Dünya mal ticareti üzerine bazı değinmeler…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Bugün, 2014 yılından 2017 yılına tadar gerileyen, sonraki artışıyla 2018 yılında 2014 seviyesini yakalayan dünya mal ticareti konusunu ele aldım. Dünya mal ticaretinin ilk beş sırasında yer alan ülkeleri, ticaretin yüzde 38’ini gerçekleştirirken, kalan185 ülkenin paylarının yüzde 62 olduğunu gördüm.

Çok taraflı ticaret sisteminin yasal ve kurumsal temeli olan ve 1 Ocak 1995 tarihinde kurulan Dünya Ticaret Örgütü ile Gümrük Birliği, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'nın (GATT) yerini aldı. Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) kuruluşunda 124 ülkenin imzası bulunuyordu. Bu örgütlenmenin iyi işlediğini gören devletlerin zaman içinde katılımıyla sayı 164’e yükseldi. Yeni katılan üyeler arasında Rusya ve Çin de yer aldı. DTÖ’nün çok taraflı anlaşmalarla dünya ticaretini yönlendirmesinin önemli olduğu belirtilirken, DTÖ olmasaydı, ülkelerin ihracatlarının yüzde32’lik bölümünün tarife engeline takılacağı yorumları da yapıldı.
2014 yılında 18.49 trilyon dolar olan dünya mal ticareti büyüklüğü birkaç yıl üst üste daralarak, 2016 yılında 15.96 trilyon dolar seviyesine indi. 2017’de miktar olarak yüzde 3.6, değer olarak yüzde 8 artarak 17.7 trilyon dolara ulaştı. Artış 2018’de de sürerek 18 trilyon doları aşıp, 2014 rakamına ulaştı. Buna son yıllarda artarak 5 trilyon doların üzerine çıkan hizmet ticareti de mal ticaretinin dörtte biri büyüklüğünü aşarak eklendi. Toplam ticaret 23 trilyonu aştı.

Dünya mal ticaretinde 2017’de ilk sırayı 4.6 trilyon dolarla 28 AB ülkesi alıyor. Onu 2.3 trilyon dolarla Çin izliyor. Üçüncü sıradaki Amerika’nın mal ticareti ise toplam 1.1 trilyon dolar.

Almanya, Hollanda, Japonya, ABD ve Çin dünya ticaretinin ilk beş sırasında yer alırken, toplam ticaret içinde yüzde 38 paya sahipler. 1962 yılında bizimle aynı 200 dolarlık kişi başına mili gelire sahip olan Kore ise dünya mal ticaretinin 6. sırasında yer alıyor. Türkiye’nin sıralamadaki yeri ise 15'ncilik.

İmalat sanayi ürünlerinin dünya mal ticareti içindeki payı yüzde 70. Bunun yanı sıra her ülke üretiminde başka ülkelerin payları var. Uluslararası işbirliği en fazla otomotiv sanayiinde görülüyor. AB’li otomotivciler yüzde 30 parçayı dışardan alıyor. Almanya’da ise oran yüzde 35’e yükseliyor.

Gelişmekte olan ülkelerin ulusal hasılalarının yüzde 21'i tarımdan, yüzde 10’u madencilik gelirlerinden oluşuyor. Bu iki alan GOÜ hasılasında gelirin üçte birini oluşturuyor. İmalat sanayinin payı ise bu ülkelerde yüzde 11’de kalıyor.

Dünya ulusal hasılasının yüzde 50‘den fazlasını beş ülke yaratıyor. Diğer 185 ülke geri kalan yüzde 50’den küçük payı paylaşıyorlar. ABD’nin tek başına payı ise yüzde 25. Dünya gelir ortalaması ülke bazında 10.728 dolar. Türkiye’de kişi başına gelir ise bunun altında ve 190 ülke arasında 64. sırada bulunuyor.

İsrailli tarihçi Y.N. Harari, Sapiens isimli çalışmasında şu uyarıyı yapıyor; “Hala global işbirliği yok. Ama farklı kapasitedeki insanların birlikte çalışmaktan başka alternatifleri de yok. Bu nedenle iyi bir milliyetçi globalist olmalı. Yakında dünya savaşı çıkmasını beklemiyorum ama bir liderin egoist istekleri, bir ülkeyi savaşa sürükleyebilir.” Harari bu sözleriyle Trump’ı mı tanımlıyor acaba…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar