“Yüreğimizin yarısı Belçika’da yarısı Türkiye’de ikisi de terör içinde”

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Bir yerde terör olayı yaşanırken, insanın ilk aklına gelen orada olan herhangi bir yakınına bir şey olup olmadığı oluyor. Brüksel’deki terör olayı üzerine de orada yaşayan bir dostum aklıma düştü, “geçmiş olsun” demek için aradım. Değerlendirmesi, “Yüreğimizin yarısı Belçika’da yarısı Türkiye'de ikisi de terör içersinde. Çok üzülüyorum, acı duyuyorum...” şeklinde oldu.

Gelişmeleri değerlerdirirken ise pek iç açıcı şeyler söylemedi. 

Belçika’da olayların sürebileceği bir ortam olduğunu, bir dönem ucuz işçi olarak istihdam edilen Faslı, Afrika kökenli işçilerin birinci kuşak temsilcilerinin, Brüksel’e uyum sağlamak istediğini, ikinci, üçüncü kuşak temsilcileri arasında ise Suudiler başta olmak üzere bazı ülkelerin, dernekler kurdurtup , kuran kursları açarak, İslam örgütlenmelerini arttırdığını, oy peşindeki siyasilerin buna destek verdiğini, kentin belli bölgelerinde bir araya gelerek kolonilar kurup birçok dernek içersinde örgütlendiklerini, bunun sonuçlarının ne olacağının bugünlere kadar düşünülüp önlem alınmadığını anlattı.

Paris katliamını yapan gencin o günden geçen hafta yakalanana kadar, kendi ailesinin evinin yakınında bir evde kaldığını. Kendisinin bir dönem, tramvay şirketinde çalıştığını, ağabeyinin ise halen belediyede kadrolu çalışan olduğunu söyledi. “Gizlenirken o semtte çevredekilerden yardım almış olabileceği düşünülüyor. Onun için dün bizim arkamızdaki bir mahalle bütünüyle boşaltılıp, aramalar yapıldı. Bu da bu düşünceyi gündeme getiriyor” diye düşüncesini belirtti.

Belçika’nın NATO ve AB kuruluşlarının merkezi olması nedeniyle yeni olaylar çıkmaması için hemen yeni önlemlere ihtiyaç olduğunu, bazı önlemlerin bir süredir gündemde olduğunu, yeni NATO  merkezinin çok korunaklı şekilde inşa edilmesinin bunun örneği olduğunu söyledi. 

Belçika’da halkın önemli korkusunun, bir süre önce sözü edilen “nükleer santrala saldırı yapılabileceği” iddiaları olduğunu, bu santrala dronla yapılacak bir saldırının sınır bölgesinde olması nedeniyle Hollanda ve Almanya için de büyük tehlike yaratacağı üzerinde durulduğunu belirtti. 

Belçika’da halkın korku içersinde olduğunu, bunun siyasal olarak milliyetçi partilerin gücünü artırabileceğine inandığını, bunun ülkede “yabancı düşmanlığını” hızla artıracağına inandığını belirtti. “40 yıldan fazla süredir Brüksel’de rahatlıkla yaşıyorum. İlk defa son dönemde yabancı olmam nedeniyle olumsuz bakışlarla karşılaşıyorum” diye içinde bulunulan durumu anlattı.

“Peki çözüm yok mu?” diye sorduğumda, “Bana göre, Suriye meselesi çözülmeden çözüm yok. Belçika’da radikal İslamcıların örgütlenmesine destek verenler, yarattıkları frenkeştaynı görüp, geri çekilmelidirler. Dünyanın güçlü ulusları da kendi çıkarlarından vazgeçip, Suriye sorununun çözülmesi için iş birliği yapmalıdırlar. IŞİD’in dünyadan militan devşirmesi ve terörün geriletilmesi, ancak böyle başarılabilir. Bu yapılsa bile sonuç alınması zaman alacaktır” değerlendirmesini yaptı...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar