‘Yaşınız küçük’ denilince ihaleye babasını götürdü

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER volkan.aki@dunya.com

Yönetim danışmanlığı kökenli Mobven’in kurucusu 2 girişimciden Serter Varol ile bundan bir süre önce sohbet etmiştik. Onların öyküsüne burada yer vermek istedim. Girişim öyküleri, yeni model şirketler aslında gideceğimiz yönü gösteriyor. Biliyorsunuz ayda bir böyle bir şirkete de yer vermeye çalışıyorum. Serter Varol’un anlattığı öykülerden mobilin ne kadar önemli olduğunu ve Türkiye’de genç girişimci olmanın zorluklarını gözlemek mümkün. Peppers and Roger, Euro Practice gibi şirketlerde çalışmışlar ve buradan fintech’e (finansal teknolojiler) yakınlıkları var. Spotta da bahsettiğim öyküyü içeren ‘macera’larında girişimci tecrübelerinden kesitler var. Ama buna bakarken mobildeki trendleri de yakalamak mümkün…

İşe nasıl başladılar?

Serter Varol, Mobven’in nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Bizim o dönemde çalıştığımız şirketin partner’ları, bir ‘incubator’ kuralım düşüncesindeydi… Bunun başına da siz geçin fintech alanındaki mobil projeleri hayata geçirerek, yatırım yapabileceğimiz fırsatları değerlendirelim dediler… 2011-2012 yılından bahsediyorum. Burada bir girişim platformu kurmak arzusu vardı. Fakat kurumsal süreçler nedeniyle çok başarılı olamıyordu. Biz de bunu kendimiz kurmaya karar verdik. 2012 yılın eylül ayında kurduk Mobven’i… İki tane hedefimiz vardı; kendi projelerimizi, kendi fikirlerimizi yapacağız bunları ürün halinde geliştirip satacağız. İkincisi ise müşteri odaklı çalışıp müşterinin ihtiyaçlarına göre ürünler, geliştirmekti. Tabii başta öyle olmuyor ve artık nereden para kazanabilirsek müşteri bir uygulama geliştirmek istediğinde de her şeyi yapıyorduk. Aslında yüzde 50, yüzde 50 bunları ayırmıştık ama paramız olmadığı için, yapabildiğimiz her şeyi yapıyorduk. Bizim burada yazılım kökenimiz de yok bu işlerdeki pek çok kişiye göre… Ama zaman içinde bunu geliştirdik. Bize başta kimse inanmadı güvenmedi. Bütçemiz hiç yoktu… İlk CTO’muz (Chief Technology Officer) üniversite 3. sınıf öğrencisiydi. Tabii öyle CTO gibi kavramlarımız yoktu. Bu yazılımcılar da bizimle piyasaya giriyor 3 ay sonra daha iyi paraya hemen gidiyorlardı. İlk dönemlerimiz böyle geçti… Para kazanma, kadro yaratmakla uğraşıyorduk. Yüzde 90 dışarıya iş yapıyor, yüzde 1 kendi fikirlerimizi ancak yapabiliyorduk.”

Devlet ihalelerini 3 kez kazandık, iptal ettiler

Gelelim bu süreçte yaşanan bazı öykülere… Bugün pek çok büyük şirkete hizmet veren Mobven belki Serter’in anlattığı devlet ihalesini alamasaydı bugün olmayacaktı. Ondan dinleyelim: “Bu işe başladığımızda yaşımızı çok küçük buluyorlardı. Oysa tüm dünyada yaratıcı uygulamalar gençlerden çıkıyor. Danışmanlıktan çıktığımız için sakalsız düzgün bir şekilde çıkıyoruz karşılarına… Hatta hala bu tip olaylar devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir programa çıkacaktım, spiker sizin patron ne zaman gelecek diye sordu… Hala bizde bu algı var. Biz belki ilk kurulduğumuzda 100 kapı çaldıysak, 99’undan ret yanıtı aldık. 99 retten sonra 100’üncüye gitmek kolay değil. İyi okullarda okumuşsunuz, iyi yerlerde çalışmışsınız, iyi paralar kazanmışsınız… Kendinizce başarılısınız, öyle bir hayata girmişsiniz ki siz çölde kum tanesi bile değilsiniz. Rakipler de yol almış… Mobil uygulama yeni başlamıştı aslında… Biz de İstanbul ile ilgili bir devlet ihalesini 3 kere kazandık, 3’ünde de iptal ettiler ihaleyi… Niye diye sordum bir gün gidip… Size güvenmiyoruz, yaşınız küçük dediler bana… En sonunda babamı götürdüm ihaleye, adam 65-70 yaşından o zamanlar ve bu işlerle hiç alakası yok… ABD’de ise bizi San Francisco’da bir toplantıya götürdüler aynı dönemlerde, 26-27 yaşındayım orada hiç unutmuyorum… Bir yetkili, ‘çocuklar siz nerede kaldınız, bu işler için çok geç kalmışsınız’ dedi. Girişimciler açısından çok önemli bu bakış açıları…”

İlk uygulamalar nasıl oldu?

Sarter Varol ilk uygulamaları ve bugün de önemli olan ve mobil dünya için geliştirdikleri stratejik ürünleri şöyle anlatıyor: “İlk olarak masalardan sipariş verilebilen bir uygulama yaptık, buna Akbank ve Mastercard destek verdi… İş ortağımız oldu… Restoranlardaki uygulama, bankaların ödemelerini geçti… Bankalar bizi bu ‘Hesap Al’ projesiyle tanımış oldu ve gelmeye başladılar. Aslında kolay bir yapıydı… Masalarda bulunan barkod ile çalışıyordu. Bunu bir cüzdan alt yapısı olarak yapınca pek çok alanda bir ürün olarak uygulamaya başladık. Örneğin Cafe Nero’ya bunu yaptık. Yine buradan çıkarak ING Bank’a ‘Kumbara’ uygulaması yaptık, para biriktirme modülü… Bunun gibi pek çok uygulamayı hayata geçirdik… Yabancı bazı örnekleri de Türkiye’ye uyarlamaya çalışıyoruz. ‘Süper Taksit’ diye de başka bir uygulama yaptık. Burada da aslında tüketici finansman kredisi veriyor. Kredi kartı limiti olmayanlara, kullanmayanlara ya da daha fazla taksit yapmak isteyenlere… Burada da arkada Fiba Banka ile iş ortaklığımız var. Burada bir ürünü alırken aslında sistem sizi kredilendiriyor. Sonuçta kredi veriyorsunuz ve en son aşamada ıslak imzaya gereksinim duyuluyor. Kredi alanları tek tek arıyoruz memnuniyetlerini ölçüyoruz.”

1.5 yılda 4-5 kat büyüdü

“Biz 360 derece bir müşterinin mobille ilgili tüm ihtiyaçlarına çözüm bulabiliyoruz. Burada şu an Monitise’nin Pozitron’u alımından sonra stratejik alıcılar, şirketler etrafımızda… Bize iki kere teklif geldi satmadık. Bizim çapımız henüz küçük ama çok sorunlu 2016 yılında bile hem kişi, hem cirolar bazında 3-4 kat büyüdük. 2017 yılını da şu anki performansımıza göre 2 kat büyüyerek kapatacağız gibi görünüyor. Monitise birebir rakibimiz. Bu seviyede bizim de başka rakibimiz yok. Yüzde yüz mobil odaklı başka firma yok. Biz son 1.5 yıldır çok hızlı büyüdük, hem kişi, hem cirolar bazında 4-5 kat büyüdük.

Yaklaşık 40-45 kişilik bir kadromuz var. Pozitron İngilizlere satıldıktan sonra aslında Monitise büyümemize katkı yaptı. Yabancı bir firma olarak onların karşısında yerli bir rakip olarak konumlandık. Biz şu anda THY’nin biletleme işini yapıyoruz. Rekabette öne çıkmamızda bu faktörler rol oynayabiliyor. Yerli, hızlı ve genç olmanın avantajını edindiğimiz tecrübelerin ardın şu anda yaşıyoruz. Bu işi kurma fikrimizde Pozitron’un kurucusu Fatih İşbecer’den de görüş almıştık. Tabii bu konuda ‘exit’ yapmak çok güzel, bir anda yatırımcı konuma geliyorsunuz.”

Test-Otomasyon şirketi kurdu

Serter Varol, Mobven’i ve aslında başka girdikleri yeni alanları şöyle anlatıyor: “Şu anda pek çok banka ve finans kuruluşları, havayolu şirketleri gibi pek çok sektörden müşterimiz var. Dubai’de işlerimiz var. Mobven yüzde 100 bir fintech şirketi… Fintech şirketi olarak yine fintech şirketlerine ve bankalara hizmet sunuyor. Ayrıca ürünlerini ‘b to b’de, ‘b to c’de pazarlayabilen, yüzde 100 bunları mobil olarak sunan bir şirketiz… Bunun yanında 1-2 tane şirketimiz var ve orada farklı işler de yapıyoruz. Bizim bütün işlerimiz kendi içindeki ihtiyaçlardan dolayı çıktı… Biz içerde uygulamaları test ederken bir ürün yazdık. Kendimiz için yazdık… Böyle bir pazar olduğunu bilmiyorduk fakat her müşterimiz bundan memnun kalmaya başladı. Biz bir platform yaptık ve bunun için 100-150 tane telefon koyduk ve bunları bilgisayarlara bağladık. Biz bir mobil uygulama yaptığımızda bunun test edilmesi gerekiyor. Bunu yaparken, başka uygulamaları da test etmeye başladık. Böylece dışarıya da hizmet veren bir test-otomasyon merkezi oluşturmuş olduk. Bu şirketimizin adı da Momentum… Şimdi bunu inşallah yurt dışına götürmek istiyoruz.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar