Altın ve Uranyum

Murat BERK
Murat BERK UZMAN GÖRÜŞÜ

Özellikle Suudi Arabistan’daki gelişmelerin önemli olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Lübnan’da yaşananlar ve Suudi Arabistan’ın kendi vatandaşlarından, Lübnan’dan ayrılmalarını istemesi de jeostratejik risklerin artabileceğine dair bir işaret.

Bu gelişmeler ışığında altın ile ilgili orta vadeli görüşlerimizi daha önce paylaşmıştık. Altının yükselişi önündeki risklerden biri reel faizlerin ve doların aynı anda yükselmesi. Yani risk iştahının açık kalması, FED’in faiz artışlarının daha fazla fiyatlanması ve ABD 10 yıllıkların yükselmesi... Böyle bir konjonktürde altın, finansal varlıklara nazaran baskı altında kalmaya devam edebilir. Fakat altının özelliklerinden biri hem borç deflasyonu hem de yüksek enflasyon dönemlerine karşı tarihsel olarak genelde iyi bir sigorta rolü oynamış olması. Ayrıca, sadece Kuzey Kore değil, Suudi Arabistan’daki son gelişmelerin de düşündürdüğü gibi jeostratejik risklerin artma olasılığı da altın lehine olabilir.

Altını hatırlatan ama performansı daha da kötü olan bir emtia ise uranyum. Uranyum madenciliği şirketlerinin hisselerini takip eden URA ETF’inin değeri, kurulduğu 2010 Kasım’ından beri en düşük seviyelerine yakın. Son zamanlarda ise o tarihi düşük seviyelerindeki işlem hacminden yükselmiş durumda.

Çoğu piyasada ve özellikle emtialarda olduğu gibi, uranyumda da fiziki talep ve arz önemli. Madencilik gibi yatırımın zaman aldığı ve maliyetli olduğu alanlarda arz ve talep arasındaki dengenin oluşması başka alanlara göre daha uzun sürebiliyor. Yani uranyumda da yatırım döngüleri önemli. Düşük fiyatlar nedeniyle son dönemde arz kesintilerine gidildiğine dair işaretler artıyor. Örneğin Kazakistan ile birlikte en önemli üreticilerden olan Cameco Corp, Kuzey Saskatchewan’daki iki madenini, düşük uranyum fiyatları nedeniyle kapattığını duyurdu.

Talep tarafına bakacak olursak, dünyada 440 civarı nükleer reaktör olduğu ve bunların dünya enerjisinin yaklaşık yüzde 10’unu ürettiği tahmin ediliyor. Önemli kısmı Çin ve Hindistan’da olmak üzere yaklaşık 50 yeni reaktörün inşası devam ediyor. Önümüzdeki 20-30 yılda dünya nükleer kapasitesinin yüzde 50 artabileceği öngörülüyor.

Sonuç olarak jeostratejik risklerin arttığı ve altın ve uranyum dahil olmak üzere finansal varlıkların birçok emtiaya nazaran tarihi yüksek seviyelerde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Genel olarak emtiaların ve özel olarak da petrol ile birlikte altın ve uranyumun, orta vadede birçok finansal varlıktan daha iyi performans gösterme potansiyeli taşıdığı düşüncesindeyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gelecek zaten burada 02 Eylül 2019
Sıcaklık artıyor 05 Ağustos 2019
Büyük umutlar 29 Temmuz 2019
Faiz Açmazı 11 Haziran 2019
Yuan’a dikkat 20 Mayıs 2019
Devam eder mi? 14 Mayıs 2019
Laplace’ın Şeytanı 07 Mayıs 2019
Reflasyon esintisi 05 Mart 2019
Mindball ve Wu Wei 11 Şubat 2019