Karaçam’ın canlı, ‘case study’si Boğaziçi’nde liderlik programı oldu

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Burhan Karaçam sadece bankacılık sektöründe değil, Türkiye iş dünyasında da liderlik örneği olarak ortaya çıkan duayen bir yönetici… Bu özelliğini, 1988-1998 arasında genel müdürü olduğu bankayı dönüştürürken her şeyi belgeleyerek de kanıtlıyor. O zamanlar kurduğu video merkezi ile tüm eğitimleri, konuşmaları, bilgileri kayda alıp, bankada insan kaynağının dönüştürülmesinde araç olarak kullanmış. Banka içinde bir intraneti, ‘office vision’ adıyla başlatmış. Belki dünyadaki canlı, içinde yaşarken kaydedilen bu ilk ‘case study’ ve o günün insan odaklı modeli Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Deneyimden Değişime Liderlik Akademi’ sine dönüşüyor. Burhan Karaçam ile biraz o günleri ve programı konuştuk…

Hep yurt dışından aldığımız örneklere, başarı öykülerine alışmışız. Oysa Türkiye’nin markalarının, liderlerinin yarattıklarından da dersler çıkarmak gerekiyor. Hele bunlardan biri var ki, bugün dünya çapında bir bankacılık sektörü yaratmamızda, sektörün dönüşümünde önemli bir örnek… Tabii sözle ifade ederken, sanki zayıf kalıyor. Çünkü bu 10 yıllık önemli bir dönüşüm… Üstelik kanıtlı, belgeli… Burhan Karaçam ve onun genel müdürlüğü döneminde Yapı Kredi Bankası’nda yaşanan dönüşümden bahsediyoruz. Her anının yine Karaçam tarafından video ve belgelerle kayıt altına alındığı bu dönem şimdi bir liderlik programına da kaynaklık ediyor. Deneyimden Değişime Liderlik Akademisi, Power Of Happiness Türkiye kurucularından Tijen Mergen, Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) Müdürü Dr. Tamer Atabarut, Burhan Karaçam ve ekibi projeyi oluşturmuş. Mergen bu konunun gündeme gelişini şöyle aktarıyor: “Herkes o dönemde Yapı Kredi Bankası’na bankacılıkta teknoloji devriminin merkezi olarak bakıyorduk. Ben 3 saatlik versiyonunu izlerken baktım bu tamamen bir insan kaynağının dönüşüm öyküsü… Tamamen çalışanların, insanların dönüşümü… Belgeselde bunu görmek çok kolay. Biz de bu öyle bir know-how ki bizim mutlaka bunu mutlaka başka nesillere geçirmemiz gerekiyor diye düşündük” diyor.

‘Teknolojiyle herkes başarılı olmuyor’

Bundan sonra sözü tüm bu öykünün yaratıcısına bırakmak gerekiyor. Karaçam, ‘işin sahibi’ olarak bu tecrübenin önemini şöyle aktarıyor: “Bu konu neden önemli ve özel onu size aktarmak istiyorum. Türkiye’de bu tek ve dünyada da süreçleri böyle kayda alınmış, canlı bir belgesel tek vaka… Bu tüm yaşantısıyla belgeli bir ‘case study’, ama belgeleriyle… 10 yıllık 1988-1998 dönemini içine alan büyük bir dönüşümün hikayesi. Herkese göre bu bir teknoloji hikayesi. Teknolojiyi getirdiler ve iyi kullandılar, başarılı oldular. Bunu kullanan herkes de bu konuda önemli işler yaptı dendi. Fakat işin esası bu değil… Teknolojiyi herkes kullanıyor, herkes de kullanabilirdi. Bugün de teknoloji var ancak herkes çok başarılı olmuyor. O zaman elde edilen sonuçların altında yatan temel, belki 180 derece tamamen değişen bir kurum kültürüydü. Ve yaratılan bu kurum kültüründen etkilenen insanların ortaya koydukları olaylar ve bunlardan elde ettikleri sonuçlar önemliydi. Bu kurum kültürünü, değerleri ve metodolojiyi anlamış insanlar tarafından kendi bulundukları noktalarda hala devam ediyor.”

O yıllarda video merkeziyle eğitim

Burhan Karaçam’ın o gün hayata geçirdiği program, örneğin görsel eğitim, daha o günlerde keşfedilmiş ve uygulanmış. Bugünün online eğitimi videolarla gerçekleştirilmiş adeta… Burhan Karaçam şöyle aktarıyor: “Bir kurumda, bu kadar uzun bir program olarak bir dönemi kapsar şekilde gerçekleşen bir dönüşüm ve bu kurum kendini etkilediği gibi, bir sektörü de etkiledi. Bunun, Türkiye’de benzeri yok. Dünyada da benim bildiğim, en azından bankacılık sektöründe yok. Biz de içindeyken bunu çok fark etmedik. Nasıl yaparız, nasıl ilerleriz dedik ama hep üzerinde durduğumuz konu, insanları buna nasıl inandıracağız konusu oldu. Nasıl benimseteceğiz, nasıl birlikte seferberliğe yaratacağız konusuydu… O zaman yaptığımız iş için, çok yoğun bir eğitim süreci gerekiyordu. Biz burada 10 bin kişilik bir topluluktan bahsediyoruz. O günün teknolojisinde, internet yok, dijital ortam bu kadar gelişmiş değil, biz bankada 1988 yılında bir ‘video merkezi’ kurduk. Bu video merkezinde, bütün eğitimleri, tanıtımları, ürünleri, toplantıları, bizim mesajlarımızı, sosyal olaylarımızı videolara çekip, bunları o günün koşullarında kasetler halinde çoğaltıp, bütün şubelere video player’lar almıştık. Bankadan gönderdiğimiz uzmanların denetimi altında, bunları arkadaşlarımıza aktarıyorduk ki herkes aynı anda bunları içselleştirebilsin.”

O gün de fark yaratmak önemliydi

Bugünlerde hep rekabette öne geçmek için fark yaratmaktan bahsediyoruz. O günlerde bunun farkını fark eden çok kurum yoktu sanıyorum. Karaçam’ın örnekleri bugünün sloganları gibi… “Bunlar sadece kuru kuruya ürün eğitim programları değildi takım oyunu, kurum içi iletişim gibi konuları kapsıyordu. Bunlar için sloganlarımız vardı. Örneğin; açıklık, katılım ve paylaşma demiştik… Farklı kültür, farklı anlayış, farklı felsefe yine bir başka slogandı. Reklam sloganı olarak kullandığımız da ‘Burası Yapı Kredi, Fark Burada’ sloganıydı.

Hep yeni bir şey yaratmayı, hem ileri gitmeyi, farklı bir şey yapmayı teşvik ediyorduk. Çünkü düşündüğümüz şuydu, yenilikler tepeden gelmez, her kesimde, her noktada insanlar yaratıcı düşünebilirler. Ayırım yapmaksınız daha iyiye götürecek düşünceleri ortaya çıkardığınız zaman, bu düşüncelerden de yenilikler ortaya çıkar, fark da böyle yaratılır. Ancak bunun başarılabilmesi de ortamın açık olması gerekir. Özgür bir ortam olması lazım, insanlar belli bir konuyu söyledikleri ya da eleştirdikleri zaman, olumsuz yönde etkilenmeyeceklerine güven duymaları lazım ki buna devam etsinler. Filmde bunların hepsi anlatılıyor.”

Şirket içi ilk intranet olabilir mi?

Yapı Kredi Bankası’nda o gün hayata geçirilenler, bugünün online ortamı uygulamalarına çok benziyor. Ama o günkü teknolojileri ve bakış açılarını düşündüğünüz önemli bir öngörüyü kapsıyor. Burhan Karaçam’dan dinleyelim: “İşte bu bütünle, farklı bir iklim ve kültür yaratıldı. Bunun sonucunda 5 bin-6 bin kişi sürekli düşünen, nasıl daha iyi yaparım diye çaba sarf eden, öneriler ortaya çıkaran, bir topluluk oluştu. Bizim ‘office vision’ dediğimiz, bugünkü intranet benzeri, içe dönük bir internet istemimiz vardı. Bu sistemle, bizim en yeni arkadaşımızdan en tepedeki arkadaşımıza kadar herkesin bir kullanıcı kodu vardı. Herkese bu sistem açıktı ve bu sistemden bize mesajlar gelir ve biz bunu yanıtlardık. Bankanın her şubesinde bizim kalite ve iletişim sorumlularımız vardı. Onlar konuları sürekli takip ederdi. Böylece kendi dinamizmini sürekli kendi yaratan ve bunu harmanlayan bir organizasyon haline geldi burası. Bu nedenle de her şeyin temelinde insanın, nitelikli insanın olduğu, bilgiye beceriye sahip insanın olduğu, her şeyin bu insanlarla olduğu gerçeği vardı. Çünkü en sofistike programı ya da cihazı da çıkarsanız yine onu kullanacak olan insan…”

Türkiye için insanın değeri önemli

Burhan Karaçam Türkiye için, rekabet gücü için insanın değerine de dikkat çekiyor ve şöyle konuşuyor: “Türkiye’nin küresel rekabette elde edeceği rol açısından, insanın çağdaş değerlerle yetişmiş, vizyon sahibi olmuş insanın değeri çok büyük… Bütün kurumlar için, bütün işletmeler için geçerli olan bir şey bu… Kamu için de gayet geçerli. Eğer Türkiye küresel rekabette öne geçecek, fark yaratacaksa, insan kalitesini yükselterek o şekilde mücadele etmesi gerekiyor. Bunu geri götürdüğünüz zaman rekabeti yakalayabilmeniz mümkün değil…

Yapı Kredi örneği daha doğrusu oradaki dönüşüm felsefesi, sadece bir kuruma değil, çok daha genele yayılabilecek bir konu. Ben buradaki felsefenin ve metodolojinin devamlılığının sağlanması için kurumsal nitelik kazanması önemli… Burası Boğaziçi Üniversitesi beni yuvam. Ben ilk mezunuyum… Robert Kolej olarak girip ilk mezun olanlar içindeyim. 1971 mezunuyum. Burada bir şey yapmaktan daha doğal bir şey yok. Bu burada program haline getirmek istenildi. Benim program yaratma konusunda uzmanlığım yok. Diğer arkadaşlarla birlikte bunu gerçekleştirmiş olduk. Burada tabi Yapı Kredi bir ‘case study’ ve amaç bu programda oradan gelen metodolojiyi temel almak. Bütün programın tamamı bu değil… Yapı Kredi’den yola çıkan bir metodolojiyi izliyoruz.”

Program 4 modülden oluşuyor

Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi’nin değişen dünya ekonomisi ve yaşa şartlarında sürdürülebilir bireysel ve kurumsal başarı için gereken yeni yönetim anlayışını geliştirmek ve liderlere ilham vermek amacıyla başlattığı ‘Deneyimden Değişime Liderlik Akademisi’ne üst düzey veya potansiyel yöneticilerin katılması hedefleniyor. Program 4 modülden oluşuyor. Bunlar şöyle:

1.MODÜL: Liderlik becerileri, liderde olması gereken özellikler, geçmişten bugüne liderlikte neler değişti. Liderin kendisini tanıması. Hikaye anlatımı ile iletişim becerileri.

2.MODÜL: Değerler ve kurum kültürü, bir kurumda olması gereken değerler. Bir kurum kültürü oluşturmanın yöntemleri. Takım becerileri eğitimleri…

3.MODÜL: Burhan Karaçam’ın modeli üzerinden hedefler, stratejiler. İnsan kaynağının eğitilmesi. Pazarlamadaki yeni anlayışlar. Satış ve dağıtım stratejileri. Verimlilik ve karlılık performansları.

4.MODÜL: En son modülde etik değerler, marka itibarı, sürdürülebilirlik, risk yönetimi. Belirsizliklerle mücadele ve bunların hepsinin içinde bir proje var.
Bunlar için yer yer Burhan Karaçam’ın belgeseli ve kendisini ayrıca ekibi kullanıyor. Özellikle birinci ve üçüncü modülde böyle bir yöntem izleniyor. Her dersin belli bir bölümünde de bir konuk konuşmacı yer alıyor. O modülde ne anlatılıyorsa, o konuda başarılı ya da uzman bir kişiyi konuk ediliyor ve tecrübeler paylaşılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar