Reyting reyting Bacaksız

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Dizi izliyor musunuz? Takip ettiğiniz herhangi bir yarışma programı var mı? Bu sene inanır mısınız maçlar bile sönük geçiyor. Galatasaray yenilmiş, Beşiktaş’ın sahası bitmek üzereymiş, Fenerbahçe hangi oyuncudan mutlu değilmiş, haberimiz bile yok; yani var ama yok. Çünkü bu sene herkesin dilinde varsa yoksa bir reyting belası var. 

Reyting ölçümlerine biraz da mesleki merak sebebi ile bakarım. Her sene aslında gitgide düşen reytingler reklam pastasını kapmada hayli önemli. Bu sene bu önem tavan yaptı. Dergicilik yaptığım yıllarda ilan alabilmek için tirajların yükselmesini, daha da önemlisi bunun fark edilebilmesini beklerdik, çünkü birkaç ayda derginin tutup tutmadığı anlaşılır ve ilanlar bundan sonra yağmaya başlardı. Gazetelerde de durum budur. Yazık ki tirajlarla oynandığı gerçeğini artık duymayan kalmasa da tüm sektör görmezden gelir. Belki de o çok okumuyoruz, topu topu 8 milyon rakamımız gerçek rakamlara inse, bu rakamın yarısını bile okumadığımız çıkabilir. Dergicilik de böyle, reklam ilişkileri çoğunlukla dostane ilişkilerle kuruluyor. Aslına bakarsanız çok adil olmayan bir arena; belki çok iyiler geliyor ama sisteme ayak uyduramamaktan kaybolup gidiyor. İşte bu sistem beyaz ekrana da yansısaydı o zaman belli gruplar için iş çok kolay olacaktı ama reyting denilen ve denekleri alelade seçilen sistem karneyi verince, tüm sistem bozuldu. 

Reytinglerin denekleri belli bir kesimden seçiliyor, deniyor. Bu durumda demin de dediğim sokağı dinlemek en doğrusudur. Misal bir diziyi siz seyrediyor ve çevrenizden de duyuyorsanız, o dizi zaten seyrediliyordur. Bazı A-tipik diziler size hitap etmeyebilir ama genel-geçerde halkın zevki ile reyting ortalamaları neredeyse birebir. Misal ben Kurtlar Vadisi’ni izlemedim hiç, ama Reaksiyon’u izliyorum, izlenme oranı Vadi’nin yanında çok düşük ve etrafımda da Reaksiyon’u izleyene pek rastlamıyorum, reytingde de ilk 10’da en tepede Vadi var. Böyle örnekleri sıralamakla bitmez… 

2014’ün en büyük çıkışı Caner Erdem’in. Show TV’yi şahlandırdı. TV 8 patlatacak bu sene bombayı derken, nasip Show TV’ye imiş. “Bu Tarz Benim” tam bir reyting harikası oldu. Hafta içi üst sıralarda hafta sonu birinciliğe yükseldi. Format basit, tipler cast ama sonuç mükemmel. Hoş, bu birincilik sarhoşluğu artık yer yer saçmalamaya gidiyor ama ne yapalım sonuçta izleniyor (!) Senenin ikinci kazananı FOX TV. Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya’nın haberciliği tartışmasız iyi. “O Hayat Benim”, “Kiraz Mevsimi” dizileri oynadıkları günün birincileri. Sonra Star TV geliyor. Star’da bir şey izlemeyi seviyorum, çünkü yarın kaldırılır endişesi yaratmıyor. Kanımca bir diziyi cırt diye kesip atmak da seyirciye büyük haksızlık. Bu sebeple ben Kanal D’den yer yer vazgeçiyorum. Çünkü kanalın öncelikle izleyicisine saygısı olmalı. “Bana Artık Hicran De” gibi diziler, beşinci bölümü oynamadan kaldırıldılar, bari saçma da olsa bir son çekilseydi. Nitekim Kanal D’nin paniği reytinglere yansıdı. Şimdilerde yine güzel bir iş “Şeref Meselesi” başladı. Çok beğendim. Biraz daha hareketlenirse daha da çok izlenir, ama gençlik dizisi, günü değişse reytingi de artar kanaatindeyim. Ne reklam yapıldı o diziye… O kadar ki ana haberi kaldırdılar. Bu kadarına gerek var mıydı? Cüneyt Özdemir yıllardır izlediğim, takip ettiğim bir isim, çok da başarılı bulurum, zaten onun haberciliği nedense reyting alamazken bir de çıkmadığı gün, pazar günü, haberi kaldırmak büyük lüks. Hem habere yazık oldu hem diziye fazla anlam yüklendi. Üstelik tüm bu operasyonların sonunda tüm kanallarda alınan en iyi reytingler 18,0’ler civarında. Yazık ki yaratıcı hiçbir proje yok. Kanımca tüm kanalların en iyi, en emekli işi “Evim Şahane.” Kanal D bu tür programları arttırsa, denenmişi denemese bence çok daha başarılı olacak. Reytinglerin düşüklüğü insanların artık televizyon seyretmeyi sevmediğini gösteriyor. Seyredenler ise evde kaldıkları, hava soğuk olduğu, hobisizlik, kitap sevmeme gibi sebeplerden seyrediyor. Herkes sosyal olaylarla çok alakalı olsa haber kanalları izlenir ki o kanallarda da aynı isimleri gördükçe orada da bir dizi çekiliyor izlenimi izleyicide oluşuyor. Neredeyse geçen hafta vekil, profesöre şunu demişti diye “previously on LOST” koyacaklar… 

Hayatımız televizyon karşısında sıkıntılı geçiyor. Oysa tiyatrolarda harika oyunlar, Andre Rieu’ye kadar pek çok evrensel sanatçılar, dünya çapında restoranlar, vizyondaki yerli-yabancı filmler, Sabancı Müzesi’nde Miro, İstanbul Modern’de Türk Sineması’nın 100 Yılı ve bulunduğunuz her ilde bu aktivitelere benzer aktiviteler, hobi kursları varken, Allah aşkınıza aslında bize ne reytingden, tarzdan, kurttan?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015