Bizim için denge ne zaman oluşacak?

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]


Bizim piyasamızda Gezi Olaylarıyla başlayan olumsuzluğun üstüne geçen hafta FED'in açıkladığı kararlar etkilendi ve dengesiz bir döneme girildi. Bizim için dengenin oluşmasında dış dengesizliğin durulmasının yanında, içerde de Merkez Bankası'nın olumlu ve proaktif kararlar alması ve siyasette havaya sertliğin değil, ılımlılığın hakim olması gerekiyor.

FED'in bir anlamda "Malumun ilanı" olan son açıklamalarının ardından küresel piyasalarda sadece doların yükselen varlık olduğunu görüyoruz. Özellikle gelişmekte olan ülke piyasalarında birbirine benzer esen rüzgarlar doların değer kazanması borsaların değer kaybetmesi ve faizlerin yükselmesi sonucunu getirdi.

Brezilya ve Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelerden farklı etki altında kaldılar. FED kararları dışında bizde GEZİ Parkı olayları, Brezilya'da 20 centlik otobüs zammını protesto başlatan küçük grubun bir çığ gibi büyüyerek 1 milyona ulaşması FED kararlarının bu siyasal gelişmelerle üst üste oturmasına neden oldu.

Bunun sonucunda geçen hafta FED açıklamalarının ardından ülkemizde euro yüzde 3, dolar yüzde 4.5 yükseldi. Dolar tarihinin en yüksek seviyesini, 1.95'i test etti, haftayı 1.9410'dan kapattı. Borsa ise yüzde 8.6 değer kaybına uğradı 73bin 101 seviyesine geriledi. Gösterge tahvilin faizi de yüzde 8'in üzerine çıktı.

Karşılaştırmalarımızı gezi olayının başladığı dönemle yaparsak, dolar ve euro'nun TL karşında yüzde 7.8 yükseldiğini, borsanın düşüşünün yüzde 15 seviyesinde olduğunu, faizdeki artışın da 300 baz puan olduğunu görüyoruz.

Peki, Merkez Bankası bu dönemde hangi adımları attı?

Kurda artan volarite karşısında Merkez Bankası bir yandan döviz satış ihaleleriyle iki günde 400 milyon dolarlık satışla denge aradı, bir yandan da aynı dönemde TL sıkılaştırmasına giderek piyasa yapıcı bankaların günlük repo yapma imkanlarına 28 milyar TL'lik katkı sağladı.

Şimdi Merkezin elinde hangi ek müdahale imkanları var?

Dolardaki hızlı yükselişi Uyguladığı döviz satış ve TL sıkılaştırmasına devam etmesi söz konusu olabilir. Bunun yanı sıra kullanabileceği imkanlar arasında doğrudan döviz satışı, zorunlu karşılıklar ve Rezerv Opsiyon Mekanizması'nda indirim ile politika faiz koridorunun genişletilmesi üst sınırının yükseltilmesi kararını uygulamaya koyabilir. Bunlar yeterli olmazsa yeni önlemler araştırılabilir.

FED'in kararlarının likiditenin azaltması sonucunu getireceği için, bütün dünyada özellikle gelişmekte olan ülkelerde etkisinin olacağı biliniyor. Bundan ülkemizin etkileneceği de biliniyor.  Zaten geçen haftaki gelişmelerde bunu açıklıkla ortaya koydu.

FED tahvil alımlarını azaltacağını ve 2014'te sonlandıracağını açıkladı. Buna göre dünya piyasalarında yeni dengenin oluşması için yaklaşık bir yıllık bir sürenin geçmesi gerekecek.

Bu dönemde bizim iki alanda dengeyi gözeten tutum içersinde olmamız gerekiyor. Bunlardan birisi Merkez Bankası politikalarının dünyayı iyi okuyan pro -aktif davranan bir tutum içinde olması söz konusu olmalıdır. Bir diğeri de önümüzdeki iki yılın seçim yılı olmasına karşın, siyasal gerginliğin en aza indirilmesi yolunda siyasi aktörlerin olumlu tablo çizmeleri gerekecektir. Bunun ilk adımı siyasilerin Meclis'teki Salı söylemlerini yumuşatmalarıyla gündeme gelmelidir. Ayrıca, hem Barış sürecinde hem yeni Anayasa yapım sürecinde yapıcı adımlarla siyasette çatışma değil uzlaşma kültürünü hakim kılmalıdırlar.

Yoksa, dışarıdaki gelişmelerin ortaya çıkardığı iç piyasamızı etkileyen dengesizliklere, siyasi olumsuzlukla da eklenirse piyasaların durulması ve olumlu bir üretim, istihdam ve rekabetçi bir ihracat için gereken ortam sağlanamayacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar