Uçak havadayken motoru değiştirmeye mecburuz'

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Merkezi Atlanta’da bulunan NCR Corporation, 1884 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulmuş, yaklaşık 7 milyar dolar ciroya ulaşmış bir teknoloji şirketi… Türkiye’de 1902 yılından itibaren çalışmaya başlamış olması, NCR’ın pazarla tanışmasını çok eskilere götürüyor. 1952 yılında ise yüzde 67 NCR, yüzde 27 İş Bankası ortaklığı olmak üzere Türkiye’de şirketini kuruyor. Bu şirket 1996 yılında yüzde 100 yabancı sermayeli NCR Bilişim Sistemleri’ne dönüşüyor. O günden beri de Türkiye’de dünya yelpazesindeki hizmetlerini veriyor. Tabii değişen teknoloji ve pazar koşulları NCR’ı da değiştirmiş. Bana sorarsanız gazeteciliğe ilk başladığım yıllardan itibaren tanıdığım teknoloji şirketlerinden biri… Biraz masa üstü bilgisayarlar en çok da aslında ATM makineleriyle hatırlıyorum. NCR Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir de beni doğruluyor. Finans, NCR’ın en çok tanındığı alanlardan biri… Hasdemir, 6 ay önce göreve gelmiş. Şirketin yeni vizyonuyla ilgili şunları söylüyor: “NCR’da 6 aydır görev yapıyorum, ekim ayında başladım. Daha önce Cisco’da 11 yıl görev yaptım. Bunun son 9 yılı farklı kategorilerden sorumlu genel müdür yardımcılığı ile geçti. NCR’ın yönetici olarak benim gibi bir profile gelmesinin nedeni NCR’ın da global düzeyde dönüşüm geçirmesi. Bugün bilgi işlem sistemleri, bankacılık, telekom, perakende, çağrı merkezi, otel-restoran ve bununla ilgili yazılım, terminal gibi teknolojileri yaratan, üreten, pazarlayan ve satış sonrası desteğini veren bir şirketiz. Dünyanın 180 ülkesinde operasyonlarımız var.” Evet yelpaze epey genişlemiş görünüyor.

Terminaller çağı başlıyor

Sohbetimizde terminaller konusunu biraz gündeme getirdim. Çünkü özellikle ‘self servis’ terminaller çağı başlıyor. Işıl Hasdemir, dünyada çok yaygın olan bu alanın Türkiye’de henüz tam oturmadığına dikkat çekti. Biraz da aslında tüm sistemlerin birlikte çalışmasıyla alakalı bu konu… Örneğin, dünyada pek çok havayolu check-in işlemlerinin tamamını neredeyse, bilgi ekranları yani terminallerden yapıyor. Bavulunuzu bile tartıp siz etiketliyorsunuz… Tabii temel konu burada maliyetler. Bu ve benzeri başka alanlarda bazı şeyleri hala yapamıyor olmamız teknoloji eksikliği değil, bunları uygulama ve tam dijitalleşme seviyesine gelemememizden kaynaklanıyor. Işıl Hasdemir, “Dijitalleşme çok konuşulan bir konu. Fakat dijitalleşmede henüz istenilen seviyede değiliz. Bu alanda bir yol haritası, dijitalleşme derken iş çıktılarına bu sürecin nasıl yansıdığına ilişkin net saptamalar yok. Büyük şirketler bile hala bu konu hakkında araştırma sürecinde olduğunu belirtiyor. Şu an altı da çok dolu değil” diyor.

‘Omnichannel’ çalışma odağı

Aslında bütün sistemlerin bilgi işlem altyapısı içinde birlikte hareket edebilmesine ‘omnichannel’ diyoruz. Işıl Hasdemir, dijitalleşmenin bu önemli basamağını örnekle şöyle anlatıyor: “Türkiye’de ‘omnichannel’ aslında çok karıştırılan bir kavram. Birçok şirket ‘omnichannel’ konseptini kullandığını belirtiyor ama bunların çoğu ‘multichannel’… ‘Omnichannel’, bir müşterinin, bir finansal kuruluşun bir kanalından başladığı işlemi, başka bir kanaldan tamamlayabilmesi ve bunu tamamlarken de herhangi bir farklılık hissetmemesi olarak tanımlanabilir. Örneğin, bankanın size verdiği kanallar var. İnternet, mobil, ATM, çağrı merkezi ve şube… Bunların çoğu ayrı çalışır. İnternet ile mobili birleştirip buna ‘omnichannel’ derler ama onların ATM ile entegrasyonu yoktur. ATM’deki uygulamalar farklı yazılımlarla yönetilir. Bunu tek bir yerden yönetmek bu konsept açısından çok önemli. Örneğin, ATM’de yaptığınız işlem size mobilde başka bir işleme yol açabilir. ‘Omnichannel’ yapan gerçekten çok az. Tabii bu konsepte geçmek çok kolay değil. Finansta, perakendede hala çalışan büyük ‘silolar’ var. Uçak havadayken motor değiştirmek gibi bir şey. Herkes bunu istiyor ama buna cesaret edemiyor. Bazı şirketler ise 2-3 sene içerisinde buna geçeceğini söylüyor…”

Hizmette tüketici neyi arıyor?

Biraz da tüketici tarafının ne istediğinden bahsedelim… Işıl Hasdemir bu konuda şunları söylüyor: “Tüketici güvenlik, kolaylık, hız arıyor… Biz öğrenebilen yapılarla örneğin ödeme sistemlerindeki güvenliği yüzde 100’e yaklaştırmak için çalışıyoruz. Bizim hedefimiz müşteriye rağmen, müşteriyi korumak. Kredi kartının kopyalanması gibi, dolandırıcılık işlemlerinde müşteri bunu banka ödeyeceği için çok da umursamıyor. Biz bu riski yönetiyoruz. Bu aslında bankanın riski. Ödeme sistemi konusunda öğrenen sistemimiz var. Riskli işlemleri gerçekleşmeden karantinaya alabiliyor. Bunu milisaniyelerle yapmak gerekiyor. Bu aslında tamamen ‘omnichannel’ hikayesi. Kişiye özel tanımlamalar yapılabilir. Bu tanımlama ile örneğin yurt dışında belli limitlerin üzerinde yapılan harcamalar için onay sorulabilir. Burada tamamen sistemin müşterinin davranışını öğrenmesi gerekir.”

Türk bankaları ve fintech’ler

Bankacılıktan bahsetmişken biraz da finansal teknoloji şirketleri, ‘fintech’lere gelelim… Işıl Hasdemir bu konuda şunları söylüyor: “Fintech’ler bankaların yaptığı her şeyi yapamıyor. Bankaların farklı işlevlerini yerine getiren ‘fintech’ girişimleri var. Özellikle ABD ve İngiltere’de faaliyet gösteriyor bunlar. ‘Peer to peer payment-Kişiden kişiye ödeme’ trendi söz konusu. Bankalar bence Türkiye’de akıllılık edip, ‘fintech’ girişimleri ile ortaklık geliştirdiler. Örneğin, ABD’de bu girişimler bankalardan pay almaya başladı. Kısa vadede bankaları çok rahatsız etmese de uzun vadede ciddi anlamda etkileyecek. Hele ki yeni jenerasyonun alışkanlıkları da dikkate alınırsa bu çok ciddi bir seviyeye çıkacak. Bence Türk bankaları biraz daha zaman kazanıyorlar ve onları da oyuna katarak ilerliyorlar.”

‘TEKNOLOJİ YENİ FIRSATLAR YARATIYOR’

Bir yandan dijitalleşmeden bahsederken, diğer tarafta kredi kartı olmayan pek çok insan var. Peki onlar yine aynı aşamalardan mı geçecek yoksa onlar için kestirme bir yol olacak mı? Işıl Hasdemir şöyle diyor: “Yakın bir gelecekte kart kullanımına gerek olmayacak. Kişinin herhangi bir kart ya da ekstra bir araç kullanmasına gerek kalmadan sadece telefonunuzdan verdiğiniz evet hayırlarla, akıllı telefon, QR kodları kullanmadan tamamen daha önceki bilgilerinizi dikkate alarak işleyecek bir ödeme sistemi söz konusu olacak. Ama bir taraftan nakit kullanımının kısa vadede ortadan kalkacağını söylemek de zor. Çünkü herhangi bir banka ya da kredi kartı kullanmayan çok büyük bir nüfus kitlesi var. Türkiye’de bile 15 milyon kişinin kredi kartı yok. Bu nedenle ciddi bir nakit dönüşü var. Dünya Bankası’nın verilerine göre banka ve kredi kartsız nüfus için, 2 milyar kişiden bahsediliyor. NCR bankasız nüfusun yoğun olduğu Hindistan’da hükümetle ortak bir proje hazırladı ve kolay kullanımı olan bir ATM tasarladı. Bu ATM ile bir yıl içinde bankasız nüfustan yüzde 58 diğer tarafa geçiş oldu. Kısaca teknolojideki yeni gelişmeler, diğer taraftan bankacılık ve diğer sektörler için de yeni alanlar açıyor, fırsatlar yaratıyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar