Başbakan’ın kararı siyasal ortamı yumuşatır mı?

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Anadolu’nun önemli sanayi kentlerinin oda başkanlarının ülkenin içinde bulunduğu durumla ilgili üç saptamalarını ve görüşlerini dünkü yazımda size aktardım. Bu soruşturmayı yaparken onlara söylemesem dahi son dönemde çok farklı yerlerde duyduğum  siyasal dedikodular da etkiliydi. Oda başkanlarına bu dedikoduları dillendirmedim ama, onların da bunların bir kısmından haberdar olduğunu biliyordum. Siyaset ortamında durulmanın istikrar için gerekli olduğunun da altını çizerken bazı duyumlarını da aktardılar. 

Başbakan Erdoğan’ın yerel medya kurumlarının yöneticileriyle yaptığı sohbette  iki konudaki açıklamaları yeni dönem siyasatinde, farklı düşünmeye başladığını gösterdiyi şeklinde yorumlanıyor.

Onun değişim gösteren düşüncelerini tekrarlamadan, son günlerde bir kısmı abartılı olan dedikodulardan en çok konuşulan ilgi çekenini “Büyük koalisyon” dedikodusunu aktarayım:

• İçerde ve dışarda bazı çevreler “Kamplaşmayı artıran çatışmanın, yerel seçimden sonra son bulması için formül arıyorlar. Gündemde olan formül Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, siyasal çatışmayı sonlandırmak için  “Büyük koalisyon” kurulması öneriliyor. Meclis'teki bütün partilerin içinde yer aldığı, liderlerin dışarda tutulacağı  bu “büyük koalisyonda”daha ziyade teknokratların yer alması isteniyor. Bu koalisyon hem dinlemelerle ortaya çıkan yasadışı yapıyı sonlandıracak, hem hukukun üstünlüğü ve tarafsızlığı için adımlar atıp düzenlemelere gidecek, hem de Türkiye’nin bir yolsuzluklar ülkesi olduğu izlenimine son verecek hızlı yargılamalarla, gündemdeki yolsuzluk iddialarını sonuca bağlayacak. Bu koalisyona Kemal Devriş’in katılması sağlanarak, 2001’de olduğu gibi yeni bir sürdürülebilir büyüme sağlayacak ekonomik kalkınma modeli içermesi de istenecek. Bu koalisyon içersinde AKParti’nin iki bakanı Ali Babacan ve Mehmet Şimşek yer alarak bugünün ekonomik sorunlarının ve yapılmakta olanların  iyi bilinmesi de böylece iyisiyle, hatasıyla görülmüş olacak.”

Bu dedikodu ne denli bir gerçeklik taşıyor bilemem. Doğruluğunu 30 Şubat sonrasındaki gelişmelerle izleyip,  tartabiliriz. Şimdi bunu kenara koyup, Başbakan Erdoğan’ın siyasal alanda değişim içeren ve bana göre, çatışmaları geriye itebilecek, yerel medya temsilcileriyle konuşmasındaki siyasal alanda değişime yol açacak iki düşüncesine değinelim. Başbakan, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacak mısınız ?” sorusuna “Şu anda gündemimizde böyle bir şey yok. Mevcut Cumhurbaşkanı ile devam edebiliriz” yanıtını verirken, bir süre öncenin önde bilinen Cumhurbaşkanlığı adaylı konusundan vazgeçmişliğini ifade ediyor gibiydi...

Doğal olarak bunu duyanlar akıllarına gelen ikinci soruyu, “3. dönem sonunda siyasete devam etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusunu yöneltmişler. Başbakanın bu soruya yanıtı da siyaset alanında önemli farklılığa yol açacak nitelikte, “Benim bir talebim yok. Ancak, parti isterse kongreye giderim. Benim dileğim 3 dönem çalışma, bir dönem dinlenme. Sonra tekrar göreve devam.” Bu parti içersindeki taleplere bağlı olarak üç  dönem kuralının katılığını korumadığını, kongre talebi olursa değişebileceğini gösteriyor. Cumhurbaşkanlığına aday olmazsa, parti içinde Başbakan'ın siyasete devamı için parti kongresinde “3. dönem kuralına” son verilme kararının alınacağını söylemek kahinlik olmaz.  Bunlar da AK Parti'nin yeni dönem siyasetinde farklı düşünmeye başladığını, kararlarını değiştirmekte olduğunu gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar