Dünyanın en iyi annesi kimdir?

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Dünyanın en iyi annesinin kim olduğu sorusunun yanıtı herkes için aynıdır, kendi annesi. Yalan da değildir. Sadece doğuran değil, büyüten, emek veren de annedir. Malumunuz dün Anneler Günü idi. Sabah brunch’ları doldu, taştı. Restoran işletmecilerinin en sevmediği gün belki Anneler Günü, malum kalabalıktan ifl ahları kesiliyor. Tabii büyük bir ticari kaynak da; özellikle perakendeciler için. Aylardır mevsim ve kur yükselişi sebebiyle alışverişin kesat gittiği sektöre Anneler Günü güneş gibi doğdu haliyle. Ben şu “annenize bilezik alın, pırlanta alın (!)”muhabbetine alışamadım, sevmiyorum da. Ancak alan da çok var, hani. Zevk, karışmak olmaz… İnsan anne olduğunu ne zaman anlar? Doğurduğu an elinize minicik bir insan geldiğinde “ben anne oldum (!)” demezsiniz aslında. Pek çokları anne olmayı böyle tarif etse de gerçekten böyle değildir. Ne zaman çocuğunuz hastalansa, başına bir şey gelse, kalbi kırılsa, bir haksızlığa uğrasa işte o zaman anne olduğunuzu anlarsınız. Ben öyle olmuştum. Doğurmak belki de en kolayı pek çoğumuz için ama onu koruyabilmek, kollayabilmek; asıl odur analık. 

İyi bir anne iz bırakabilmeli. Bir çocuk annesini kaybettikten sonra onu hâlâ güzel anabiliyorsa, ne mutlu o anneye. Bu hafta biraz özele de gireyim istedim. Anneannemi çokça yazmışımdır ama, bu konuda farklı bir insan olduğu için anneliğini anlatmak isterim. Anneannem Prof. Dr. Işın Demirkent, Türkiye’nin yetiştirdiği sayılı Ortaçağ tarihiçilerindendi. Eşinin de işinin iyi olması sebebiyle araştırma alanı geniş ve derindi. Para her işte olduğu gibi hocalığınızı geliştirmenizde de rol oynardı. Ancak hep mütevazı oldu. Hep disiplinliydi. O kadar ki evdeki düzenini bile üniversite çalışmalarına göre dizayn etmişti. Varsa yoksa üniversiteydi. Yıllar içinde başarısı dünya çapında oldu. Yazık ki aile hayatında da hocaydı, disiplinliydi. Anneannemi tanıdığım yıllar en “light” yıllarıydı ama, o zaman bile katıydı. Bir tek bana söz geçiremediğinden mi ya da “Orijinal, böyle bir tip de ailemizde olsun” dediğinden mi, beni pek ellemezdi. Daha doğrusu çocukluk yıllarında disipline etmeye çalıştı ama, pek muvaff ak olamadı. Benim annem ise hep sevecen bir anne olmuş, adeta kendi annesinin eksik tarafını geliştirmiş idi. Hep anneme; “Anneannem benim annem olsa valla katlanamazdım” derdim. Zor insandı vesselam. Öldüğü gün kendimi yerlere attığımı hatırlıyorum. Hayatımın çocukluk günleri hep onun himayesinde, bahçede, gülerek, onu kızdırarak, tarih hikayeleri dinleyerek geçmişti. İnsan çocukluğunu nereye giderse oraya götürüyor. Sonra zamanla baktım ki o katı kadın hepimize hayatta bir duruş öğretmişti; iyi kötü… Nasıl kabul ederseniz ve biz de bu duruşu kabul ettik. Evlendikten sonra daha da iyi anladım ki hayatımda hep ondan izler var, onun verdiği kültür, Alman etkisi, tarihe merak, disiplin bu yolla oluştu. Benim jenarasyonum pazara gitmez çok, ben kaçırmam. Çünkü çocukluktan alıştırmıştır pazara, en lüks markete giderdi oysa ama pazarı bilmenin önemini vurgulardı. Eren Eyüboğlu’nun bir tablosunu sırf pelikanlı bir balıkçımız vardı onu hayal ettiğim için almıştım yıllar sonra. Geçen hafta Zeki Alasya ölünce de onu andım. Geceleri kendisine elbise diktirdiğinde kasetleri koyar “Aşkolsun”, “Yasaklar” gibi Devekuşu Kabare’nin eserlerini etrafa adeta ezberlettirirdi. Benim odamın yanında bu hengam işlerken ben de Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın özellikle “Aşkolsun” oyununu hâlâ bugün ezbere bilirim. Annemin de ısrarı ile elişi bilirim. Bunlarla da övünürüm. Böyle bir aileden bu özelliklerle çıkmak kanımca dünyanın en şanslı işidir. 

Geçtiğimiz haftalarda anneannemin en çok gazabını çeken annem; “Anneanneni nasıl özlüyorum, keşke yaşasaydı” deyiverdi. İşte o an anladım ki bir anne verdikleriyle müsemma, yaptıklarıyla değil. Hepimiz hatalar yaparız, evlatlarımıza da yaparız, yaptığımız haksızlıklar, sonradan pişmanlıklarımız vardır, olacak ama onlara bizi anacak bir ince duygu verebildiysek işte o zaman anneyiz. Bende bu duygu var, ne mutlu ben yaşarken annemin sevgisini biliyorum ama siz siz olun sevginizi gösterin, çünkü bir çocuk sevgiyle büyür, öğrettiklerinizle yaşar ama hep sizinle yaşar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015