Su, yaşam - denge – sabır
Yılın son yazısına felsefe yaparak mı başlanır demeyin. Hazır gülümseyerek baktığımız bir haftaya başlıyoruz, metaforu herkesin çok iyi bildiği bir yerden seçmek istedim, Su; sert değildir ama en sert kayayı bile zamanla şekillendirir.
Acele etmez ama yolundan da dönmez. İşte 2025 yılı, Türkiye finansal piyasaları ve yatırımcılar için tam olarak böyle bir yıl oldu: akıntısı güçlü, yönü zaman zaman engellerle de karşılaşsa hedefine ilerleyen, ve dikkatle izleyenlere çok şey öğreten bir yıl.
2026’ya girerken elbette sağlık, huzur ve bereket dileyeceğiz. Ancak suyun bize öğrettiği temel bir gerçekle başlayalım: Akmak için önce yatağını tanıman gerekir. Yani yeni yıla girerken dileklerden önce, 2025’in muhasebesini yapmak zorundayız. Çünkü değerlendirilmemiş bir yıl, boşa akıp giden sudan farksızdır; ne toprağı besler ne de iz bırakır.
2025, Türkiye finansal piyasalarında sakin bir yıl olmadı; ama öğretici bir yıldı. Enflasyonun kademeli düşüşü, para politikasındaki sıkı duruşun korunması ve yılın ikinci yarısında başlayan ölçülü gevşeme sinyalleri, piyasaya zaman zaman umut, zaman zaman da temkin getirdi. Su bazen durulur, bazen coşar; ama her durumda seviyesini çevresine göre ayarlar. Ne öğrendik; koşullar değişirken, strateji değişmiyorsa asıl risk o zaman büyür.
Borsa İstanbul’da yaşanan sert dalgalanmalar, özellikle yılın ilk yarısında görülen ani satışlar, birçok yatırımcıyı hazırlıksız yakaladı. Endeksin kısa sürede ciddi geri çekilmeler yaşadığı dönemler, suyun taşkın halini andırıyordu: hızlı, güçlü ve affetmeyen. Bu anlarda ayakta kalabilenler; panikle hareket etmeyen, riskini dağıtan ve nakitte kalabilme cesareti gösterenler oldu. 2025 bize açıkça şunu söyledi: Her yükseliş bereket değildir; bazen taşan su, toprağı verimsizleştirir.
Enflasyon muhasebesine dair alınan kararlar da 2025’in önemli derslerinden birini oluşturdu. Muhasebe teknikleri değişebilir; rakamlar farklı görünebilir. Ama suyun berraklığı gibi, gerçek kâr kendini nakit akışında belli eder. Bu kararın yatırımcı açısından ince ama çok önemli bir sonucu var: 2026’da bilanço kıyaslamaları yapılırken kâr kalitesi, nakit akışı ve faaliyet marjı daha da kritik hale gelecek. Çünkü muhasebe tekniği değiştiğinde, “kârlılık” algısı değişebilir; bu da yatırımcının gözünü boyayabilir. 2026’ya girerken yatırımcı için en kritik beceri, süslü rakamların ardındaki gerçek performansı ayırt edebilmek olacak.
Davranışsal açıdan bakıldığında, 2025 belki de en sert dersi burada verdi. Kalabalıkla birlikte hareket edenler, çoğu zaman akıntıya kapıldı. Oysa su, her zaman en kalabalık yolu seçmez; en az dirençli yolu seçer. 2026’da avantajlı olanlar; her gün işlem yapanlar değil, doğru zamanda susabilenler, yani “akmamayı” da bilenler olacaktır.
Peki 2026’ya girerken, 2025’ten hangi dersleri cebimize koymalıyız?
Trend değil süreç kazandırır. 2025, “bir-iki iyi ay”ın yatırımcıyı fazla özgüvenli yapabildiğini; bir “kötü hafta”nın ise stratejisi olmayanı oyundan atabildiğini gösterdi.
Enflasyon düşerken analiz çıtası yükselir. düşen yıllık enflasyon, “rahatladık” demek değil; fiyatlama davranışlarının ve beklentilerin daha hassas okunması demek.
Politika faizi tek başına yetmez; iletişim ve öngörü fiyatlanır. 2025’te TCMB kararları ve rehberliği, beklenti yönetimi açısından borsaya ve TL varlıklara doğrudan etki etti.
“Kâr” değil, “nakit” kraldır. 2026’da özellikle BIST’te, faaliyet nakit akışı güçlü, borç çevrim riski düşük, ihracat/döviz geliri dengeli ve kur riski yönetilmiş şirketler daha seçici bir şekilde ayrışacaktır.
Tüm bu analizlerin ötesinde, yılın son yazısını yalnızca rakamlarla değil, ufak bir hikaye ile perçinleyelim, Warren Buffett, 1960’lı yıllarda piyasalar sert şekilde düşerken yatırım yapmaya devam ettiği için uzun süre eleştirilmişti. Kendisine “Neden herkes kaçarken alıyorsun?” diye sorulduğunda verdiği cevap, bugün hala yol göstericidir: “Başkaları korktuğunda cesur, başkaları cesurken temkinli olun.” Buffett’ın başarısının sırrı, geleceği tahmin etmek değil; riskleri doğru okuyup sabırla bekleyebilmesiydi.
2026’ya girerken belki de ihtiyacımız olan en önemli şey tam olarak budur: Daha çok tahmin değil, daha çok disiplin. Daha fazla heyecan değil, daha sağlam akıl süzgeci. Daha yüksek kazançlar değil sadece; daha berrak kararlar. Daha hızlı hareketler değil; daha doğru yön.
Su gibi bir yıl olsun: hayat versin, iz bıraksın ve bizi olduğumuzdan daha sağlam bir yere taşısın.. Yeni yılın; sadece kazançların değil, doğru kararların yılı olması dileğiyle….