Önümüzdeki yatırım temaları

Murat BERK
Murat BERK UZMAN GÖRÜŞÜ


Piyasalarda birkaç aydır ana yatırım teması küresel durgunluk endişeleriydi. Bundan dolayı hisse senedi ve emtia gibi riskli varlıklar ile gelişmiş ülke bono faizlerinin büyük oranda gerilediğini gördük.

Yine aynı nedenle Cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verilerinin güçlü gelmesi, piyasalarda kısa sürede ciddi etkiler yaptı. Bunda özellikle kısa pozisyonların kapanmasının da etkili olduğunu tahmin ediyoruz. Ayrıca öncesinde Çin Merkez Bankası’nın karşılık oranlarını düşürmesi ve FED Başkanı Powell’in “ılıman” açıklamalarının da piyasadaki hızlı etkilenmede payı var. Bu hafta açıklanacak olan FED tutanakları ve FED Başkanı Powell ile FED Başkan Yardımcısı Clarida’nın açıklamaları da bu bağlamda önemli olabilir.

Son açıklanan verilerden bazı örnekler şöyle: ABD ISM Üretim Endeksi içindeki Yeni Siparişler Endeksi 11 puanlık bir düşüş ile Ağustos 2016’dan beri en düşük seviyesine geriledi. AB Bölgesi Sentix güven ve öncü göstergeleri son dört yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor.

Burada iyi haber aslında yatırımcıların da artık bazı ekonomik risklerin farkına varması...

Dolayısıyla bu risklerin piyasa fiyatlarına yansıdığını görüyoruz. Yine örnek olarak Sentix yatırımcı güveni 2012’den beri en düşük seviyede. Reuters anketine göre ABD fonlarının nakit oranı ise 2013 yılı başlarından beri en yüksek seviyeye ulaştı.

Tüm bu etkiler bir yana son açıklanan verilerin aylardır vurguladığımız trendlerin değiştiğine dair bir işaret olmadığını düşünüyoruz. ABD’de resesyonun yakın olduğunu düşünmüyorduk. Ancak istihdam verilerinin de genelde öncü değil takip eden ekonomik veri olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Aslında bu özellikleri nedeniyle de veriler, önümüzdeki ayların küresel yatırım teması haline geleceğini düşündüğümüz ortam ile uyumlu. En basit haliyle bu ortamı; öncü ve eşzamanlı ekonomik göstergelerin küresel yavaşlamaya işaret ettiği, fakat ücret verileri gibi geriden gelen verilerin yüksek kalmayı sürdürdüğü, stagflasyonist bir ortam olarak tarif edebiliriz.

Bu ortamda merkez bankalarının manevra alanlarının azaldığını ve yavaşlamaya hızlı tepki veremediklerini görebiliriz.

Ayrıca borç seviyelerinin yükselmeye devam etmesi de belki geçmişte iyi alım seviyeleri sayılabilecek şartlarda gözükmemize rağmen, içinde bulunduğumuz konjonktürde daha temkinli olmayı gerektiriyor. 21 yüzyılın başında 84 trilyon ABD doları (USD) olan küresel borç, 2008 krizi sırasında 170 trilyon USD’ye ulaşmıştı. Şu an ise 250 trilyon USD civarında. Bu son on senede borç/GSYH olarak yaklaşık %35’lik bir artışa tekabül ediyor. Artışın küresel ekonominin büyüme döneminde gerçekleşmiş olması da borç konusunun ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Özellikle fonlama ve ABD şirket bono piyasalarında henüz yeterince iyileşme emaresi görülmüyor olması da bu temkinli duruşta etkili. Örneğin geçen ay ABD high yield bono piyasasında hiç ihraç yapılmamış olması bizce son derece önemli bir detay. Dolayısıyla en son 2019’a Bakış notunda değindiğimiz stratejik görüşlerimiz değişmedi.

Bizi asıl kaygılandıran husus ise; küresel ve özellikle de ABD piyasalarının yapısal likidite, ETF ve türev stratejilerinin etkileşimi ile oluşabilecek “piyasa kazaları.” Daha önce de vurguladığımız gibi bir sonraki büyük finansal çalkantının odağında bu konunun yer alacağını düşünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gelecek zaten burada 02 Eylül 2019
Sıcaklık artıyor 05 Ağustos 2019
Büyük umutlar 29 Temmuz 2019
Faiz Açmazı 11 Haziran 2019
Yuan’a dikkat 20 Mayıs 2019
Devam eder mi? 14 Mayıs 2019
Laplace’ın Şeytanı 07 Mayıs 2019
Reflasyon esintisi 05 Mart 2019
Mindball ve Wu Wei 11 Şubat 2019