Bir çeşme başı macerası

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Yazın tozların pudra, kışın çamurların krem olduğu yollardan geçip varmıştık dağların tepesindeki antik kente… 9 yıl önceydi. 4,5 metre yüksekliğindeki şelaleden akan suyun sesi, önündeki havuzdan gelen serinlik, bütün yorgunluğumuzu almıştı. Yaklaşık 28 metre boyunda, 9 metre yüksekliğinde bir çeşmenin oluğundan geliyordu sular… Zaman bilincimiz kaybolmuş gibiydi; bin 800 yıl öncesinde hissetmeye başlamıştık kendimizi…

Sanki Roma İmparatoru Marcus Aurelius dönemindeydik (161-180). Sagalassos antik kentinin hayırsever çifti Bayan P. Aelia Oulpina Noe ile ikinci kocası Flavius Severianus Neon arzu etmişlerdi görkemli bir nymphaeum yapılmasını. Nymphaeum; yani su, orman, dağ perileri olan nymphalara adanmış, kayaya oyulmuş ev biçimli, sütun dizileri ve heykellerle bezenmiş, nişli anıtsal çeşme…

Böylece kentin yukarı Agora’sının kuzey yakası boyunca abidevi bir çeşme inşa edilmeye başlanmıştı onların sağlıklarında. Daha sonraki yıllarda, anıtın nişlerine bu aileye ait heykeller yerleştirilmişti. 650’li yıllarda meydana gelen bir deprem sonucu, bütün şehirle birlikte bu görkemli çeşme de yıkılmıştı.

İşte, Burdur’un Ağlasun ilçesine 7 kilometre mesafede bulunan ve ilk yerleşim izleri, MÖ 4200 yılına kadar uzanan antik Sagalassos kentindeki o Antoninler Çeşmesi; Aygaz’ın ana sponsorluğunda ayağa kaldırılmıştı tam 9 yıl önce… Biz de çeşmenin yeniden hayat bulması nedeniyle yapılan tören için gelmiştik çok sevdiğim ve hiç unutmadığım bu antik kente…
Çeşme, deprem sonrası 3 bin 500 parçaya ayrılmıştı. Üzeri erozyon sonucunda tamamen toprakla kaplanan yapının kalıntıları, 1993-1995 yıllarında o dönemin kazı başkanı Marc Waelkens tarafından gerçekleştirilen kazılarla günışığına çıkarılmıştı. Çeşmenin podyumunun ayakta olması ve yapı taşlarının kırılıp parça parça olmasına karşın, büyük çoğunluğunun mevcut ve de çok iyi korunmuş hâli, onun yeniden ayağa kaldırılmasını mümkün kılmıştı…

Daha sonraki yıllarda Oğlak Yayınları tarafından basılan “Bir Arkeoloji Detektifinin Maceraları” kitabında bu çeşmenin ve kentin tarihini anlatmaya çalışmıştım. Sagalassos, Batı ve Güney Anadolu’da yaşayan Luvi kabilelerinin bir kolu olan Pisidia halkı tarafından kurulmuştu. İmparator Hadrian; 120’li yıllarda Sagalassos’u Pisidia imparatorluk kültünün resmî merkezi seçilince, kent hızla zenginleşmiş ve yerel halk ona bağlılığını, diktikleri dev heykellerle göstermeye başlamıştı.
2008 yılındaki kazılarda o heykellerden birini kafası çok iyi durumda ele geçirilmiş ve bu baş heykeli, pek çok arkeoloji yayını tarafından haberleştirilmişti. Londra’daki British Museum’da düzenlenen Hadrian sergisinde de etkinliğin en önemli parçası olarak yer almıştı bu heykel… Yine aynı kazılarda, dev bir Marcus Aureilius heykeli başı da bulunmuştu…

Aygaz, bütün bu çalışmalara, 2005 yılından bu yana destek veriyordu. 2010 yılında, zaman içinde binlerce parçaya ayrılan Sagalassos’un en görkemli yapısı Antoninler Çeşmesi’ni tekrar suyla buluşturmanın mutluluğunu yaşayan Aygaz, desteğini Sagalassos’un kalbi konumundaki Yukarı Agora’daki yapıların ayağa kaldırılmasına yöneltmişti.

Bu kez, ulaşılan yeni eserler ve halen devam eden çalışmalar hakkında kazı başkanı Jeroen Poblome ve kazı ekibinden bilgi almak amacıyla Aygaz Genel Müdürü Gökhan Tezel’in ev sahipliğinde yine Sagalassos’tayım… UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki Sagalassos’taki son gelişmeleri, Dünya Ehlikeyf’te (www.dunya.com/ehlikeyf) 9 yıl sonra yine keyifle anlatacağım...

Dünyayı kendine hayran bırakan bu antik kent üzerine son bilgiler ve fotoğraflarla her pazartesi olduğu gibi Ehlikeyf’te bir kez daha buluşmak üzere…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar