Prof. Kurtoğlu: Başarı hikayesi değer yaratmak ve değeri hakça paylaşmakla olur

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Prof. Çelik Kurtoğlu, başarı öyküsü konusunda, önce başarılı ülkelerden söz ediyor, ardından bizim de değer yaratarak ve onu hakça paylaşarak başarı öyküsüne sahip olabileceğimizin altını çiziyor. Hukukun rekabet ortamının omurgası olduğunu belirterek, bazı atılması gereken adımlar üzerinde duruyor.

Prof. Çelik Kurtoğlu, "Başarı öyküsü neleri içermelidir" sorusunu yanıtlarken, “Değer yaratmak ve o değeri hakça paylaşmak ekonomik refahın da uluslararası toplumda saygınık kazanmanın da arkasında yatan ana faktördür” değerlendirmesini yaptı.

Kurtoğlu, “Almanya, Hollanda, İsveç, Japonya, Fransa, İngiltere, Güney Kore, Danimarka bunu yapabildikleri için öyküleri başarılı olan ülkeler arasında ilk akla gelenler. Son yıllarda Çin, Güney ve Güneydoğu Asya ülkeleri başarı öyküleri yazmaktalar” diye örnekler veriyor.

Başarı öyküsünün içinde yer alan etkenlerinden söz ederken şöyle diyor: “Başarı öykülerinin arkasındaki önemli etken, bu ülkelerde bulunan şirketlerin küresel rekabette yer alan sınai faaliyetlerde bulunmalarıdır. Bu Almanya’da birliğin kurulmasından önce şehir devletlerindeki aile şirketlerinin rekabet gücüne kavuşmasıyla, Fransa’da kamunun çeşitli edüstrilerde şampiyon şirketleri özendirmesiyle. Güney Kore şirketlerinin kendi ülkelerinde ithalata karşı korunurken, üretimi en büyük pazar olan ABD'ye taşıyarak küresel rekabete açılmalarıyla sağlanmıştır. Bütün bu ülkelerde kamu rekabet için gerekli ortamı yaratarak şirketlerin sağlıklı yapılar kurmaları desteklenmiştir.”

Kurtoğlu, ardından rekabette kamunun sözleşme görevinin önemine değiniyor: “Rekabet, şirketler arasındadır. Başarılı şirketlerin stratejileri uygulamasına bağlıdır. Şirketler, ülkemizde, girişimcilerle, sermayedarla eş anlamlı olarak düşünülür. Oysa şirketler, sermayedarlar, çalışanlar, tedarikçiler, müşteriler, kamu ve diğer sosyal paydaşlar arasındaki birçok sözleşmeden oluşan bir bütündür. Bu sözleşmeler her gün yapılarak devam eder.

Kamunun görevi bu sözleşmelerin doğru bir şekilde yapılıp uygulaması için rekabet ortamının sürdürülmesini sağlamaktır. Hukuk rekabet ortamının omurgasını oluşturmaktadır. Vergi politikaları, para politikaları, çalışma yasaları, uluslararası ticaret kuralları ve bunların nasıl uygulandığı, ülkelerdeki gelir düzeyi, tüketim kültürü, çalışma kültürü ve diğer birçok kurum rekabet ortamının kalitesini etkilemektedir. Şirketin doğru stratejileri geliştirmesi ve uygulaması bu ortamın yönlendirilmesine bağlıdır. Örnek olarak; kamunun gelir arttırmak için imalat endüstrisi ürünlerine lüks vergisi koyması, şirketlerin rekabetçi, kaliteli imalat yapmalarını caydırmaktadır. AB, Türkiye’nin önemli ihracat pazarıdır ve Gümrük Birliği imalat endüstrisinin kalitesinin iyileşmesine yol açmıştır. Diğer önemli ihracat pazarı Ortadoğu, Rusya ve diğer Asya ülkeleridir. Bu pazarların talebi ucuz ürünlerdir. Bu ülkenin imalat endüstrisini sıradan ürünler üretmeye itmektedir.

Burada gelinen nokta, şirketlerin küresel değer zinciri üzerinde nerede konuşlandıklarıdır. Üretim, tasarımla başlamakta, satış ve satış sonrası hizmetleri devam etmektedir. Bu süreçte, giderek ince dilimler şeklinde ayrışmıştır. Başarılı tedarikçi şirketler, değer zinciri üzerinde yüksek katma değerli ve fiyatlama gücüne sahip oldukları aşamalarda konuşlanmaktadır.”

Kurtoğlu, daha sonra teşvik konusunu ele alarak şöyle diyor: “Teşvik politikaları, kamunun popülist nedenlerle vazgeçemediği aletler arasındadır. Zaman zaman, proje teşviki gibi yenilikler getirilmektedir. Ama bugüne kadar şirketlerin değer zinciri üzerindeki konuşlanması bu konumu nasıl iyileştrecekleri sorgulanmamıştır. Bölgesel teşvik politikaları şirketleri rekabete teşvik etmek yerine onları korumayı hedeflemektedir.”

Prof. Çelik Kurtoğlu’nun, dünyada başarı öyküsü olan ülkelerden söz eden ve bizim de değer yaratarak ve hakça paylaşarak bir öykümüz olabileceği konusundaki düşünceleri özetle böyle.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar