Değişim eskiyle kavga ederek değil, yeniyi yaratarak gerçekleşir...

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Hepimizin takip ettiği belli yayınlar var. Yılların alışkanlıkları… Büyük bir kısmımız ise maalesef hiçbir yayını takip etmiyor. İnternetten okuyorum yalanını söylüyor, ama niyetlense de üşeniyor. Hal böyle olunca “farklı” yayınlar önem kazanıyor. Bu ay Can Yayınları’nın çıkardığı Socrates; Düşünen Spor dergisini aldım, inceledim. Benim gibi futboldan hoşlanmaya birini bile değişik makalelerle içine çeken, sporun pek çok dalına ilişkin araştırma ve incelemenin bulunduğu Socrates baskısı ve mizanpajı ile de göz dolduruyor. Sanırım bundan böyle sanat denince İstanbulArtNews, spor denince de Socrates almak adet olacak… 

Socrates dergisi 10 TL’den satışa sunulmuş. 144 sayfadan oluşuyor. İlk sayı olmasına rağmen çok iyi reklam alamamış. Spor da lüks gibi niş bir alan, reklamveren de haklı olarak önce spor gazeteleri ve erkek moda dergilerine ilan vermeyi tercih ediyor. Diğer yandan herkes “kriz yok (!)” dese de kimse doğru düzgün reklam vermiyor son birkaç aydır. Bu sebeple bu harika proje aslında zor bir zamanda çıkmış, ama iyi bir destekle yaşatılabilir kanaatindeyim. 

Türk sporculuğu hiçbir zaman prestijini koruyamamıştır. Nitekim dergide de detaylı anlatıldığı gibi dünyada yüz akı olduğumuz halterde bile Turgut Özal’ın inanılmaz çabası, Bulgar vatandaşı Naim Süleymanoğlu’nu Türk yapabilmek için yapılan uğraşlar, Türkçe hocaları ve nicesi. Türk futbolu deseniz son günlerde Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan da gördüğümüz gibi yer yer vahşetlere sahne olabilmektedir. Yine de bir Fenerbahçeli olarak Beşiktaş’ın farklı bir yerde durduğunu söylemeden edemem. Yine basketbol ve voleybol son yıllarda daha aktif olduğumuz alanlar olsa da bu alanlarda düz bir grafik takip ettiğimiz görülmemiştir. Spor gazeteciliği deseniz, çok satar, haber verir, ama saklanmaz. İşte Socrates, sporu bir felsefe haline getireceklerin dergisi olmaya aday. Dilerseniz içinden de size biraz bahsedeyim. Derginin isminin Socrates olmasının ana nedenlerinden biri, ünlü düşünürün cümlesi; “Değişim eskiyle kavga ederek değil, yeniyi yaratarak gerçekleşir.” Futbolun domine etmediği, kendi halinde bir sayfiye yeri bu dergi, diyor baş yazı ve sonu da Socrates’in cümlesiyle bitiyor adına referansla; “Bazen düşünüyorum da, acaba futbolun yarattığı cazibeyi insanlık için müspet bir nedene çevirebilir miyiz? Sonuçta ikisinin de ortak yanı aynı: Dünya da, top da yuvarlaktır...” Derginin ilk sayfalarında futbol laneti ile başlanıyor. Literatüre “Jagger Laneti” olarak geçen terime göre, Mick Jagger’ın gittiği maçlarda ev sahibi takımın sahadan yenik ayrılması adettendir. Son olarak 2014 Dünya Kupası’nda Brezilya-Almanya maçını yerinde takip eden müzik efsanesi, 7-1’lik mağlubiyet sonrası Brezilyalıların büyük tepkisini çekmiştir. 

Yine Uğur Yücel’in Muhammed Ali’nin meşhur olduğu döneme ilişkin yazdığı makale efsane… “Ali Olacaktım Baba” başlıklı yazı için bile bu dergi alınır aslında. Türkiye’de gençlerin yeni, adil ve daha iyi bir hayat kurmak için gayret gösterdiği dönemde, dünyanın bir diğer ucunda; ABD’de bir siyah önüne gelenleri dövüyor, kendini yok saymak isteyenlerin hafızalarına kendini kazımaya başlıyordu. Muhammed Ali’nin hikayesi bu topraklardaki birçok çocuk için ilham vericiydi. Uğur Yücel de bu çocuklardan biriydi işte. 

Derginin en güçlü yazılarından biri de Ben Johnson, Lance Armstrong, Oscar Pistorius, Ray Rice gibi ünlü ama bir o kadar “suçlu” isimlerin nasıl suç yoluna girdiklerini inceliyor. İşin ilginç yanı da şu ki, ne kadar suçlular ise o kadar meşhurlar. Peki 16 yaşından itibaren parlatılan yıldızların bir kısmının şiddet düşkünü psikopatlar olmasının altında yatan sebep ne? 

Dergi böyle ilginç konuları incelemiş. Yine Naim Süleymanoğlu dosyası da hayli keyifli, bilmediğiniz detayları da öğreneceksiniz. Kayakla atlamadan sporun pek çok türüne dergide rastlamak mümkün. Binicilik ve golf olmaması dikkatimi çekti. Böyle üst sınıf bir spor dergisinde bu iki spora muhakkak yer verilmeli. Derginin tek oturmama sebebi henüz ne tarafa geçmek istediğini bilmemek. Sanatsal bir spor dergisi bir yere kadar önemli olan çizgiyi net çekmek. Biraz ondan biraz bundan ile değil belki belli alanlara yer vermeden elitist olmak daha çok okur getirir, çünkü diğer stil her yerde var. Gabriel-Garcia Marquez bile uzun süre spor yazarlığı yaptı ama gün geldi edebiyatçılıkta karar kıldı. Güzel bir yayın hayatı dilerim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015