Arena’da tablo karanlık

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Hamza Hamzaoğlu ile yaşanan sürpriz ayrılığın ardından Galatasaray’ın Türk Telekom Arena’da ağırlayacağı Antalyaspor karşısındaki performansı merak ediliyordu. Başlama düdüğü öncesi takımı bu maça hazırlayan Taffarel’in kadro yapısıyla fazla oynamadan beklenene yakın bir on bir yaptığını gördük. Rodriguez’in Selçuk İnan’ın yanına gelişi, Semih–Hakan tandemi ve Yasin’in sol kanatta formayı alması bu anlamda tartışılabilir olsa da en azından mantıklı seçimlerdi. Buna mukabil Yusuf Şimşek’in en belirgin özelliği olan cesur hamlelerine de değinmek gerekiyor. Sezer, Guilherme, Serdar Özkan, Diarra ve Eto’o’nun aynı anda sahaya sürülmeleri, Galatasaray’a önlem almaktan çok Antalyaspor’un kendi etkinliği üzerinden bir plan kurguladığını gösterir gibiydi. Açıkçası ilk 45 dakikada konuk takımın taktik tahtasında kurguladığı bu plan yeşil zeminde karşılık bulmadı. Galatasaray yarı alanında pas yapmakta zorlanan Antalyaspor, Sezer ve Guilherme üzerinden yürümesi gereken alışverişlerde çoğu zaman tıkanıklık yaşadı. İşin kolayına kaçıp Diarra ve Eto’o’ya top kaldırmayı ve defans arkasına kaçırmayı denediler. Bu düşüncelerinde iki kez başarıya ulaştıklarını da söylemek gerekiyor ancak bir devamlılık sağlanamayınca, kırmızı-beyazlılar hücumda “saman alevi” olmaktan öteye gidemediler. Hatta Eto’o’nun tamamen inisiyatif kullanarak kendini geriye atması ve oyun kurmaya yardım getirmesi bile soruna çözüm olmadı. Durumu fark eden Antalyaspor teknik heyeti 44’te Guilherme–Lazarevic değişikliği yaparak hem saha içine hem de Guilherme’ye anlamlı bir mesaj verdi.

Tıpkı ilk on bir seçiminde olduğu gibi oynanan futbol da Galatasaray açısından geçmiş haftalara oranla çok farklı değildi. Sahada fazla sayıda becerili oyuncu bulunmasına (Olcan, Selçuk, Sneijder, Yasin, Podolski, Burak) ve topa hâkim olunmasına karşın pozisyon hazırlama ve neticelendirme konusunda bir eksiklik göze çarptı. İlerleyen dakikalarda topun hâkimiyeti de kaybedilince olanlar oldu. Beş golün atıldığı ikinci devre ise tam bir heyecan fırtınası yaşattı. Doğrusunu söylemek gerekirse, Antalyaspor’un birbiri ardına aldığı risklerle maça renk getiren taraf olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Lazarevic ve M’Billa oyuna dâhil oldukları andan itibaren takımlarını ileri taşıyıp sarı-kırmızılı savunmayı fazlasıyla tedirgin ettiler. Galatasaray kulübesindeki Taffarel ise biraz daha edilgen kaldı. Emaneten oturduğu koltukta yaptıkları ya da yapamadıkları dolayısıyla onu eleştirmek biraz haksızlık olur. Maç sonunda Galatasaray yönetimine yönelen öfke ise içinde haklılık payı barındıran ama klasik bir tepkiydi. Sarı-kırmızılı takımın gerek Rizespor gerekse de Antalyaspor karşılaşmalarında maçın sonunu getirememesi bizi iki düşünceye sevk ediyor. Ya oyuncular konsantrasyon kaybı yaşadıkları için maçın içinde kalamıyorlar ya da takımın kondisyon düzeyinde bir anormallik söz konusu. Bu tespiti yapıp gerekli önlemleri almak ise futbol şubesinin yönetimine düşüyor. Vakit geçirmeksizin Galatasaray’ın sunabileceklerine olur veren tecrübeli bir teknik adam takımın başına getirilmeli. Bunu yaparken de kulübün içinde bulunduğu realiteye uygun adımlar atılması gerekiyor. Önümüzdeki yıl sil baştan takım yapmak ya da kapsamlı revizyona gitmek isteyecek bir çalıştırıcının kulübün gerçeklerine uymayacağından hareketle popülist yaklaşımlardan uzak durulmalı. Türkiye liglerinde büyük puan farklarının kapanıp yepyeni senaryolar yazıldığına çokça şahit olduk ama Galatasaray’ın şu anda önündeki iki rakibini birden geçebilecek ışığı vermediğini de belirtmemiz gerek. Yarın ne olur bilinmez.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016