Yeni bir yıl

Ayşe Arman’ın köşe yazısını okuyunca çok hoşuma gitti. Yeni yılda yapmak istediklerini yazmış Arman, yapacaklarını değil, hedefl ediklerini. Bir insan bir şeyi yapmayı kafaya koyarsa, başarır çünkü. Hedefl erinizin yarısını bile yapıyorsanız, başarmışsınız demektir. Bazen de hesap etmedikleriniz olur, onlar da hayatın size hazırladığı sınavlardır. Herkes gibi ben de bu sene yapmak istediklerimin bir listesini yaptım. Açıkçası bu listeyi gözümün önüne getirdikçe aklıma getiremeyeceğim şeyleri yapmak var sıra da ama, hepimiz bu senenin ilk haftası hayatımızda neleri değiştirmek istiyorsak onların bir listesini yapalım. Elbet değişmesini istemediklerimiz de var hayatımız da... Değiştirmeye cesaret edemediklerimiz… Hayat bir değişim döngüsü, ama, hayatımıza ne kadar uygulayabiliyoruz ki? Ancak geç kadığınız her gün sizin hayatınızdan gidiyor, onu bilin. Sustuklarınız dev cümlelerle çıkar karşınıza onun için değişin, siz de değişin. Değişmemek sadece size zarar. 

Bu yıl Jack Nicholson ve Morgan Freeman’ın “Bucket List”ini siz de kendinize yapın. “Ölmeden Önce” serileri neden çok sattı biliyor musunuz? Çünkü hepimizin ölmeden önce yapmak, başarmak, tatmak, yaşamak istediklerimiz var. Belki bu yıl hiç ummadığınız biriyle tanışacaksınız, bir ev alacaksınız, çocuğunuz olacak, evleneceksiniz, âşık olacaksınız hatta belki boşanacaksınız, iyi bir iş teklifi alacaksınız, işinizden ayrılacaksınız, inandıklarınız uğruna kavga edeceksiniz, yıllardır görüşmediğiniz biriyle barışacaksınız, bilet alacaksınız, Oscar alan filmi sevdiklerinizle seyredeceksiniz, el ele tutuşacaksınız, sevdiğiniz biri en ummadık yerlerde aklınıza gelecek, en sevdiğiniz albümü dinleyeceksiniz, bilgisayarınızı değiştireceksiniz, yeni akıllı telefonları takip edeceksiniz, onlarca yeni restoranda yiyeceksiniz, yeni çıkan kitapları okuyacaksınız. Bütün bunların sonunda siz “yaşayacaksınız.” Onun için sevgili okurum, bu senenin ilk yazısında size tek tavsiyem yaşayın, inanın… Zaman kaybetmeyin, bu yıl vazgeçtiklerinizi, “ben yapamam” dediklerinizi yapın… 

Sabaha Kadar 

Dünya o kadar büyük ki; 
Bir noktayım ortasında, ne yapsam. 
Bazan da o kadar küçülüyor ki dünya, 
Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam. 

Hayat o kadar uzun ki, 
Öyle bitmez geliyor ki bir an.. 
Bir de bakıyorum, o kadar kısalıyor ki; 
Ne çıkar, diyorum, bir hayattan 

Saadet o kadar lâzım ki yaşayana; 
Billâhi can verir uğrunda insan. 
Hem o kadar boş ki mesud olmak, 
Gün yüzü görmeden ölenlerin arkasından. 

Ben o kadar önemli kişiyim ki, 
O kadar iyiyim ki aklım ve 
                        düşüncelerimle. 

O kadar fenayım ki ben 
Delice niyetlerimle. 

Gece; ne kadar karanlık ve sessizsin.. 
Öyle kaplayorsun ki evleri, yolları, 
                           denizleri. 

Hem o kadar aydınlık ve seslisin ki; 
Çılgınca coşturuyorsun bizleri. 

Sabah; bir yeni dünya gibi geliyorsun; 
Öylesine süslü, öylesine saadesin ki..
Sen o kadar güzelsin ki sabah, 
O kadar güzelsin ki. 

Özdemir Asaf 

Yeni bir “sabah”a uyanan herkese, iyi haftalar, iyi seneler …