Orta Gelir Tuzağı kader mi?

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Son dönemde Türkiye'de sık sık gündeme gelen Orta Gelir Tuzağının nedenleri de bundan nasıl çıkılabileceği de hem yerli hem yabancı bilim adamlarınca ortaya konuluyor. Orta Gelir Tuzağının kader olmadığı ancak Türkiye'nin bugünkü eğitim, üretim ve ihracat yapısıyla bundan kurtulmasının zor olduğu, bu alanda yapılması gerekenler olduğunun da altı çiziliyor.
Son dönemde ülkemizin 10 bin dolar kişi başına milli gelir ile orta gelir tuzağına girdiği ve bundan çıkmak için acil olarak ürün desenini küresel rekabetçi kılacak önlemler alması gerektiği üzerine çalışmalar yapılıyor. Türkiye'nin Orta Gelir Tuzağı'ndan Toplam Faktör Verimliliğini artırarak kurtulabileceği bunun sağlanabilmesi için soruna neden olan sermaye stoku eksikliği ve yavaş büyüme ile ilgili düzenlemelere ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Eğitim, bilgi, Ar-Ge ve diğer sosyal harcamalardaki kıtlığın, işgücü verimliliğini düşürdüğünün altı çiziliyor.
Orta Gelir Tuzağı bir Gelişmekte olan ülkeler sorunu. Ülkenin performansıyla ilgili bir konu. Basit tanımıyla kişi başına düşen gelir düzeyinde belli bir sınıra gelmiş ülkelerin bu gelir bandına sıkışıp kalarak, üst gelir düzeyine geçememeleri. Bu açıdan Türkiye düşük orta gelir tuzağına 1955'lerde girdi. 2005 yılında 50 yıl sonra yüksek orta gelir düzeyini yakalayabildi. Oysa Çin'in düşük orta gelir tuzağında kalma süresi uzmanlara göre bizim üçte birimiz kadar 17 yıl oldu. Türkiye dünyada düşük orta gelir tuzağında Kosta Rika ve Bulgaristan'la birlikte en uzun süre kalan dünyadaki üç ülkeden biri oldu.
Profesör Hausman, kalkınma modelleri ürün seçiciliğine dayanmayan ülkeleri bu yapının düşük gelir tuzağı kapanına düşürdüğünü belirtiyor. Düşük teknolojili çok çeşitli ürün ihraç ederken, ithal teknolojiden elde edilen verimin tükenmesinin buna yol açtığını söylüyor. Hausman'ın bu tanımına Türkiye'nin dış ticaret yapısı da uyuyor.
Türkiye ihracatına 1998'den bu yana ağırlıklı olarak önemli katkıyı tekstil, giyim ve mobilya gibi düşük teknolojili ürünler yapıyor. 2009'dan bu yana buna orta düşük teknolojili ana metal sanayinin eklendiğini görüyoruz. Orta ileri teknoloji grubunda yer alan motorlu taşıtlarda ihracatta önemli yer tutuyor. Ancak bu sektörün 2012 yılı malzeme ithalatının 14.5 milyar dolar olması da bu tablonun bir başka yanı. İhracatta bunların yanında elektrikli makine ve makine teçhizat sektörünün pozitif katkısı söz konusu.
Türkiye'de Zonguldak Hatay ekseninin batısındaki 30 ilde ulusal hasılanın yüzde 78'i karşılanırken, doğusunda kalan 51 ilin yüzde 22'de kalması bölgeler arası düzeltilmesi gereken eşitsizliği ortaya koyuyor. Bunun sonucunda çoğu batıda olan 14 ilin Orta gelir tuzağında olmadığını görüyoruz. Bu illerden Trakya bölgesinde olanlar için Profesör Krugman'ın "İtme gücü tanımına" uygun olarak İstanbul'un etkisini de belirtmeliyiz. TÜRKONFED'e "Orta Gelir Tuzağı: Hangi Türkiye?" çalışmasını yapan bilim adamlarından Prof. Erinç Yeldan, bölgeler için farklılaştırılmış kalkınma reçetelerine ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Aynı şekilde Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk'te yeni sanayi odağı olarak kabul edilen Eskişehir-Konya- Kayseri için özel teşvik uygulaması önerisinde bulunuyor.
Orta Gelir Tuzağı ile gündeme gelen bin başka kavram "Sanal orta sınıf" kavramı. Arkadaşımız Didem Eryar Ünlü bu konudaki makalesinde sanal orta sınıfın 10 bin dolarlık toplumlarda beslenme ve barınma endişesinden uzaklaşıp, yüksek sınıflara has tüketim harcamalarını amaçladığını belirtiyor. Yeni teknolojik ürünler PC, GSM, Tablet harcamalarının ağırlık kazandığı bu sanal orta sınıfın dünya genelinde 3.2 milyar nüfusa ulaştığının altını çiziyor. Bu açıdan Türkiye'ye baktığımızda 2012 yılındaki 10.8 milyonluk GSM cihazı ithaliyle bu alana girdiğini gösteriyor. Ancak doğal olarak bu sanal orta sınıf, hiçbir zaman orta gelir tuzağından çıkılmasını sağlamıyor.
1950'li yıllard kamunun dışlandığı "Sıfır devlet" görüşü Orta Gelir Tuzağı bağlamında üç dev ekonomist Krugman-Stiglitz ve Dani Rodrik tarafından 2000'li yıllarda "Kamunun düzenleyici rolünün yeniden anlaşılması" tezleriyle farlı arayışın ortaya konmasına neden oluyor.
Bütün bunlar Türkiye'nin orta gelir tuzağından kurtulup 17 bin dolarlar seviyesinde milli gelire yükselmesi için eğitim ve üretim alanında yapılması gerekenler olduğunu gösteriyor.
NOT: BURSA OSB 50 Yaşında…
Rahmetli Şahap Kocatopcu'nun Sanayi Bakanlığı sırasında kurulan Türkiye'nin ilk OSB'si BURSA OSB 50 yaşına bastı. Kocatopçu'yu rahmetle anarken, önemli gelişme gösteren BURSA OSB'ye katkıları olanları kutlarım.
DATE:25-02-13

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar