Otomotivcilerin kalıpları ve gümrük beyanları

Hasan AKDOĞAN
Hasan AKDOĞAN GÜMRÜK VE DIŞ TİCARET hakdogan@akddenetim.com

hakdogan@akddenetim.com

        
Gümrük mevzuatına göre alınması gereken vergi ve resimlerin temelini teşkil eden eşyanın kıymeti çeşitli teknikler kullanılarak belirleniyor. Esasen, konu o kadar önem taşıyor ki, uluslararası alanda bile kıymetle ilgili kurallar kendisini her durumda gösteriyor.
Durum böyle olunca, özellikle ithalat işlemlerinin giriftliği ve dünya ticaretinin değişkenliği ve de çeşitliliği dikkate alınınca yasal haklarını bilenler rekabette bir adım öne çıkabiliyorlar.
Gümrük Kanunu'nda ve yönetmeliğinde eşyanın kıymetinin belirlenmesinde ana esas olarak satış faturası üzerinden yürüyor. Bu faturadan şu veya bu nedenle şüphelenilmesi durumunda diğer yöntemler sıra ile tatbik edilebiliyor.
Gümrük kıymeti belirlenirken, ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyat esas olmakla birlikte, İthal eşyasının üretiminde ve ihraç amacıyla satışında kullanılmak üzere, alıcı tarafından doğrudan veya dolaylı olarak, bedelsiz veya düşük bedelle sağlanan, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmemiş olan aşağıda sayılan mal ve hizmetlerin kıymetinden verilecek uygun miktardaki pay ve İthal eşyasının üretimi sırasında kullanılan araç, gereç, kalıp ve benzeri aletler de kıymeti etkileyen unsurlar olarak dikkate alınıyor. Otomotiv sektörü açısından kalıp denince hem otomotiv sanayicileri hem de yan sanayicileri konu içine kendiliğinden girmiş oluyorlar.
Benzer durumlar 93/4690-27.07.1993 karar sayı ve tarihli Bakanlar Kurulu Kararı'nda belirtilen Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Antlaşması'nın VII. maddesinin uygulanmasına ilişkin anlaşma genel tanıtıcı açıklama metninde de yer alıyor. Dedim ya konu kıymet olunca uluslararası kurallar da devreye giriyor.
Keza; Gümrük Yönetmeliği'nin Ek: 8 de yer alan gümrük kıymeti yorum notlarında örnek bile verilmiş bulunuyor. 
Örnek üzerinden konuya bakalım; ithalatçı üreticiye ithal eşyasının üretiminde kullanılmak üzere bir kalıp sağlayarak, 1000 birim ürün satın almak üzere bir sözleşme yapmıştır. 100 birimlik ilk eşya sevkiyatı ulaştığında üretici 400 birimlik üretimi tamamlamış durumdadır. Bu durumda ithalatçı, gümrük idaresinden, kalıbın kıymetinin 100 birim 400 birim veya 1000 birime paylaştırılmasını talep edebiliyor.
Özelikle yan sanayici ve otomotiv üreticileri arasındaki ilişki bakımından konuya bakıldığında yan sanayici ile ilişkiler büyük önem gösteriyor. 
Şöyle ki; 
Örneğin, otomobil yan sanayi firması A olarak müşterilerine karşı üstlendiği seri üretim ve tedarik yükümlülüğünü gerçekleştirmek üzere aldığı işlerin bir kısmını yurtiçi bir kısmını ise yurtdışı tedarikçiler vasıtasıyla temin etme yoluna gidiyor. 
Burada hemen bazı konular ön plana çıkıyor; üretim sürecinin özel kalıpların üretilmesiyle başladığı, üretimi yapacak firmaların öncelikle gerekli kalıp maliyetlerini müşteri firmadan tahsil ettiği, bu şekilde uzun dönem yatırım risklerini ortadan kaldırdığı, bilahare yurtiçindeki tedarikçiler tarafından üretilen ürünler yurtiçi alımla, yurtdışında bulunan tedarikçiler tarafından üretilen ürünler ise ithal edilerek gerekli montaj işlemlerinin yapıldığı, sonrasında yurtiçindeki müşterilerine satıldığı ya da yurtdışındaki müşterilerine ihraç edildiği, durumlar ortaya çıkabiliyor.
Yurtiçindeki tedarikçilere yaptırılan ürünlere ilişkin kalıplarla ilgili olarak tedarikçilerce düzenlenen faturalarda KDV'nin yer alması normal olan bir durumdur.
Fakat yurtdışındaki tedarikçilere ödenen kalıp bedelleri için herhangi bir KDV ödemesinin yapılıp yapılmadığı araştırma konularından birini oluşturuyor. Eğer yapılmamış ise Gümrük Kanunun 27/b-ii maddesi hükmü gereğince; ithal eşyasının üretiminde ve ihraç amacıyla satışında kullanılmak üzere, alıcı tarafından doğrudan veya dolaylı olarak sağlanan ve ithal eşyasının üretimi sırasında kullanılan araç, gereç, kalıp ve benzeri aletlerin kıymetinden verilecek uygun miktardaki payın eşyanın gümrük kıymetine ilave edilmesi gerekiyor.
Kalıpları alan firma tarafından kalıp üretimi için finansman desteği sağlanması suretiyle üretilen kalıplar bakımından gümrük kıymetine herhangi bir kıymet ilavesi yapılmaz ise kalıp bedellerinin vergilendirilmesi yapılmamış oluyor.         
Söz konusu kalıp bedellerinin önce kendileri tarafından karşılanmasına rağmen bunların daha sonra asıl müşterilerine fatura edildiği, kendi mülkiyetlerinde kalmadığı, malın kıymetini etkilemediği, ileri sürülse bile muhasebe hesaplarından 153 nolu ticari mallar hesabı ve asıl müşteriye satışı gösteren 600 nolu hesaptaki kayıtlardan durum anlaşılabiliyor.
Öte yandan; kalıplarla üretilen ürünlerden ne kadar üretileceği konusunda kesin bir bilgi olmayabilir. Üretim miktarı asıl müşterinin talebi doğrultusunda gerçekleştirildiğinden aralarındaki sözleşmelerde üretim miktarı da bulunmayabilir. Ancak, proje ömrü ve birim fiyatları, proje ömrü dolmuş olsa bile yedek parça temininin yaklaşık on yıllık bir süreyi kapsaması nedeniyle kalıplarla üretim projesi sona erse dahi üretimin devam etmekte olduğu anlaşılabilir.
Bu durum dikkate alındığında, kalıp bedellerinin üretilecek miktara göre belirlemek mümkün olmayabilir. Fakat üretilecek miktar belirli olmamakla birlikte her kalıbın bir teknik ömrü olduğu düşünülürse bu kalıplarla üretilebilecek en fazla üretim miktarı da bulunabilir. 
Başlangıçta üretilecek ürün miktarı belli olmamakla birlikte, bir kalıpla üretilebilecek azami bir miktar belirlenebildiği gerçeğinden hareketle, ithal edilen ürünler için birim başına eklenmesi gereken kalıp bedelleri gümrük tescili aşamasında beyan edilebilirse sorunsuz işlem yapılmış olur. İthalata konu eşya söz konusu olduğunda gümrüklerce vergi tahsil edilmesi kaçınılmaz oluyor. 
Sonuç olarak; canlı işlemler sırasında yukarıda belirtildiği şekliyle işlem yapılması halinde sorun olmayacağı düşünülmekle birlikte geçmişe ait bu tür sorunları bulunanlarla ilgili olarak da; gümrük kıymetine dahil edilmesi gereken ancak eklenmeyen kalıp bedelleri, kıymetleri ve bu kalıplarla üretilebilecek tahmini üretim miktarları dikkate alınıp ürünlere ilişkin birim başına kalıp bedeli bulunarak bu bedelin ilgisi olan beyannamelere yansıtılması suretiyle vergilendirilmesi yoluna gidilmesi en doğru yol olarak ortaya çıkıyor. Tabi ki zamanaşımı hükümlerinin ve eksik alınan vergiler için ceza uygulaması yapılacağının da dikkate alınması gerekiyor. Konunun küçük bir bölümü ile ilgili olarak yaptığım bu yorum umarım herkese yararlı olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar