Umut edebilmek harika

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Önümüzdeki Pazartesi günü 22 Aralık... Bir dönüm tarihi. Günlerin yeniden uzamaya başlayacağı zamanların habercisi... En uzun gece, en kısa gün yaşandıktan sonra güneşin aydınlığı doğaya daha fazla hâkim olmaya başlayacak. Ve artan ışıklı günler, adım adım bizi önce bahara, sonra yaza doğru taşıyacak.

Bu satırları kaleme aldığım Hamburg, en çok sevdiğim kentlerden birisi. Tabii ki orayı daha da güzelleştiren insanları. Yani Abi, Şirin, Ava.. Hiçbirimizin aklından çıkmayan, bana orayı sevdiren, o güzel insan, çok erken kaybettiğimiz ortak dostumuz Demir (Gökgöl)...

Her fırsatta yolculuklarımın vazgeçilmez durağı olan bir şehir burası. Sokaklarını, caddelerini dolaşmakla yetinmiyor; ormanlarını, dağlarını, göllerini arşınlayıp duruyoruz bir kez daha. Kent, yeni yıla hazırlanıyor. Her yer, pırıltılar içinde. Işıklandırılmış çam ağaçları, süslenmiş caddeler, Noel pazarları, küçük hediyeliklerin satıldığı barakalar, çocukluğumun teneke oyuncaklarını bulabildiğim oyuncakçılar, bugünler için hazırlanmış kurabiyeler, kekler, özel kıyafetler, yani tam bir şenlik havası...
Noel günleri bugünler. Bu inanışın kökenleri, Perslere, hattâ firavunlar devri Eski Mısır’ına dek uzanan bir geçmişe dayanıyormuş, dersem, haksızlık etmiş olurum; çünkü tek tanrılı dinlerden önce, insanların kutsal ruhlara inandıkları çok tanrılı dinlerin, “pagan” denilen (Latince “köylü” anlamında) inanç anlayışının egemen olduğu dönemlere kadar gidiyor. Aslında, herkesin tanık olduğu bir doğa olayından kaynaklanıyor.

22 Aralık, o dönemin inancına göre “Güneş Tanrı”nın geceye karşı zaferinin kutlanmaya başlandığı gün. Çünkü, o tarihten itibaren bugün hepimizin çok iyi bildiği gibi günler uzamakta, geceler kısalmaya başlamakta...

Bugünün bilimiyle açıklayacak olursak aslında olay, yerkürenin güneş çevresinde dönerken güneşe en uzak olduğu noktadaki tarih olan 22 Aralık'ın en kısa gün ve en uzun gece olarak yaşanması. Pagan dönemde o gece yarısı Güneş Tanrı'ya bir boğa kurban edilirmiş. Ve ardından günler uzamaya, güneş, milyonlarca yıldır olduğu gibi bir kez daha geceye karşı zaferini ilan etmeye başlarmış.

Bu gelenek Mısır’da firavunlar devrinde yine Güneş Tanrısı için de söz konusuymuş. Onlar da aynı gerekçeyle kutlamalar yaparlarmış, ama kabul ettikleri tarih, Jüstinyen takvimi ile 6 Ocak gününe denk düşüyormuş.
Güneş Tanrı'nın doğduğu günün, yani 22 Aralık'ın “Natalis” (Latince ‘doğum’) bugünkü söylenişiyle “Noel Bayramı”nın, onun doğumgünü olarak 24 Aralık tarihine denk getirilmesi, Hz. İsa'dan 300 yıl sonra İznik Konsülü'nce kararlaştırılınca, bu pagan bayramı, Roma İmparatorluğu'nda da kutlanmaya başlanmış.

Çam ağacı da yine pagan dönemden gelen bir inanışmış, 22 Aralık'tan sonra güneşin yeniden egemenliği eline alması, kutsal olarak kabul edilen çam ağacının süslenmesi, Güneş Tanrı'ya hediyeler asılması ile kutlanırmış...

Hamburg da şu veya bu nedenle - bence önemle değil - yeni yılın yaklaştığı şu günleri kutluyor dünyanın pek çok şehri gibi. İnsanlar, sokaklarda, dükkânlarda, alışveriş merkezlerinde biribirlerine güzel dileklerde bulunarak verecekleri hediyeleri seçiyorlar. Konserler gerçekleştiriliyor, yemekli toplantılar yapılıyor, kurulan pazarlarda iğne atsanız yere düşmüyor.

Biz, ikisi bebek altı kişi, kimi zaman kalabalıkların içerisinde savruluyor, oralarda yorulunca doğanın tenhalığına yönelerek bu kez ıssızlıkların keyfini çıkarıyoruz. Durmaksızın yağan yağmurlarda ıslanmaktansa asla korkmuyoruz; çünkü bizi kurutacak odun ateşleri yanıyor her yerde... Ağaç kokuları burunlarımızı tütsülüyor.

Bakalım yeni yıl neler getirecek? Güzel dilekler yerine gelebilecek mi? Umut edebilmek harika bir şey. Neden gerçekleşmesinler ki?..  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar