Kıvanç: 2016 benim için lanetli bir yıl oldu

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç 2016 yılı değerlendirmesine kişisel olarak yaşadığı sorunlardan da söz ederek, “2016 benim için lanetli bir yıl oldu” değerlendirmesiyle başlıyor.
Zeki Kıvanç’ın değerlendirmeleri şöyle:

“Benim için 2016 lanetli bir yıl oldu. 14 Ocak’ta babamı kaybettim, yine 2016 yılında ülkemizin başına gelebilecek en kötü olaylardan birisi olan 15 Temmuz günü hain kalkışma oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse 2016 yılı seçimler ertesinde siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması nedeniyle birçok kesimin önemli beklentiler içinde olduğu bir yıldı. Yılın ilk çeyreğinde %30 oranında artırılan asgari ücretin etkisiyle istihdam piyasasında önemli kayıplar görülse de takip eden dönemde istihdam da bir nebze de olsa toparlanma sinyalleri gelmeye başlamıştı. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı terör eylemleri ve yarattığı güvenlik sorunu hepimiz için önemli sorun alanlarından biriydi. Bunun yanı sıra küresel anlamda ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımı, ayrıca hemen yanı başımızda Ortadoğu’da yaşanan olası olumsuz gelişmeler biz sanayicilerin yakın şekilde takip etmeye çalıştığı konular arasındaydı. Tüm bu belirsizliğin ortasında 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. FETÖ terör örgütünün gerçekleştirdiği darbe girişimi maalesef ki ülkemizi derinden sarstı. Darbe ertesinde ilan edilen olağanüstü hal çerçevesinde ülke olarak önemli bir mücadele yürütmeye çalışıyor, FETÖ terör örgütünün destekçilerini ortaya çıkararak temizlemeye çalışıyoruz.

Bu süreç maalesef kolay şekilde ilerlemiyor. Yaklaşık olarak 40 yıldır devletin hemen hemen her kademesine sızmayı başarmış olan bu örgüt henüz tam olarak deşifre edilememiş olmasının yarattığı sıkıntılar maalesef ki devam ediyor. Sahip olduğu gizli yapılanma nedeniyle tam olarak deşifre edilemeyen örgüt içerden ve dışarıdan muhtelif araçlarla ülkemiz için tehdit olmaya devam ediyor. İçeride dedikodu ve iftira mekanizmasıyla ekonomik hayata sekte vurmaya, yarattığı güvensizlik ortamıyla ticareti engellemeye çalışan örgüt, yurt dışında özellikle Avrupa Birliği kanadında Türkiye aleyhine önemli faaliyetler yürütmeye devam ediyor. Bu süreçte PKK ve onun Suriye uzantısı PYD ile de iş birliği yapmaktan çekinmeyen örgüt ülkemize ve siyasi istikrara zarar verebilecek her türlü girişimin içinde yer almaktan çekinmiyor.

Ülke olarak birlik beraberlik içinde olmamız gereken hassas bir dönemden geçiyoruz. Hükümetimizin son dönemde ortaya koyduğu ekonomik önlemleri takdirle karşılamakla beraber güvenlik ve istikrar unsurunun çok önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz. Temmuzda yaşanan darbe girişiminin de etkisiyle ülkemiz 2009 yılından sonra ilk kez bir çeyrek dönemde küçüldü. Yıl sonu beklentileri de çok olumlu değil. Bu durumu en kısa sürede atlatacak önlemleri yürürlüğe sokmalıyız. Piyasada belirsizlikleri en kısa sürede minimalize etmeliyiz. Terör örgütüyle ilgili soruşturma sürecini hızlı ve sağlam delillere dayalı olarak sürdürmeli, gerçek suçluları en ağır şekilde cezalandırırken, FETÖ terör örgütünün tuzağına düşecek şekilde, yeni mağdurlar yaratmamalıyız.

Yurt dışında özellikle AB’de ülkemiz aleyhine sürdürülen propaganda çalışmalarına karşı, en az onlar kadar organize ve bilinçli şekilde hareket etmeliyiz. Bu anlamda hükümet ve muhalefetin yanı sıra sivil toplum örgütlerini özellikle de yurtdışında Türkiye’yi tanıyan, Türkiye’ye sempatiyle bakan işbirliği içinde olduğumuz kişilerden destek almalıyız. Türkiye’yi onların anlatmasını sağlamalıyız.

Ülke olarak yapısal reformları süratle uygulamaya koymalı, sanayi ve üretimi ön plana alan politikalar geliştirmeliyiz. Son dönemde yaşanan finansman sıkıntısını hafifl etmeye yönelik uygulamalar ve birçok firmanın yararlandığı yapılandırmaların piyasalarda olumlu etkileri olacağını düşünüyorum. İhracat için de önemli destekler gündeme geldi. Yeni destek uygulamaları da gündeme konulabilir. Siyasi kutuplaşmalara son verilebilirse ülke olarak bu süreci rahat şekilde atlatabiliriz. İlk aşamada mevcut üretim kapasitemizi ve istihdamı koruyacak çalışmalar yapmalıyız.

Rusya pazarının açılması ertesinde bir nebze de olsa rahatlayan tarım sektörümüz kısa bir süre önce uygulamaya konan havza bazlı üretim modelinden en etkin şekilde faydalanmalı. Bölgemizde önemli bir sanayi girdisi olan pamuğun yanı sıra yüksek katma değerli tarım ürünü üretimine odaklanmalıyız. Bu yönde bölge tarımında önümüzdeki dönemde önemli gelişmeler olmasını umut ediyoruz.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar