Neden yurtdışına gidiyorlar?

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Bir süredir aklımdaydı, internet ve mobil odaklı pek çok Türk girişimci, şirketlerini dünyanın çeşitli yerlerinde kuruyor ya da oraya taşıyor. Kuşkusuz bunların başında ABD ve Silikon Vadisi geliyor. Neden bu genç girişimciler yurt dışına gidiyor ya da şirketlerini orada kuruyor. Neler yapıyorlar? Startups.watch’un katkılarıyla, bir liste ve bu girişimcilerle küçük birer söyleşi gerçekleştirdik. Bence hem yeni girişimcilere, hem de oralardaki ortamı merak edenlere güzel mesajlar var. Bir not olarak eklemeyi önemli görüyorum. Türkiye’nin girişimcilik ekosistemini geliştirerek, özellikle internet ve mobil odaklı işlerde değer yaratmaktan başka çıkış yolu yok. Şu anda yakalamamız gereken en önemli trend bu... Göreceksiniz hepsinin öyküsü, bakış açısı, düşünceleri farklı ama cesaret, girişimlerine inanma, fırsatları kovalama ve vazgeçmeme gibi özellikleri ortak aslında... Derleyebildiklerimiz 80’leri buluyor ama bence hepsinden de farklı bir mesaj çıkıyor... İşte bunlar arasından size birkaç örnek…

Türkiye maalesef geride kalıyor

Aykut Karaalioğlu
MobileAction, ABD-2013

Mobile Action, 2013 Haziran'da tamamen tesadüf üzerine kurulan bir şirket oldu. Ben Mobile Action öncesinde Silikon Vadisi şirketlerine ve global markalara mobil pazarlama ve reklam konusunda yardımcı oluyordum. Bir gün dünya devi eBay tarafından iş teklifi aldığımda eBay'de çalışmak yerine eBay'i müşterim haline getirebilecek nasıl bir startup kurarım diyerek Mobile Action'a başlamış oldum. Mobile Action, 2 yıllık bir şirket. Pazarlama şirketleri için geliştirilen aplikasyonların daha fazla kullanıcıya ulaşmasını sağlayan bir pazarlama ve rakip analizi yazılım şirketidir. San Francisco teknoloji alanında bir cazibe merkezi. Şehrin kendisi süper teknolojik bir şehir değil oysaki. Fakat burada yaşayan insanlar yaratıcı düşünce ve fikir konusunda çok ilerdeler. Özellikle Google, Facebook, Twitter, Cisco, Apple gibi şirketlerin de merkezlerinin burada olması burayı tam anlamıyla ekosistemin merkezi yapıyor. Türkiye buraya kıyasla maalesef çok geride. Yeterli altyapı ve imkan konusunda çok daha fazla çalışılması gerekiyor. Yetişmiş insan konusunda çok iyi bir potansiyelimiz var fakat hiçbir zaman Silikon Vadisi’ni başka bir ülke kopyalayıp geçemeyecek. Fakat buradan yetişmiş kişiler bölgesel olarak Türkiye’yi bu alanda bir numara yapabilecek yeterli insan gücüne sahip. 

Eğitim know-how’unu kullandım

Emrecan Doğan
ScoreBeyond, ABD-2012

Amazon Kindle'da ürün geliştirme yaparken, eşimin bir sınava hazırlanması sırasında gözlemlediğim problemleri çözmek için boş zamanımda bir uygulama geliştirmeye başladım. Türkiye'deki sınav sisteminin bana kazandırdığı ciddi bir know-how olduğunu fark edince ve ilk kullanıcılarımdan çok pozitif bir geri dönüş alınca, tanıdığım yatırımcılara bir vizyon sunarak onların desteğini aldım ve ScoreBeyond'u hayata geçirdim. Halihazırda Silikon Vadisi'ndeki yatırımcı ve mühendis kitleleriyle iyi bir ilişki düzeni geliştirmiştim burada geçirdiğim 5 yılda. Fakat daha önemlisi şu; ScoreBeyond'un katma değeri, Türkiye'de seneler boyunca birikmiş olan sınav ve öğrenme know-how'ını dünyanın geri kalanına bir teknolojik ürün sunma fikrinden doğuyor. Amerika'da bizim ürün sunduğumuz sınavları senede 3 milyon kişi alıyor; biz de bu öğrencilerden 1 milyonuna mobil uygulamalarımız üzerinden hizmet veriyoruz. Bu öğrenciler uygulamada çalıştıkça, Uber'e benzer bir model ile ihtiyaç duyan öğrencilere bir öğretmen ile özel ders yapma imkanı da sunuyoruz. Bu teknolojilerin çoğunu Ankara'da Bilkent Cyberpark'taki 5 kişilik mühendislik ofisimiz geliştiriyor. Silikon Vadisi ofisinde de 11 kişi olmak üzere, toplam 16 kişilik bir ekip, Khosla Ventures ile Stanford Üniversitesi'nin girişim fonlarıyla vizyonumuzu gerçekleştirmek için adım adım yol alıyor.

Karamsar hava götürdü

Emre Sokullu
Grou.ps, ABD 
Hemen şirketleşmedik. Ürün fikri zaten ben buradayken doğmuştu. Projeyi buradaki Starbucks'larda oturarak kodlamaya başladım. Ardından Türkiye'ye döndüğüm, Amerika'ya gidip geldiğim, yatırım aradığım, başka bir işte çalıştığım dönemler oldu. En sonunda ABD'ye yerleşip şirketleşmemiz 3 yıl aldı. Benim üniversiteye girişim 2001 yılına denk geliyor. O sıralar Türkiye'nin derin bir ekonomik krize girdiği senelerdi; Boğaziçi Üniversitesi'nde okula başlamıştım ama gazeteler Boğaziçi mezunlarının bile iş bulamadığıyla ilgili haberlerle doluydu. Bu kötümser hava beni yurt dışındaki fırsatlarla ilgilenmeye itti. Şirket 2012'de kârlılığa erişti. O günden beri sosyal ağ teknolojileri konusunda bol bol patent almaya baktık. Şu anda da yeni ürünleri pazara yayma heyecanı içerisindeyiz. 

Tecrübeli kadrolar yok!

Burak Yenier
The Uber Cloud, ABD-2013

Koç Üniversitesi MBA bölümünden 1999'da mezun olduğumdan beri Silikon Vadisi'nde startup şirketlerinde çalışıyorum. Girişimcilik konusunda Silikon Vadisi'nin sağladığı fırsatlar sınırsız ve UberCloud'u kurmam bu nedenle zor olmadı. Her girişimciye öncelikle bir ana konu seçmelerini tavsiye ederim. Bu ana konunun hızlı büyüyen bir konu olması, girişimcinin önüne fırsat açması için önemli. Benim için bu konu geçmiş iş tecrübelerim nedeniyle bulut bilişim oldu. İkinci adım olarak, bence ana konunun bir alt dalının seçilmesi gerekir. Bulut bilişimin alt dalı olarak makina mühendisliği gibi dallarda kullanılan süper bilgisayarların bulut bilişime uygulanması konusunu seçtim. Bu seçimimde pazarın büyüklüğü ve yerleşmiş rakiplerin olmaması etkili oldu. Türkiye'nin girişimcilik konusunda büyük avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. En büyük avantaj olarak çalışma isteği ile dolu, başarıya odaklanmış bir iş gücümüz var. Bunun benim gibi girişimciler için büyük bir kaynak olduğunu düşünüyorum. En büyük dezavantaj olarak, tecrübeli ve başarı kazanmış girişimci kadrosunun eksikliğini görüyorum. Yeni girişimcilerin en büyük kaynağı kendisinden önce başarılı olmuş diğer girişimcilerin iş tecrübeleri, çevreleri ve finansal kaynaklara olan ulaşımıdır. Türkiye'de bu henüz gelişme aşamasında.

Ortamın zayıflığı etken oldu

Ömer Lütfi Diri
Viviso, ABD-2015

Uzun zamandır Silikon Vadisi’ne gerek iş geliştirme gerekse girişimci ortamını anlamak için ziyaretler gerçekleştirmiş ve kendi çevremizi kurmaya başlamıştık. Bu çalışmalarımız Amerika’da şirket kurma sürecimizi hızlandırdı. İlk yatırım turumuzu tamamladık ve ürünümüzün ticari lansmanını yapmak üzereyiz, yıl sonuna kadar gelir yaratmaya başlamayı ve 2106 ilk yarısında en az 3 farklı ülkede müşterilerimiz olmasını hedefliyoruz. Ürünümüzü geliştirme ile ilgili fikri Türkiye’de oluşturduk ancak global pazarı hedefleyebilmek için yurt dışında kurmaya karar verdik. Geliştirmekte olduğumuz temel teknoloji ile ilgili tecrübeli mühendis sayısının Türkiye’de az olması, hızlı büyüme hedefimizi destekleyecek yatırımcı ortamının zayıflığı bizi yurt dışında kurmaya itti. Silikon Vadisi özelinde ise hedeflediğimiz yatırımcılara ve iş ortaklarına ulaşma kolaylığı nedeniyle şirket merkezimizi Silikon Vadisi'nde kurmaya karar verdik. Ayrıca Amerikan Ticaret Kanunu’nun yatırım almaya daha uygun olması ve şirket kurulumu ile ilgili süreçlerin kolaylığı da bizi şirketimizi Amerika’da kurmaya itti. Ayrıca ürünü global olarak pazarlarken Silikon Vadisi merkezli bir şirket olmanın avantajlarını da kullanmak istedik. 

ABD pazarı daha uygundu

Kemal Apaydın
Chain, ABD-2014

Girişimin temellerini ve test aşamasını Türkiye'de yaptık. Daha en başından ürünün Amerika pazarına daha uygun olduğunu bildiğimiz için tüm odağımız ilk başta ürünü geliştirmek oldu. Bu nedenle Chain ile Türkiye'de onlarca etkinlikle birlikte çalışarak ürünü binlerce kullanıcı ile test ettik. Bir hafta sonra San Francisco'daki ilk müşterimizi bularak, ürünün burada ki market için uygun olduğunu kanıtlamış olduk, bundan sonraki süreçte ürünü San Francisco odaklı büyüterek yakın zamanda da başka şehirlere açmayı planlıyoruz.Chain'den önce kurduğum startup'larımdan deneyim edindiğim en önemli şey, ürün her ne kadar iyi de olsa eğer bulunduğu pazarın ihtiyacını karşılayamıyorsa, ya insanların öyle bir ihtiyacı yoktur ya da bu yönde bir ihtiyacın ortaya çıkması için yıllar geçmesi gerekiyordur. Bu da tamamıyla farklı coğrafyalarda yaşayan insanların kültürlerine göre değişiklik göstermektedir. San Francisco’nun Eventbrite ve Meetup gibi etkinlik sektörünü yönlendiren devlerin çıktığı bir yer olduğunu düşündüğümüzde, ayrıca bu etkinliklere düzenli giden bir profesyonel çevrenin de olduğunu varsaydığımızda bizim için en mantıklı pazar Amerika oldu. Şahsen ben burada tek başıma bir evde kalmaktansa, Hacker House da yaşamaya karar verdim. Hacker House; aynı benim gibi dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen girişimcilerin birlikte yaşadığı bir topluluk denebilir. Bu gibi ortamların yarattığı avantajların sadece bu coğrafyaya özgü olduğunu düşünüyorum.

ABD’de iş yapmak kolay

Ekim Nazım Kaya
Botego, ABD-2014

Ofis açıp gitmeden önce, New York’ta bir şirket kurduk. Bir sanal ofis adresi kiraladık ve web sitemizi yalnızca İngilizce konuşan müşterilere hitap edecek şekilde dönüştürdük. New York operasyonunun gerektirdiği bilgi birikimi için pek çok şirket arasından seçilerek davet edildiğimiz iki etkinlik, Turktechnet ve World to NYC faydalı oldu. Bu etkinliklerde iş hukukundan yatırım arayışına, vergi-muhasebe konularından işe alım süreçlerine kadar pek çok faydalı bilgi edindik. Son olarak, geçtiğimiz sene Türkiye’deki bir teknoloji şirketi ile stratejik ortaklık gerçekleştirip, iki şirketi Kuzey Amerika pazarına açmak amacıyla fiziksel ofisimizi kurmak üzere New York’a yerleştim. Bir yılı aşkın süredir, bu ofisten 54 ülkedeki kullanıcılarımıza hizmet veriyoruz. Dünyaya açılma planınız varsa, müşterilerinizin karşısına Amerikalı bir şirket olarak çıkmak belirgin bir avantaj sağlıyor. Özellikle New York, dünyanın finansal merkezi. Bir startup’ın hızlı ve dinamik yapısı için en uygun ortam. ABD’nin girişimcilere sağladığı altyapı ise Türkiye ile karşılaştırılamayacak kadar iş odaklı. Türkiye’de akla önce destek fonları ve vergi teşvikleri geliyor. Ama faturalama sisteminden ödeme sistemlerine, iş yapmayı kolaylaştıran unsurlar çok daha önemli. Bir de maalesef anmadan geçemeyeceğim iş ahlakı konusu var ki, ne iş yapıyor olursanız olun, insanların egolarından sıyrılmış bir ortam, Türkiye’de çok özlemi duyulan bir şey.

Hedef hep yurtdışıydı

Talip Öztürk
Hazelcast, ABD-2008

Aslında Hazelcast bir Türk firması olarak başladı 2008’de. Daha şirket tamamıyla İstanbul’dayken Morgan Stanley, HSBC, AT&T gibi dünya devi müşterilerimiz vardı. 2012 sonunda Silikon Vadisi’nde bir avukatlık firmasıyla çalışarak önce Hazelcast Inc. Palo Alto merkezli bir Delaware C-Corp olarak kuruldu. Sonrasında bu avukatlık firması İstanbul’da başka bir avukatlık firmasıyla çalışarak Hazelcast-US Hazelcast-TR’nin tüm haklarını sahiplendi. Böylece Hazelcast Silikon Vadisi merkezli bir Amerikan firması ve Hazelcast-TR ise onun R&D şubesi oldu. Aslında iki tarafta da bu işi yapmış oldum. Türkiye’de şirket olmanın avantajı giderlerin az olması (runway önemli) ve TÜBİTAK gibi desteklerin olması. Bizim için birçok dezavantajı da vardı tabii. Türkiye yazılıma para veren, hele Türkiye’de üretilmiş bir altyapı yazılımına para veren bir ülke değil. Hedefimiz baştan beri yurt dışına yazılım satmaktı. Türkiye firması olarak yurt dışına teknoloji satmak imkansız değil ama zor. Dünya yazılımı Amerika’dan, İngiltere’den, Almanya’dan hatta İsrail’den alıyor, Türkiye’den değil ne yazık ki. Hedef kitlemiz çoğunlukla Amerika’daydı ve Türkiye fiziksel olarak oraya çok uzak. Bir de anlaşmaların yasal bağlayıcılığı açısından güvenilirliği soru işaretleri oluşturabiliyor. Türkiye’de teknoloji üretmek harika ama Türkiye’den dünyaya yazılım teknolojisi satmak zor. Amerika’da kağıt üzerinde şirket kurmak tabii ki çok kolay ama satış yapana veya yatırım alana kadar dayanmak daha yüksek bir sermaye gerektiriyor. Onun dışında çok fazla artısı var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar