Türk iş dünyası transfer fiyatlandırması konusunda gün geçtikçe daha da

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ zeki.gunduz@dunya.com


Sevgili DÜNYA okurları, Bu köşeden size birçok defa transfer fiyatlandırması ile ilgili son gelişmeleri aktararak önemli noktalar hakkında bilgi vermeye çalıştık. Dünya ticaretinin çok önemli bir kısmının kapsamında olan transfer fiyatlandırması tüm ülkelerde büyük önem taşıyor. PwC Küresel Transfer Fiyatlandırması Lideri Dr. Garry B. Stone TÜSİAD'ın dün gerçekleştirdiği Türkiye'de Birleşme ve Devralmalar konulu seminerde bu konuda bilgi verirken, biz de kendisi ile bu alandaki küresel gelişmeleri konuştuk.

Sayın Stone, öncelikle Türkiye'ye hoş geldiniz. Transfer fiyatlandırması Türkiye'de nispeten yeni bir konu fakat önemi her geçen gün artıyor. Transfer fiyatlandırmasının arkasındaki itici güçler nelerdir?

Transfer fiyatlandırması ilişkili taraflar arasında gerçekleştirilen işlemlerin fiyatlandırılmasıdır. Şirketler maddi varlıklar, gayrimaddi varlıklar, hizmetler veya finansman işlemleri için bu fiyatlara ihtiyaç duyarlar. Örneğin, Türkiye'deki distribütörüne ilaç satan ABD'li bir ilaç üreticisinin bu işlemi fiyatlandırması gerekir. Aynı zamanda ABD'deki şirket markanın da sahibi konumunda olabilir ve Türkiye'deki bağlı şirketine bu markayı kullanma hakkını vermiş olabilir. Bu durumda da şirketin genellikle telif hakkı ücreti şeklinde olmak üzere, markanın kullanımı için bir fiyat belirlemesi gerekir. Türkiye'deki şirket ABD'deki şirket adına Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştiriyor olabilir. Bu hizmet karşılığında Türkiye'deki kuruluş ödeme almaya hak kazanır. Türkiye'deki şirket ABD'deki şirketten kredi almayı da tercih edebilir. Bu durumda ise tarafların bir faiz oranı, yani aslında kredinin fiyatını belirlemeleri gerekir.

Bu dünya genelinde sıklıkla görülen bir durum

Kesinlikle, tahminler farklılık gösterse de genel olarak dünya ticaretinin üçte ikisinin ilişkili şirketler arasında gerçekleştiğine inanılıyor. Şirketlerin tüm bu işlemler için transfer fiyatlandırmasına ihtiyaçları var.

Hükümetler transfer fiyatlandırmasını ne kadar dikkate alıyorlar?

Hükümetler ve vergi otoriteleri transfer fiyatlandırmasını oldukça dikkate alıyorlar, bunun nedeni de şu: bir işlemin fiyatı doğrudan bir ülkede kalan kârların miktarı ile ilişkilidir. Fiyatlandırma doğru değilse ülkenin vergi matrahı olması gerektiğinden daha düşük olabilir. Dolayısıyla, ülkeler fiyatın makul düzeyde tutulmasını sağlamayı amaçlıyor. "Makul" fiyatların belirlenmesi için dünya genelinde benimsenmiş olan standart, emsallere uygunluk ilkesidir. 2010 yılında gözden geçirilmiş OECD rehberi emsallere uygunluk ilkesi konusunda ortak anlayışa sahip olmanın önemini vurgulamıştır. Aynı zamanda emsallere uygunluk standardının bölüşüm formülleri gibi diğer yöntemlerin yerine kullanımı da teyit edilmiştir.

Transfer fiyatlandırması Türkiye'de de oldukça sıcak bir gündem maddesi. Bildiğiniz gibi Türkiye'de şu anda şirketlerin yıllık transfer fiyatlandırması raporunun yanı sıra transfer fiyatlandırması formu da doldurmalarını gerektiren bir mevzuat yürürlükte. Deneyimlerinize dayanarak Türkiye'deki uygulamanın ABD'deki ve dünyanın geri kalanındaki uygulamalardan farkını anlatabilir misiniz?

Daha önce de bahsettiğim gibi, pek çok ülkenin vergi düzenlemeleri çok uluslu bir şirketin şirketler arası işlemlerinde "emsallere uygun" fiyatlandırma ilkesinin uygulanmasını gerektiriyor; fakat emsallere uygun fiyatlandırma ile sonuçlanması amaçlanan düzenlemeler ülkeler arasında farklılık gösterebiliyor. Transfer fiyatlandırması formu bu durumun bir örneğidir. Bazı ülkelerde bu şart varken, diğerlerinde yoktur. ABD'nin bu konuda kendi düzenlemeleri olduğunu da belirtmeliyim fakat özellikle 2010 değişikliklerinden sonra OECD rehberi ABD düzenlemelerine daha benzer hale gelmiştir. Yani, bazı farklar söz konusu ama diğer disiplinlere kıyasla en azından kavramlar ve yöntemler konusunda teoride bir fikir birliği olduğunu söyleyebiliriz.

Transfer fiyatlandırması Türkiye’de de oldukça sıcak bir gündem maddesi. Bildiğiniz gibi Türkiye’de şu anda şirketlerin yıllık transfer fiyatlandırması raporunun yanı sıra transfer fiyatlandırması formu da doldurmalarını gerektiren bir mevzuat yürürlükte. Deneyimlerinize dayanarak Türkiye’deki uygulamanın ABD’ deki ve dünyanın geri kalanındaki uygulamalardan farkını anlatabilir misiniz?

Evet ve son birkaç yılda tam bir fırtınanın çıkışına tanık olduk. Transfer fiyatlandırması incelemelerinin ve ihtilafların sayısı dünya genelinde artış gösterdi. Bu kısmen vergi otoritelerinin ve hükümetlerin gelirlerini yükseltmek konusunda baskı altında olmalarından kaynaklandı. Çok uluslu şirketler de dünya çapındaki iş faaliyetlerini etkili ve etkin biçimde yapılandırma konusunda baskı altındalar. Hükümetler daha fazla işbirliği yapmaya başlayarak vergi mükellefi ve sektör bilgilerini paylaşmaya başladılar. Son olarak, çok uluslu şirketler dünya genelinde yeni düzenlemelerin, cezaların ve şeffaflığın hakim olduğu yeni bir dönem ile karşı karşıyalar. Yaklaşık 70 ülke transfer fiyatlandırması rejimlerini hayata geçirdi ve bu sayı her geçen yıl artıyor.

Bir yandan ihtilaf süreci vergi mükellefi için oldukça pahalıya mal olabiliyor.

Kesinlikle, parasal yönü bir yana aynı zamanda işte de duraksamalara neden olabiliyor çünkü vergi mükellefleri kaynaklarını yürütülen işten alıp ihtilafın çözümüne aktarmak durumunda kalabiliyorlar.

Şirketler neler yapabilirler?

Tedbirli olmak ihtilaf çözümünden çok daha iyidir ve bu durum kesinlikle küresel vergi ihtilafları için de geçerlidir. Öncelikle, hazırlanan transfer fiyatlandırması belgelerinin kalitesi oldukça büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra kurumların düzgün yapılandırılması, işlevler ve riskler, uygun şirketler arası anlaşmaların hazırlanması ve periyodik iç incelemelerin yapılması hayati önem taşıyor. Genel olarak çok uluslu şirketlerin reaktif değil proaktif olmaları gerekiyor ve vergi incelemeleri ve anlaşmazlıkları konusunda tutarlı bir yaklaşım benimsemeleri gerekiyor.

Bu anlamda şirketler bir kesinlik arayışına da girebilirler.

Evet. Peşin Fiyatlandırma Anlaşmaları'na (APA) başvurabilirler. Bu durumda vergi mükellefi vergi otoritesi ile anlaşmaya gidebilir ve belirli bir süreliğine ilişkili şirket işlemlerinde kullanılacak fiyatın belirlenmesi için uygulanacak yöntem konusunda anlaşmaya varabilirler. Peşin Fiyatlandırma Anlaşmaları aslen kapsama giren şirketler arası işlemler için ön onay sağlarlar ve daha büyük veya yüksek profilli işlemlere ilişkin riskin asgari düzeyde tutulmasını mümkün kılarlar. Şu anda pek çok ülke APA programları uygulamakta, Türkiye de bu ülkelerden biri.
Evet, Türkiye'de ilk tek taraflı APA Temmuz 2011'de imzalandı

Eminim ileride daha fazla anlaşma imzalanacaktır.

Bizim de beklentimiz bu yönde. Söylediklerinizden çok uluslu şirketler için planlamanın giderek daha önemli hale geldiğini anlıyoruz. Hükümetlerin de aynı zamanda farklı vergi rejimleri ve oranları uyguladığını görüyoruz. Bu durum, planlama açısından ne ölçüde öneme sahip?

Bu, kesinlikle dikkate alınan parametrelerden birisi, konu iş olunca ülkelerin de şirketler gibi olduğunu düşünebiliriz. Şirketler ne yaparlar? Bir bütçe hazırlarlar. Neredeyse tüm şirketlerin iş planları vardır. Müşteri çekmek için stratejiler belirlerler. Ürünün kalitesi ve fiyat gibi bir dizi alanda şirketler birbirleriyle rekabet ederler.

Yine, ülkeleri de bu anlamda şirketlere benzetebiliriz. Onların da bütçeleri ve planları vardır. Şirketleri ve yatırımlarını çekmek için stratejiler geliştirirler. Ülkeler de şirketler gibi farklı alanlarda rekabet etmektedir. Vergi politikası da bu alanlardan birisidir. Şirketlerin vergi politikalarını dikkate aldıklarını bildikleri için, ülkeler zaman zaman rekabetçi vergi oranları uygulayarak şirketlerin kendi sınırlarında faaliyete başlamasını ya da faaliyetlerini genişletmesini teşvik etmektedirler.

Ancak, vergi oranlarının şirketlerin göz önünde bulundurduğu parametrelerden sadece birisi olduğunu tekrardan belirtmek isterim. Operasyonel unsurlar da oldukça önemlidir. Örneğin, bir ülkede düşük vergi oranları varken, bir diğerinde belki daha iyi iş gücü imkanları mevcuttur.

Şirketler tüm bu unsurları hesaba katmak durumundadır.

Yani, vergi planlaması ile birleştirilmiş operasyonel verimliliği kastediyorsunuz?

Kesinlikle. Bunun sonucunda, verimli bir vergi bölgesinde daha yüksek kârlılık paylarına sahip ticari faaliyetlere ulaşılmak istenmektedir. Buna değer zinciri oluşturma projeleri diyoruz. Tek bir doğru model yoktur - bu ilkeler farklı sektörlerde (örneğin, tüketim ürünleri, sanayi ürünleri, ileri teknoloji sektörleri) birçok seviyede (bölgesel bazda, iş birimi veya fonksiyon bazında) uygulanabilir. Transfer fiyatlandırması bu tür projelerde temel unsurlardan birisidir, ancak uluslararası vergi ve gümrük yönleri de hesaba katılmaktadır. Ancak, tabii ki, tedarik zinciri optimizasyonu veya sistem, teknoloji ve süreç değişiklikleri gibi operasyonel hususlar da ele alınmaktadır.

Birleşme ve satın almalar transfer fiyatlandırması konusunu nasıl etkilemektedir?

Transfer fiyatlandırmasının birleşme ve satın alma işlemi esnasında daha çok dikkate alınması gerekmektedir. Şirketler arası fiyatlandırmanın işletme değerlemesi üzerindeki etkisi ve bunun işlemin risk ve fırsat matrisi açısından önemi göz ardı edilebilmektedir. Bununla birlikte, bazı kilit riskler mevcuttur ve şirketler arası fiyatlandırmanın hedef (satın alınan) şirket üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi önemli faydalar sağlayacaktır. Değerleme açısından bakıldığında, çok uluslu bir grubun bir parçası olan işletmelerin değerlemesi esnasında şirketler arası fiyatlandırmanın derinlemesine ele alınması gerekmektedir. Durum tespit incelemesi safhasında hedef şirketin mevcut veya gelecekteki vergi borçlarına ilişkin şirketler arası fiyatlandırma konularının dikkatlice gözden geçirilmesi gerekmektedir. İşlem tamamlandıktan sonra da satın alınan şirketin mevcut şirketlere entegrasyonu esnasında şirketler arası fiyatlandırma ile ilgili muhtemel vergi avantajları ve bu avantajların sürdürülmesi için (ya da olumsuz sonuçlardan kaçınmak için) ilgili uygulama konuları gündeme gelmektedir. Değerlemeler sırasında ve sonrasında durum tespit incelemesi ekipleri ve işlem sonrası entegrasyon ekipleri şirketler arası fiyatlandırma konuları ve fırsatlarına odaklanarak daha iyi sonuç elde edebilir ve ilgili riskleri azaltabilirler.

Sizce de transfer fiyatlandırması farklı birçok disiplinle ilgili bir konu, değil mi?

Gerçekten öyle. Bu nedenle, ekonomistler, vergi profesyonelleri, hukuk formasyonlu insanlar ve muhasebeciler gibi farklı alanlardan birçok kişinin bu alanda çalıştığını görüyoruz. Transfer fiyatlandırması, birçok disiplinin kesiştiği bir kavşakta yer almaktadır.

Türkiye'deki transfer fiyatlandırması uygulamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye'nin geçtiğimiz birkaç yıl içindeki büyümesinin ve gelecekteki büyüme potansiyelinin kesinlikle farkındayız. Transfer fiyatlandırması ile ilgili olarak 2007 yılında transfer fiyatlandırması mevzuatının çıkarılması vergi mükelleflerinde farkındalık yarattı. Türk iş dünyası da gün geçtikçe transfer fiyatlandırması konusunda gün geçtikçe daha da bilinçleniyor.

Dünyadaki güncel konular veya kilit trendler hakkındaki düşüncelerinizi de öğrenebilir miyiz?

Tabii ki. Türkiye'nin yanı sıra BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) küresel ticarette gün geçtikçe daha fazla söz sahibi olan ülkeler olarak transfer fiyatlandırması konusunda öne çıkıyor. Rusya'da transfer fiyatlandırması dokümantasyon mevzuatı çıkarıldı ve bu mevzuat OECD Rehberi ile uyum içerisinde. Hindistan'da peşin fiyatlandırma anlaşmaları programı başlatıldı. Çin ise bu alanda giderek daha gelişmiş uygulamalara yöneliyor. OECD Rehberi'ne uyum konusunda Brezilya'da bazı zorluklar yaşandığını görüyoruz.

Son dönemde daimi temsilcilik konuları gündemde ve Norveç, Fransa ve İspanya'da bu konu ile ilgili olarak kilometre taşı sayılabilecek bazı davalar neticelendi. Bu davalarda alınan kararlar şirketlerin yapılanması üzerinde etki yaratabilir; neler yaşanacağını zaman içerisinde göreceğiz.
Gayrimaddi hakların incelemelerde daha yakından ele alınmasını ve değerleme ile ilişkili konuların da giderek daha önem kazanmasını bekliyoruz. ABD'de maliyet paylaşımı düzenlemeleri Aralık 2011'de tamamlandı ve bunlar sadece maliyet paylaşımı işlemleri için değil tüm gayrimaddi hak transferleri için de yol gösterici olacaktır. OECD'nin gündeminde ise şu anda gayrimaddi haklar projesi var ve 2013 yılında bu alanda daha geniş bir düzenleme bekleniyor.
Son olarak, bir hususun tekrar altını çizmek istiyorum: Küresel ölçekte vergi incelemeleri artarak devam etmekte. Bu nedenle, tüm dünyada vergi idareleri giderek daha gelişmiş yapılara büründüklerinden mükelleflerin transfer fiyatlandırmasını titizlikle ele almayı sürdürmeleri gerekmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar