Şangay-Çin, Singapur, Hong Kong-Çin, Tayvan, Kore, Makao-Çin, Japonya, Lihtenştayn, İsviçre, Hollanda. Türkiye 44. sırada.

Okuma beceresinde ilk 10: Şangay-Çin, Hong Kong-Çin, Singapur, Japonya, Kore, Finlandiya, İrlanda, Tayvan, Kanada, Polonya. Türkiye 41. sırada.

Fende ilk 10: Şangay-Çin, Hong Kong-Çin, Singapur, Japonya, Finlandiya, Estonya, Kore, Vietnam, Polonya, Kanada. Türkiye 43. sırada.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar