“Aykırı ses olmadan doğru yol bulunmaz” yazımın okuruma hatırlattığı...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Bir okurum, "aykırı sesin” önemini anlatan dünkü yazım üzerine bir yandan “saygı ve nezaket içinde aykırı ses” olması nedeniyle sorunlar yaşadığını anlatmış, br yandan da önerime hak vererek, Cengiz Han’ın konuyla ilgili değerlendirmesini aktarmış.

“Aykırı ses olmadan doğru yol bulunmaz” başlıklı dünkü yazımı okuyan okurum, ”Haklı olduğunuzu söylemeye gerek görmüyorum. İzniniz olursa konuyla ilgili ben de çok beğendiğim bir örneği sunmak istiyorum” diyerek Cengiz Han'ın savaş öncesi komutanlarını toplayıp söylediklerini aktarmış.

Trump’ın Birleşmiş Milletler toplantısında kendisini öven ve gülüşmelere yol açan konuşması, ülkesine ve dünyamıza yaşattığı olumsuzluklar konusuna hiç değinmemesini dinleyince, okurumun gönderdiği Cengiz Han’la ilgili metni sizlerle paylaşmak istedim:

“Cengiz Han savaşa başlamadan önce tüm kurmayları ile toplantı yaparmış, ve dermiş ki, 'Eğer savaş esnasında bana şu kaleyi ele geçirdik, şu köprüyü zapt ettik veya düşmanın sol kanadını çökerttik...' gibi sadece olumluluk içeren övgü haberleri getiren olursa, hiç düşünmeden onun kafasını keserim. Zira tüm bunları yapmak komutan olarak zaten sizin göreviniz, yapmakla zaten yükümlü olduğunuz işleri, 'Yaptım' diye sakın ola yanıma gelmeyesiniz. Eğer yanıma gelecekseniz, bana nelerin eksik olduğunu, nelerin ters gittiğini, nerede sorun olduğunu, nerelerde zayıf olduğumuzu söylemek için gelin, tabii sorunların nasıl çözüleceği önerilerini birlikte getirin.”

İslami finans danışmanı olarak çalışan okurum, kendi durumu ile ilgili de şöyle bir bilgi veriyor:
“Gerek kriz anlarında gerekse normal zamanlarda, saygı ve nezaket kurallarına sonuna kadar dikkat etmek suretiyle aykırı ses olan ve bu nedenle zaman zaman işinden edilen biri olarak, selam ve saygılarımla..."

Bu konuda iş yaşamında benim de “aykırı ses” olmaktan sorun yaşayan birçok dostum oldu. O nedenle okurumun aktardıkarını sizlerle paylaşmak istedim!

Şimdi, eğitim sistemimizden başlayarak, iş yaşamımıza “icat çıkarma” gibi “aykırı sesleri” bastırıp, susturmak yerine, saygılı söylemle eleştirel bakışı gündeme getiren öneriler sunan yeni bir bakışı topluma yeleştirmemizin doğru olacağını düşünmeliyiz. Doğruyu saklamak değil, doğruyu söylemenin eğitimini okul eğitiminden başlayarak hayatın her alanında yaygınlaştırmalıyız...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar