'Aile önemli… Aile işletmeleri de…'

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI [email protected]

Bugünkü konuğumuz Fatoş Altınbaş Sarıgül. Akademisyen, sivil toplum gönüllüsü, iş kadını ve en önemlisi bir anne Fatoş Hanım. Antropoloji konusunda doktora yaptıktan sonra, Üniversitede sosyoloji dersleri vermeye başlamış. “Üniversitede daha mutlu olacağımı keşfettim” diyor. Haklı da. Benim de sığınağımdır. Hem kendimi güvende hissederim hem de onu güvenle korurum... Fatoş Hanım’a engelli çocuklara verdiği desteklerden iş hayatına kadar birçok sordu sordum. Büyük bir ailenin mensubu olmanın zorluğunu ve kolaylığını da… Oldukça çarpıcı cevaplar verdi. Paylaşmasak olmazdı. 

Nasıl bir çocuktunuz?  Aklınızda yer etmiş bir anı var mı? 

Mutlu bir ailede büyüdüm ve dolayısıyla mutlu ve huzurlu bir çocukluk geçirdim. Anılarım hep ailemle güzel anlarımızdan ibaret. İlkokulda okul başkanı olmak için seçimlere katılmıştım. Çok az farkla kaybetmiş olsam da, küçük yaştaki o tatlı rekabeti unutamam.

Anne ve babanızın, eşinizin hayattaki seçimlerinize etkisi oluyor mu? 

Hayattaki seçimlerde, çevremizdeki kişilerin etkisinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Tüm önemli kararlarımı aileme danışarak alırım. Kararının konusunda göre annemle, babamla veya eşimle mutlaka konuşur, fikirlerini alırım. Özellikle babamın aklına her zaman çok güvenmişimdir ve genelde de gelecekle ilgili öngörüleri doğru çıkar. Eşim de benim hakim olmadığım farklı konularda etkin olduğundan, hayatımı şekillendirmemde önemli rolü vardır.

‘En önemli, projemizi yakında hayata geçiriyoruz'

‘Hayat Paylaşım Derneği’ nasıl ortaya çıktı?  Şu ana kadar neler başardınız? 

Hayat Paylaşım ve Dayanışma Derneği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm ihtiyaç sahibi veya engelli bireylerin eğitim ve sağlık ihtiyaçlarına katkıda bulunarak sosyal dayanışmalarını sağlamak amacıyla Ocak 2013 yılından bu yana faaliyet gösteren bir dernek. Daha gelişmiş bir toplum yaratılması, eğitimde fırsat eşitliği ve her türlü şiddetin engellenmesi için ihtiyacı saptayıp, bu ihtiyaca cevap verecek projeleri geliştirip, bunları dernek destekçileri ve sponsorlar yardımıyla gerçekleştirmeye çalışıyoruz. 3 yıldır üzerinde çalıştığımız en önemli projemiz engelli çocuklarımızın eğitimi ve öğretimi için inşa edilecek olan “eğitim ve rehabilitasyon merkezi”. Milli Eğitim Bakanlığı ve Bağcılar Belediyesi ile işbirliği halinde hayata geçireceğimiz bu proje bizler için çok değerli. Bu merkezin temel atma törenini, Sayın Başbakanımızın Değerli eşi Sare Davutoğlu hanımefendinin katılımıyla 24 Mart günü gerçekleştireceğiz. Avrupa Birliği standartlarına uygun, engelli bir çocuğun hayatını tek başına devam ettirebilmesi için gerekli eğitimlerinde verileceği, tüm halkımızın faydalanabileceği özel bir merkez olacak. 

Akademisyenliği seçmenizde etkili olan nedir? 

Okumayı öğrendiğim 6 yaşımdan bu yana, her zaman boş vakitlerini okuyarak değerlendiren bir insan oldum. İlkokulda kütüphaneden en fazla kitap ödünç alan öğrenci seçilirdim. Üniversite ve master sonrasında 2 yıl aile şirketimizde iş dünyasında çalıştım. Geleceğimizin şekillendiği 20’li yaşlardan bahsediyorum. İş dünyası ve ticaretle mutlu değildim. İşte bu dönemde, babamın da yönlendirmesiyle üniversiteye dönme kararı aldım ve Yeditepe Üniversitesi’nde doktoraya başladım. Evlilik hayatı ve çocuklarımın dünyaya geldiği yılları da içeren 5 yıl boyunca doktora programımı tamamlamak için çalıştım. Eşim her zaman en büyük destekçim oldu. Sonrasında aile vakıf üniversitemizin de kurulmasıyla, akademisyenlik hayatım başladı. Ben de mutlu olduğum kariyeri bulmuş oldum. Kemerburgaz Üniversitesi’nde… 

‘Üniversite'ye geçince yetkili mecra aile değil YÖK oldu...'

İş dünyasında etkili olan bir ailenin kızı olmanın zorluğu ya da kolaylığı nedir? 

Aile şirketlerimizden birinde çalıştığım yıllarda bunun zorluklarını yaşadım. 3.kuşağın şirkete gelmesiyle baş gösteren problemler. Altınbaş ailesinde o kuşağın öncüsü benim. Dolayısıyla bu konuda biraz da deneme tahtası oldum. Sonrasında bu ilişkileri düzenleyen aile anayasamız kuruldu. Akademisyenliğe geçmemle, yetkili mecra aile değil YÖK oldu ve işler benim için kolaylaştı. Kişisel başarılarımın farklı bir otorite tarafından onaylanıyor olması, kendime güvenimi geliştirdi ve babamın kızı olmaktan öte bir kimlik geliştirmemin yolunu açtı. Ailemin tanınırlığı ve etkisi, özellikle sivil toplum kuruluşlarındaki çalışmalarımda kapıları aralamam da çok etkin oldu. Dolayısıyla ben daha çok pozitif etkilerini yaşadım diyebilirim.

AYDAM’ın kuruluş sebebini bize anlatabilir misiniz?  

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi çatısı altında kurulmuş olan Aile Şirketleri Yönetimi ve Danışmanlığı Araştırma Merkezimizin (AYDAM) amacı, belirlediği temel çalışma alanlarında ulusal ve uluslararası işbirlikleri ile gerçekleştirilecek ortak projelere katkıda bulunmak; ülkemizdeki Aile Şirketi örneklerini inceleyerek, şu an için eksik olan bilimsel veri tabanı oluşturulmasını sağlamak, AYDAM Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulunun belirleyeceği alanlarda yerel, ulusal ve küresel ölçekteki sorunları ortaya koyan, çözüm önerilerinde bulunan bilimsel ve akademik çalışmalar yapmak. Ulusak ekonomimizin büyümesi için aile şirketlerinin sürdürülebilirliğini devam ettirmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda öncülük etmek amacıyla kurduğumuz araştırma merkezimiz gelecek yıllarda güzel katkılar sağlayacak.

'Aile işletmelerini sürdürülebilir kılmak için AYDAM'ı kurduk...'

Yaptığınız işlerde eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır?  

Sadece okul hayatından ibaret olmayan, ailede başlayan ve süreklilik gerektiren eğitim, sonrasında duygusal zekanın da gelişmesiyle, empati yapabilmek, dengeli insan ilişkileri kurabilmenin odak noktasında. Yaşananlarla biriktirdiğimiz tecrübeler ve doğru değerlendirmelerle bunları gelişimimiz için kullanabilmenin yolu da yine zekadan geçiyor. Toplumsal gelişim için öncelikle ailelere doğru eğitim çok önemli.

Hem akademisyenlik, hem sivil toplum hem de annelik aynı anda zor olmuyor mu? 

Zor olmuyor diyemem, fakat sistematik çalışmayla mümkün olabiliyor.  Bazı zamanlarda çok bunaldığım ve kaçmak istediğim de oluyor. Öyle zamanlarımda eşimle birlikte birkaç günlük şehir dışı seyahatlerine çıkıyoruz ve dinlenip, şarj olmuş olarak dönüyoruz. Çocuklarım konusunda, annemin desteği benim için paha biçilmez. Gözüm arkada kalmadan dinlenebiliyorum. Hafta içlerinde çocuklarımla yaptığımız anne-kız saatleri de terapi gibi, ruhuma çok iyi geliyor.

'Çocuklarım kendi seçimlerini yapsınlar...'

Çocuklarınız akademisyen mi olsunlar, yoksa iş insanı mı? 

Çocuklarım kendi seçimlerini kendileri yapsınlar isterim. En önemlisi mutlu olacaklar işi yapmaları. Bazen yeteneklerine göre değerlendirmeler yaparak, sanat ve spor alanlarında onları yönlendiriyorum. İleriki yaşlarında, bana sorarlarsa fikrimi söylerim, fakat seçim kendilerinin..

Son olarak DÜNYA Gazetesi okurlarına ne mesaj vermek istersiniz?  

DÜNYA gazetesi, ilkeli haberciliği ve objektifliğiyle farklı ve gözde bir gazete. Haber almaya ve farkında olmaya devam.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar