Gıda enflasyonu düşmeyecek!

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

“Tarım ürünlerinde son ürün fiyatı, maliyeti karşılayamayınca, üretici üretimden vazgeçiyor.” Karar vericilerin son dönemdeki söylemlerinde bu cümle önemli yer tutuyor.

Demek ki, yüksek et fiyatının…
Yüksek buğday fiyatının…
Yüksek limon fiyatının…

Kısacası gıda ürünlerindeki yüksek fiyatın altında, üreticinin üretimden vazgeçmemesi adına yapılmayan ‘piyasa dengeleyici müdahaleler’ yatıyor. 

              ***    

Asli görevi fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası’nın gıda fiyatlarına yönelik uyarıları, bu ‘müdahalesizlik kararı’ nedeniyle havada kalacağa benziyor.

              ***    
Tüm dünyada emtia ve gıda fiyatlarında rekor düşüşler yaşanırken, Avrupalı çiftçi bu düşüşler karşısında eylem üstüne eylem yaparken, bizde neden fiyatlar artıyor?

Üreticinin üretimden vazgeçeceğine yönelik kaygı bir tek bizde mi yaşanıyor?

                ***    
Çiftçi üretimden vazgeçmemesi değil; daha düşük maliyetle, daha kaliteli ürünü daha fazla üretmesi için gereken iklimin sağlanması önemlidir. "İstersen çok verimsiz üret, yeter ki üret, yeter ki üretimden vazgeçme" mantığı, üretim ve tüketim için dış sermayeye ihtiyaç duyan bizim gibi ülkelerde uzun dönemde sorun getirir.

                ***    
Oy kaygısı, kişi/kişilere göre uygulanan dengesiz politikalar, alışkanlıklar nedeniyle alınan kararı uygulayamama basiretsizliği, üretimsizliğin, üretimde verimsizliğin ve fiyatlarda dünyadan ayrışmamızın ilk nedeni olarak ön plana çıkıyor… Bu ortamda, mesela tarım ürünlerinde çiftçi, aracı, sanayici, perakendeciden oluşan piyasa oyuncularının hangisinin lobisi güçlüyse o kazanıyor…

                ***    
Belki de bu ortamın devamı için, üretim için ciddi, kalıcı, sürdürülebilir hiçbir şey yapmadık… En başta, eğitim reformunu gerçekleştiremedik… Hep konuştuk… Bugün bunları konuşurken, çok değil, bir yıl önce başka bir şey konuşuyorduk… ‘Tüketim dostu’ politikalar nedeniyle ‘üretimden uzaklaştık’ diyorduk…

                ***    
Bu ortamın devamı için, başka şeyler üretebiliyorduk!

Mesela, dünyanın en iyi, en kaliteli ‘risklerini’ üretme kabiliyetine sahiptik!

Zaman çokluğundan sıkıldıkça ‘sorun’ üretip, ürettiğimiz sorunu çözmek için zaman harcamak da ayrı bir kabiliyetimizdi!

İyi mi gidiyorduk?

Anında ‘risk’ üretip, gidişi terse çevirebiliyorduk!

Boş mu duruyorduk?

Anında ‘sorun üretip’, kendimize iş yaratabiliyorduk!

                ***    
30 yıl önce de, tıpkı sanayide olduğu gibi tarımda da neyi ne kadar ürettiğimizi bilmiyorduk… Tütün gibi, kimi üründen fazla üretip denize döküyorduk… Pamuk gibi, kimi üründen az üretip ithalatın önünü açıyorduk… İsraf ekonomisinin ve verimsizliğin odağında yaşıyorduk…

                ***    
Bugün de aynı!

Yerli hayvan varlığı, resmi rakamlarda talebin üç-beş katı fazla görünürken, fiyatlardaki rekor artış başka nasıl açıklanabilir?

“Üretici vazgeçer mi?” gibi sorular, korkular ve çözülmeyen sorunlardan kazananlar/beslenenler ve kazanmaya/beslenmeye devam edecekler her şeyi anlatmakta!

Çözüm süreci diyoruz ya, çözüm sürecinin temelinin bu virüslerden kurtulmuş bir ekonomi ile atılabileceği ortada.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar