Paradigma artık değişiyor değer, üreteni üretmede

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

L’oréal-UNESCO Uluslararası Bilim Kadınları Ödül Programı’nda ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Demirköz, ‘Uluslararası Yükselen Yetenek’ Ödülü’nü kazandı. 15 yıldır bu ödülü kazanan ilk Türk bilim kadını oldu... Yaptığı proje çarpıcı. CERN’de de çalışan Demirköz, uzaydan gelen radyasyona karşı uydu ve uzay paneli gibi ürünlerin imalatında dayanıklılığın artırılması ve korunması üzerine çalışıyor. Geleceğin dünyası ile ilgili ise stratejik noktalara dikkat çekiyor. Daha çok üretim odaklı Türkiye için, “Fabrikayı üreten fabrikaların temel bilimi değişiyor. Üretenin üretimine odaklanmalıyız. Yeni değer burada oluşuyor ve biz bu devrimin parçası olabiliriz” diyor.

L’oréal-UNESCO Uluslararası Bilim Kadınları Ödül Programı 1998 yılından beri dünya çapında bilim kadınlarını destekliyor. L’Oréal Türkiye’nin de 15 yıldır katıldığı bu büyük organizasyonda ilk kez bu yıl, Türkiye’den bir bilim kadını olarak ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Demirköz, ‘Uluslararası Yükselen Yetenek’ Ödülü’nü kazandı. Ödül güzel, konu da gerçekten çok iyi seçilmiş… Bilge Demirköz sayesinde orada olmak da gurur verici ama dile kolay 15 yıldır ilk defa böyle bir başarı kazanan isim çıkmış Türkiye’den… Dünyada da durum aslında çok parlak değil… Bilim kadınlarının sayısı toplamın yüzde 20’si kadar. Bilge Demirköz ile sohbetimize geçeceğim ama öncelikle onun ödülü aldığı çalışma ile ilgili olarak küçük bir bilgi verelim. Demirköz’ün projesi, uzaydan gelen radyasyonun etkilerini ölçmeye yarayan bir altyapıyı oluşturmaya yönelik. Proje Türkiye’de geliştirilmiş özgün malzemeler ve elektronik bileşenlerle, uzay için üretilen ürünlerin radyasyon etkilerinin araştırılması ve dayanıklılığının artırılması olarak tanımlanıyor.

Yeni paradigma geliyor

Bakarsanız konuşulan ve konuşulacak çok şey var. Paris’te katıldığım ödül töreninde iki gün boyunca farklı görüşmeler yaptım, Bilge Demirköz ile sohbet de gerçekten ufuk açıcı oldu. Konuştuğum bilim kadınlarının projeleri gerçekten çok kompleksti… Onlar bizden, dünyanın birkaç adım önünde… Ben bu hafta Bilge Demirköz ile sohbetimizden önemli gördüğüm birkaç bölümü aktaracağım… Diğer notları daha sonra aktarmaya çalışırım. Demirköz’e ilk sorum şöyle: “Teknolojide büyük paradigma kırılması var… Katılır mısınız buna ve bunun içinde nasıl yer almak gerekir?” Demirköz anlatmaya başlıyor: “Gerçekten dediğiniz gibi, çok büyük bir paradigma değişimi geliyor. Biz ise bu büyük dalganın çok dışındayız. Paradigma değişimini tarif edersek ben buna ‘üretimin üretimi’ diyorum. Yani üreten makinelerin, teknolojinin üretimi… Üreten şeylerin üretiminde teknoloji değişiyor. Bakın otomobil üretimini ele alalım… Türkiye otomobil üretiyor mu? Hem de çok iyi üretiyor. Peki siz o fabrikanın tamamını kurabiliyor musunuz? Henüz kuramıyorsunuz… Türkiye üretim üssü aslında… Biz üretmeyi çok iyi yapıyoruz. Fakat asıl değer üretmede değil, üreteni üretmede artık… Asıl değer o fabrikayı kurmada ve o da yeni teknolojilere sahip olmayla geliyor. Türkiye bunda çok zayıf hala…”

Temel bilim artık çok önemli

Bilge Demirköz, temel bilimin önemine işaret ediyor. Bunu şöyle açıklıyor: “Türkiye’de üreteni üreten makineleri yapamadığımız sürece temel bilim de yapamayacağız. Yani teknoloji de geliştiremeyeceğiz. Çünkü temel bilim bunu geliştiriyor. Üreteni üretemediğimiz ve bunun için projeler verilmediği sürece bunu yapamayacağız. Aslında bu projeleri verseler temel bilimi de yapıyor olacağız. Özellikle stratejik alanlarda, üniversite, sanayi ve kamu işbirliği projeleri gerçekleştirmek gerekiyor. Örneğin, Devlet Hava Meydanları ya da Ulaştırma Bakanlığı projelerinin önemli kısımlarında projelendirmeler yapılabilir. Örneğin artık tünel açmak değil tünel açan köstebeklerin yapımı ya da köprülerde kullanılan mukavemetli çelikleri üreten makinelere yönelmemiz gerekiyor. O zaman işin içine temel bilim giriyor ve teknolojik know-how geliştirebiliyorsunuz. Siz bunu yapmadığınız sürece temel bilimin de gelişmesine olanak vermiyorsunuz. Büyük adımlar atmamız, büyük projeler yapmamız gerekiyor. Fabrikayı üreten fabrikanın temel bilimi değişiyor. Zaten bu paradigma değişimlerinden dolayı belki yeni tireni yakalayabiliriz diyorum.”

Ar-Ge’den önce bilginin üretimi

Bilge Demirköz, üretimin üretiminin de bilgi üretimine dayandığını söylüyor. Demirköz’ün dikkat çektiği konular şöyle: “Üretimin üretiminde öncelikle akıllı şebekeler var. Yapay zeka var ve çok önemli… Yeni bir devrim geliyor ve biz bu devrimin parçası olabiliriz. Eğer burada akıllı üretim teknolojilerini yakalayabilirsek, hem çevreye zarar vermeyen hem kendini ihtiyaçlara göre adapte edebilen teknolojiler bunlar. Örneğin her diş implantı kişiye özel olacak. 3 boyutlu teknolojiler, kişiselleştirilmiş ilaç yeni üretim paradigmalarından bahsediyoruz. Onu üreten makine ve teknolojiler giderek daha fazla önem kazanıyor. O yüzden bu teknolojilere sahip olmak daha önemli... Türkiye ise üretim yapan bir ülke ve makineleri hep yurt dışından alıyor. Tek başına Ar-Ge’den bir şey olmuyor paradigmaları değiştirmek için temel bilimde değişeme gitmemiz gerekiyor. Bizim de yaptığımız zaten çoğunlukla Ür-Ge yani üretimin geliştirilmesi… Ar-Ge yapabilmek ya da teknoloji üretmek için önce bilgi üretmek gerekiyor. O zaman ancak fark yaratılabiliyor… CERN’in teknoloji transfer ofisi yok örneğin, bilgi transfer ofisi var. ODTÜ’de de bizim böyle… Ben örneğin temel bilim projesi alamıyorum. Benim projem 7 milyon TL’lik bir proje. Kalkınma Bakanlığı’ndan aldık ve ekibim ile ben gerçekte çok müteşekkiriz ancak bunların sayısının artması gerekiyor.”

BİLGE DEMİRKÖZ CERN’DE DE ÇALIŞIYOR

Genç neslin önemli bilim kadınlarından Doç. Dr. Bilge Demirköz ile ilgili biraz bilgi vermek gerekiyor. Demirköz, MIT’de fizik alanında ana dal, matematik ve müzikte de yan dal yaparak mezun olmuş. Ve tabii CERN… CERN’de kendi çalışanı olarak doktora sonrası araştırmalarına başlamış Demirköz. Cambridge Üniversitesi ve Barselona Yüksek Enerji Enstitüsü’nde de çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönerek ODTÜ’de bir laboratuvar kurmuş. Bilge Demirköz; “Hem UNESCO hem de L’Oréal’den çok önemli isimlerin yer aldığı jüri tarafından çalışmalarımın ödüllendirilmesi, takdir edilmesi beni mutlu etti. Ben bilimsel platformda yaptığım tüm çalışmalar vasıtasıyla gençleri bilimin içine çekmeye çalışan biriyim. Bu ödülün beni onore ve mutlu etmenin yanı sıra çok başka bir anlamı daha var. Bu ödül ve bunun duyurulması gençlere bilim sevgisini aşılamak adına çok önemli. Bunun verdiği büyük motivasyonla ülkem ve ülkemin gençleri için çalışmaya, örnek olmaya devam edeceğim” diyor.

L'ORÉAL BİLİM KADINLARI PROJESİ

Bilge Demirköz’ün ödül aldığı ödül programını da kısaca burada aktarırsak şöyle özetleyebiliriz… L'oréal- UNESCO ortaklığında gerçekleşen ‘Bilim Kadınları İçin’ programı ile kadınların bilime katkısında farkındalık yaratmak ve bilim kadınlarına dikkat çekerek toplumları bilinçlendirmek hedefl eniyor. Program ile başarılı kadın araştırmacılar tespit edilerek genç nesiller ile rol modellerin buluşturulması sağlanıyor. Programın uluslararası kısmında her kıtadan bir üstün bilim kadını olmak üzere toplam 5 bilim kadını kıta ödülüyle ödüllendiriliyor. Ayrıca 15 bilim kadını da ‘Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü’ne layık görülüyor. Biyoçeşitliliğin korunmasından genlerin sırlarını çözmeye, hastalıklar için çare bulmaktan evreni keşfetmeye kadar her kıtada, bilimin her seviyesinde çalışan bilim kadınları bulunuyor. Programın ulusal kısmında ise 40 yaş altı genç bilim kadınlarının araştırma ve projeleri burs ile ödüllendiriliyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar