Tedbirsiz iyimserlik

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

2000 yılındaki dot-com hisselerindeki çöküşün ardından, piyasa kendini biraz topladıktan ve yarılar sarılmaya başlandıktan sonra 2002'den itibaren hem dünyanın finans merkezi ve kapitalizmin kalesi Wall Street'te, hem de sistemi kontrol etmesi gereken kişi ve kurumlarda aşırı olumlu bir hava yayılmaya başladı. Yöneticiler durumun bundan böyle iyi gideceği konusunda daha sonra kendilerinin de açıklamakta zorluk çekeceği bir iyimserlik içindeydi. İşin en ilginç yönlerinden biri de, derecelendirme kuruluşlarının da aynı anafora kapılarak, bu aynazlığın parçası olmayı seçmiş olmalarıydı. Bu boyuttaki tedbirsiz iyimserliğin temelinde, her şeyden önce, büyük şirketleri yönetenlerin kendilerini her türlü olumsuz habere kapattıkları sanal bir dünyada yaşaması vardı. İnsanoğlu depresyona girdiğinde, sonucun kötü olduğunu bildiğinde, kendini gerçeklere ve dış dünyaya kapar. İster ki dünya dönsün ve herşey uyum içinde, güzel bir şekilde rayına otursun. Ama dış dünyanın konjonktürü bu bağlamda ilerlemez, iş hayatı kaderci değil, acımasızdır. Siz hayaller kurup gerçekleri görmezden gelirken, işlerinizin kötülüğü ayyuka çoktan çıkmıştır. Söylenenlere, gerçeklere kulaklarınızı kapatmak sadece zamanınızı kaybetmenize sebep olur. Düşünün büyük çöküş yaşayan Lehman Brothers'ın CEO'su Richard Fuld, kendini “duygusal” bir insan olarak tanımlıyor ve kararlarında ona içgüdülerinin yol gösterdiğini söylüyordu. Görülüyor ki hayallerden beslenmek ona da pek bir şey getirmedi...

Yine bir dönem mortgage ve hedge fon denilen sanal yatırım araçları üzerine kurulu finans endüstrisi, varsayımlar üzerine hayali değerler oluşturuyor, bununla da yetinmeyip gerçekte olmayan bu değerler üzerinden yeni hayali değerler üretiyordu. Bütün bu düzenin temelinde de Rhonde Byrne'ın “The Secret” (Çekim Yasası) anlayışı yatıyordu. Yine her ahmak sistemde olduğu gibi “iyi düşünürsen, iyi olur” beklentisi ile kurumlar yönetildi ve bomba yine patladı. Bu pazartesi iş yerinizi gözünüzün önüne getirin. İşinizi siz mi kurdunuz? Kurduğunuz bu gözbebeğinizi hak ettiği gibi yönetiyor musunuz? Yeterli olamadığınız noktalarda duygusal tavırlar içinde misiniz? Başarısızlık kaderiniz mi, yoksa sizin seçiminiz mi? Kendinizi şanssız mı hissediyorsunuz? Şans diye bir şey yoktur sevgili okurum, şans sizin elinizde. Eğer siz doğru kartları açmadıysanız kaybetmeye mahkumsunuz, ama doğru kartları açarsanız sizin önünüzde kimse duramaz. “Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker" kitabını okumayı bitirdim. Açıkçası bugün iş hayatında olan hemen herkesin okuması gereken bir kitap olduğu kanaatindeyim. En sevdiğim paragrafla iyi bir pazartesi diliyorum: “İş hayatında tedbirsiz iyimserliğin tuzağına düşmemek için, sahte gururların ve eğitimsiz rehberlerin yol göstericiliğine pembe gözlükler takmak yerine, iş yerinde şeytanın avukatlığını üstlenecek kişilere yer vermek iyi bir adım olabilir. Hep olumlu düşünün hep iyi olacağına inanın, ama tedbirsiz iyimserlikten uzak durun.”

Ağzınıza sağlık Acar Baltaş... 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015