Ürettiğin ‘polimer’i söyle, sana gelişmişliğini söyleyeyim

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Dünyanın en ileri teknolojili ülkelerine bakıyorsunuz teknoloji ve kimya birebir paralel. Kimya sektöründe teknoloji ne kadar yüksekse, o ülkenin gelişmişliği o kadar yüksek. Örneğin ‘polimer’… En basit plastiğin hammaddesi de ‘polimer’, kafatası ameliyatlarında kullanılan malzemelerin hammaddesi de… Kilogramı 2 bin dolar olan bir polimer, teknoloji ve know-how ile yaklaşık kilogramı 30 milyon dolarlık bir ürüne çevrilebiliyor. Bu teknolojilere sahipseniz zaten gelişmiş bir ülke olduğunuz ortada. İKMİB Başkanı Murat Akyüz bu bilgileri bana özetlerken, kimyada “Ne kadar sattığın değil, ne kadar katma değerli ürün sattığın daha önemli. Bu teknolojilere odaklanmalıyız” diyor.

Murat Akyüz’ün söylediklerini düşününce gerçekten kimyanın etkilemediği sektör yok gibi... Tarımdan otomotive, patlayıcıdan plastiğe hepsi kimyanın içinde yer alıyor. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz ile sohbet ederken gerçekten pek çok bilgiyi de tazeledim, Akyüz son dönemi şöyle özetliyor: “Sektörümüz ciddi anlamda ihracata yöneldi. 10 sene evvel bizlerle beraber yola çıkanların hiçbiri şu anda boş değil, herkes çalışıyor. Firmalarımızı hiç gidemediği Güney Amerika, Afrika ve Uzak Doğu’daki pazarlara götürdük.”

En büyük ihracat Mısır’a

Hemen soruyorum en çok ihracat nereye yapılıyor? Bilgi beni biraz şaşırttı: “Mısır’ın bütün engellemelerine rağmen en çok ihracatımızı bu ülkeye gerçekleştiriyoruz. Ki Mısır’a ihracatımız önceki dönemlerde çok daha üst seviyelerdeydi. Çeşitlenmeye yönelik atılan adımlar bizi hareketlendirdi. Yaklaşık 10 sene önce bana ülke olarak ihracatı sorsaydınız ben size sırasıyla; İtalya, Almanya ve Rusya derdim. Ama şimdiki yapıya bakıyorsunuz en tepede Mısır var, ardından Singapur sonra Malta farklı farklı ülkeleri sayabiliyoruz. Hepsi aynı bölgedeki ülkeler değil. O yüzden Türkiye’nin stratejik dengesine paralel olarak bir ihracat çeşitlendirmesinin peşindeyiz.”

Katma değere odaklanmalıyız

Ülke ya da ürünlerden bahsederken, Murak Akyüz konuyu şuraya getiriyor: “Burada en önemlisi katma değer. Katma değeri oluşturabileceğiniz kimyanın hangi alt sektörü varsa onun üzerine gidebilirsiniz. Sadece petrol türevi olarak görmek de bir taraftan yanlış. Türkiye uzun yıllar domatesi, domatesten üretilen salçayı ve domatesin içindeki kansere karşın etkin olan likopenin elde edildiği o vitamine, destek açısından hep aynı gözle baktı. Hatta domates üreticisi desteğini daha da erken aldı. Siz o domatesten bırakın salçayı, içerisinden likopeni çekmek isteyen firmalara koçluk yapıp, destekleseniz, o ürünü domatesten misli fiyata satabilirsiniz. Firmaları sağlıklı şekilde yönlendirirsek çok farklı ürünler çıkabilir. Bizim biraz daha farklı bir bakış açısıyla konuyu görmemiz gerekiyor. Bölgeleri de ihracatı da insanların meşgalesini de…”

Polimer örneği ne anlatıyor?

Başlıkta da verdiğimiz ‘polimer’i güzel bir örnek olduğu için burada Murat Akyüz’den aktarmak istiyorum: “Polimer kimya sektörünün en temel taşlarından bir tanesi. Polimerlerden yakıt, plastik veya herhangi bir patlayıcı yapabilirsiniz. Polimeri yalnızca bir plastiğe indirgemek teknolojiye haksızlık olur. Bu teknolojiye bağlı olarak siz inanılmaz derecede geniş yapıtaşı olan bir sektörler grubuna da açılabiliyorsunuz. Maalesef polimerler konusunda Türkiye’de yeterince know-how yok. Gelişmiş ülkelerin en fazla geliştirdiği polimer teknolojisi oysa… Polimerler sizi alıyor, uzaya götürüyor… Yaptığımız bir polimer sizi ısı, yalıtım ya da pek çok yönde yüksek teknoloji ürünlerine taşıyor. Daha polimerin uçsuz bucaksız yanları var.”

Tıpta çok öne çıkıyor

Medikal alanında kimyada özellikle moleküler düzeyde büyük fırsatlar var. Bunu sorduğumda, yine başka bir kapı açtı bana Murat Akyüz: “Burada yine polimere geliyoruz. Medikalde bakıyorsunuz ameliyat ipliklerinden tutun vücut içerisinde kalıcı kullanılan birçok ürün kalemlerine kadar gidebiliyor polimer kullanımı. Polimer kullandığımız pek çok basit plastik ürünün de hammaddesi aslında… O nedenle kilogramı 2 bin dolar olan bir polimer, kafatası ameliyatında kullanılan bir polimere dönüştüğünde yaklaşık kilogramı 30 milyon dolarlık bir ürüne çevrilebiliyor. Sizin bu gelişmeyi yönetmeniz önemli. Yaptığımız şey genele yönelik üretim mi olacak? Binlerce ton satmakla mı uğraşacaksınız? Yoksa çok daha niş bir ürün grubuna girip onların üzerine mi yoğunlaşacaksınız? İşte burada görev biraz daha üst yapıya düşüyor.”

En düşük kârlı sektör

Bizim en düşük karlı sektörümüz petrol türevleri. Neden? Örneğin petrol türevi 500 dolardan geliyor. Siz onu tonu 650 dolardan satıyorsunuz. Elleçleme, prosesleme taş çatlasa 150 dolar siz bir katma değer ekleyebiliyorsunuz. Baktığınız zaman mesele petrol türevi değil. Dünyanın en ileri teknolojili ülkelerine bakıyorsunuz teknoloji ve kimya birebir paralel. Kimya sektöründe teknoloji ne kadar yüksekse o ülkenin gelişmişliği o kadar yüksek. Ama katma değerli ürün önemli. Deniliyor ki ben Türkiye’nin ihracatına bu kadar katkı sağlıyorum. Tamam, katkı sağlıyorsun ama ne kadar ithalat yapıyorsun o katkıyı sağlamak için. İnsanlar orayı biraz atlıyorlar.”

Başka hangi alanlarda fırsat var?

Biraz polimer’deki fırsatlardan bahsettik… Aslında bahsetmek istediğim yüksek teknoloji ürünleri. Ve çoğunda büyük fırsatlar var. Ama biraz geçen haftaki konuya yine dönmüş olacağım. Artık temel bilimlere yönelmemiz gerekiyor. Yine de ürün bazına indirgersek, Murat Akyüz fırsat olan bazı alanları şöyle özetliyor:

Mürekkepte üretim yok:

Türkiye’de halen mürekkep üretimi yok. Bütün mürekkep boyaları yurtdışından geliyor. Halbuki Türkiye bu konuda inanılmaz derecede geliştirilebilecek bir potansiyele sahip. Örneğin, yüksek ısıya dayanıklı kalemler var. Dünyada yalnızca birkaç noktada üretiliyor. Bunun asıl özü işin içerisindeki mürekkebi. Mürekkep demek, içerisindeki kimyasal birleşimi demek. Buna geçtiğiniz zaman tüm dünyaya etki edecek ürünler üretebiliyorsunuz.


Silikonun yükselişi:

Silikonun neden olduğunu söyleyeyim? Camı daha ileri prosese götürdüğünüz zaman silikonu elde ediyorsunuz. Silikon silikadan geliyor. Silika, kum tanesi. Silikonu 2 bin derecede eritin. Elinizde yalnızca deniz kumu kalır. Silikonu plastikle karıştırıyorlar. Hâlbuki hiç alakası yok. Silikon demek sadece kek kalıbı anlamına gelmiyor. Otomobil teknolojileri, askeri araçların, uzay araçlarının parçaların çoğu silikon. Silikon gelecek yüzyılda inanılmaz derecede bizleri çok farklı noktalara götürecek.

Kozmetik hammeddeleri:

Aslında Türkiye’nin çok ciddi bir potansiyeli var. O da kozmetik hammaddeleri… Bakıyorsunuz Orman Bakanlığı’nın elinde inanılmaz derecede geniş bir flora orman arazisi var. Bu orman arazisinde binlerce farklı endemik yapı var. Bu yapıya uygun olan ağaçlardan tutun çiçeklere kadar… Bunları kozmetik endüstrisinde kullanmak ve pek çok yeni iş sahası açmak mümkün…

Yenilenebilir kimyasallar:

Yenilenebilir enerji gibi yenilebilir kimyasallar var. Artık trend oraya doğru gitmeye başladı. Yani yeşil kimyasallar dediğimiz doğadan elde edilen ve yine dönüştürülebilir ve doğaya hiçbir zararı olmayan kimyasallardan bahsediyoruz.

Element bulmak mümkün:

Dünyada halen çeşitli ülkeler element bulmakla uğraşıyorlar. Biz dünyayı keşfettik gibi bir havada dolaşıyoruz ama dünyada keşfedilmemiş daha birçok şey var. Element demek yapıtaşı demek. Hala bulunamamış elementlerden bahsediyoruz. Bizim temel eğitim sisteminde, kimya, fizik ve matematik gibi dersleri sadece öğretmenlik gibi görmemiz gerekiyor ve temel bilimlere odaklanmamız gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar