“Orta gelir tuzağı için, mikro kalkınma politikalarına ihtiyaç var”

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) tarafından ilki 2009 yılında açıklanan ve 81 ilin rekabet güçlerini değerlendiren ‘İl Bazında Rekabet Endeksi Raporu’, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) işbirliğinde daha gelişmiş bir veri seti ve metodoloji ile güncellendi. Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda kısa geçilen bu raporun mesajlarını irdelemek istedim. Birkaç önemli sonucu şöyle sıralamak mümkün: Orta gelir tuzağından çıkışın yolu, doğru yerel politikalar... Ekonomik verilerin yanı sıra sosyal veriler, “insan odaklılık” rekabette kritik. Kısaca ülke rekabetini yükseltmek için il, sektör hatta ürün düzeyinde “mikro kalkınma” politikalarına ihtiyaç var.

‘İl Bazında Rekabet Endeksi Raporu’nu hazırlayan EDAM Başkanı Sinan Ülgen ve TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün Dilek ile biraz sohbet etme fırsatı buldum. Açıkçası pek çok yayında kısa bir bülten olarak geçen raporun iyi okunmasını gerektiğini düşündüğüm için biraz onlarla sohbetimi ve sonuçların aslında ne demek istediğini kısaca özetlemek istedim. Başta, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu ve yönetimin bu mesajları gerekli yerlere ulaştıracağına eminim ama birkaç kritik mesajı da paylaşmadan edemedim. Öncelikle kısaca özetlemek gerekirse, 2008 ve 2014 yılı sonuçlarını karşılaştıran rapordaki genel endekse göre en rekabetçi ilk üç il İstanbul, Ankara ve İzmir olarak sıralanırken; rekabet gücü en düşük son üç il ise Şanlıurfa, Muş ve Şırnak olmuş. En rekabetçi ilk otuz şehir arasında Trabzon, Rize ve Artvin’in yükselişi dikkat çekerken; Zonguldak, Mersin ve Adana ilk otuz içinde en hızlı rekabet gücü kaybeden şehirler arasında yer aldı.

Çalışmanın önemli noktaları?

Şimdi öncelikle çalışmanın önemli noktalarını Sinan Ülgen’e sorduğumda yanıtı şöyle oldu:
“Böyle bir çalışma ülkede rekabetçilik gündeminin yaratılması ve bu gündemin pratiğe çevrilmesi buradaki bulguların fiilen, hem merkezi hem de yerel yöneticiler tarafından, görünüp üstlenilip uygulamaya konulması yönünde bir takım değerlendirmeler ve yol haritası çıkarılması amacı için önemli. Tüm bu çalışmayı da bu doğrultuda yaptık zaten. Yerel derken, yerel yönetimler, yerel inisiyatifler, odalar, yereldeki akademi temsilcileri kendi illerinin bir MR’ını görsünler, fotoğrafını görsünler ve ondan sonra, kendi illerinin rekabetçiliğini nasıl geliştirebilirler onun bir yol haritasını oluştursunlar istedik. Farklı endekslerin yapılması da bundan kaynaklanıyor... Bir rekabetçilik üst endeksi var ama alt endekslerdeki mikro ölçekteki veriler, o illerin niye ileri gittiğini veya niye geri kaldığını ortaya koyuyor. 2009’daki araştırma ile kıyaslama yapabilmemiz, burada bizi daha dinamik değerlendirme ve bir yol çizmemizde yardımcı oluyor. Yapılan yatırımların sonuçlarını test etmemizi sağlıyor.”

Orta gelir tuzağı ve rekabet

TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün Dilek de raporu değerlendirirken şöyle diyor: “TÜRKONFED’in çalışmalarıyla burada EDAM’ın çalışmalarının nasıl birleştiği konusunda bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Rekabet Endesi 81 ili kapsıyor... TÜRKONFED’in yaptığı ve gündeme en büyük katkısı olan çalışma, 'Orta Gelir Tuzağı' raporuydu. Biz bu çalışmada iki çalışmanın ortak noktasını bulmaya çalıştık. Buradaki en önemli sonuç, rekabetçiliğin sadece ekonomik verilerle değil, yaratıcı sermaye, emek piyasasındaki gelişim gibi, sosyal konuların çok önemli olduğunu ortaya koyuyor. Zaten orta vadeli programda öngörüldüğü gibi, insan odaklı büyüme ile çok örtüşen bulgular bulduk. Kısaca orta gelir tuzağındaki illerimiz hangi konularda rekabet güçlerini geliştirmeleri lazım? İllere özel kalkınma politikasının ipuçları ortaya çıkıyor.“

Yerel unsurlar hayati önemde

Pelin Yenigün, yerel unsurlara dikkat çekerken şunları söylüyor: “İl bazında rekabetçilik gücünün artırılması ve orta gelir tuzağından çıkılması, makro düzeyde Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkmasını sağlayacaktır. Görünen şu: Türkiye’de bazı bölgeler var ve teşvik, kalkın planları buna göre yapılıyor. Yaklaşık 25’tane bölgeden bahsediyoruz. Fakat bu bölgeler içinde il bazında bile baktığınızda bu rekabetçilikte farklı unsurların geliştiğini veya geri kaldığını görebiliyorsunuz. Bölgeden illere indiğinizde çok farklılaşıyor. Lokal unsurların çok önemli olduğu ortaya çıkıyor."

EDAM Başkanı Sinan Ülgen de raporun genel değerlendirmesini şöyle yapıyor: “Rekabetçilikleri yükselen 35 il var. Sabit kalan 8, düşen 36 il var. 2009 araştırmasına göre... Bunu şöyle değerlendirmek lazım. Biz hep göreceli baktık. Rekabetleri yükselen demek bizim için 2008 Türkiye’sinde neyse 2014 Türkiye’sinde daha iyi bir yere gelmişler demek. Rekabeti düşünler de yine 2008’den 2014’e daha düşük yerlerde olmuşlar. Ama bu şu demek değil, 2008’de mutlak değerler itibariyle 2014’te daha kötü demek olmuyor. Bizim karşılaştırmamız göreceli çünkü en iyi ile 100 puan verdik. Burada kim geride kalmış, kim ileri gitmiş önemli... Demek ki bazı şeyler değişiyor o da ortaya çıkıyor... Bu da yaptığımız politikaların etkiler yarattığını gösteriyor.”

Tuzaktan neden çıkamıyoruz?

Pelin Yenigün Dilek, raporun sonuçlarını değerlendirirken aslında orta gelir tuzağından neden çıkamadığımız ortaya çıkıyor: “Orta-gelir tuzağı riski altındaki bölgelerde, rekabetçiliğin en zayıf olduğu alanların yaratıcı sermaye, sosyal sermaye ve işgücü kalitesinin öne çıktığı alt endeksler olması, yerel reçetelerin gerekliliğini gösteriyor. Orta-düşük gelir grubundaki bölgelerde ise, rekabetçiliğin en zayıf olduğu alanın emek piyasası olması, bu bölgelerin yüksek işsizlik, düşük istihdam ve işgücüne katılım oranlarının etkisi olarak görülebilir. Yüksek katma değerli ürünlere geçiş politikalarında, illerin orta gelir tuzağındaki yerlerine ve farklı alanlardaki rekabetçilik durumlarına göre ekonomik, sosyal, insan sermayesi politikaları üretilmesi kısıtlı kaynakların verimli kullanılması açısından önemli.” “İl Bazında Rekabet Endeksi” raporuna www.edam.org.tr adresinden ulaşılabilir.

İstanbul arayı açıyor

2008 ve 2014 yılı sonuçlarını karşılaştıran rapordaki genel endekse göre en rekabetçi il 100 puanla İstanbul olurken, Ankara 79 puanla ikinci, İzmir 57 puanla üçüncü sırada yer aldı. Rekabet gücü en düşük son üç il ise 6 puanla Şanlıurfa, 3 puanla Muş ve 2 puanla Şırnak oldu. En rekabetçi ilk otuz şehir arasında Trabzon, Rize ve Artvin’deki yükseliş dikkat çekerken; Zonguldak, Mersin ve Adana ilk otuz içinde en hızlı rekabet gücü kaybeden şehirler oldu. Karşılaştırmada, iller arasındaki genel rekabet eşitsizliğinde sınırlı da olsa bir iyileşme olduğu göze çarparken, en yüksek endeks değerini alan İstanbul ile Türkiye geneli arasındaki farkın aynı yıllar arasında ekonomik rekabetçiliği ölçen alt endekslerde açıldığı tespit edildi. İstanbul, makroekonomik istikrar, piyasa büyüklüğü ve finansal derinlik endekslerinde hem 2008 hem de 2014 sonuçlarında birinci sırada yer aldı.

Rapordan çıkan önemli mesajlar

» Rekabetçiliğin sadece ekonomik verilerle değil, yaratıcı sermaye, emek piyasasındaki gelişim, sosyal sermaye, insan sermayesi gibi sosyal konuların çok önemli olduğunu ortaya koyuyor.

» İl bazında rekabetçilik gücünün artırılması ve orta gelir tuzağından çıkılması, makro düzeyde türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkmasını sağlayabilir.

» Bunları yerel düzeyde tespit edip mikro sektör ve ürün düzeyine kadar indirmek hayati önem taşıyor.

» Orta gelir tuzağı riski altındaki bölgelerde, rekabetçiliğin en zayıf olduğu alanların yaratıcı sermaye, sosyal sermaye ve işgücü kalitesinin öne çıktığı alt endeksler olması, yerel reçetelerin gerekliliğini gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar