Eğitimi ne kadar küçümseyebiliriz?

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Memleket tam manası ile keşmekeş halde… Kavramlar karıştı, neye üzüleceğimizi şaştık. Şehitler, mülteciler, kur yükselişleri, herkesin iş derdi, para yok(!), hükümet karmaşası, seçim beklentisi, işler tam manasıyla durdu. Allah’tan İstanbul’da Bienal’ler var da insanlar kafasını dağıtacak bir şeyler bulmaya çabalıyor ama sergi sonunda bile “ne olacak bu memleketin hali?”- demeden edemiyoruz. Her karmaşa yetmezmiş gibi okullar da farklı tarihlerde açılıyor. Eylül sonu bayram sonrası diye okullar kapalı ama özellerin hemen hepsi açıldı. Daha eğitimde birlik sağlanamamış. Zaten bir ülkede eğitim doğru düzgün yapılamıyorsa daha ne bekliyorsunuz o ülkeden? Geçen hafta Coca Cola’nın CEO’su Muhtar Kent şirketler için de durumun farksız olduğuna dem vurdu takip etmişsinizdir. Bir patron, bir girişimci üniversite eğitimi olmadan bir iş kurmuş olabilir. Hoş günümüz dünyasında ben artık böyle girişimcilere de pek rastlamıyorum. Eğitim eksikliği olan patronların çocukları ise gerçekten çocuklarını hep iyi okullara gönderiyor. Bu konuda en başarılı isimlerden biri DİMES Grubu’dur. Diren Ailesi çok eski yıllarda iki oğlunu başka başka ülkelere yollamış, DİMES’in bugüne gelmesine şüphesiz ön ayak olmuşlardır. Hikayeyi dinlediğimde o zaman için inanılmaz bir öykü gibi gelmişti, nitekim Başarı Öyküleri’ni yaptığımız yıllarda Anadolu’da böyle çokça şirkete rastlamak insanda ülkesine dair bir umut da geliştiriyordu. Yaptığım ‘Başarı Öyküleri’ni inceledim geçen, bugün neredeyse %20’si yabancı ortak almış.%4’ü batmış. Yine bunların en başarılılar olduğu varsayılırsa Türkiye’nin kaybettiği gerçeği değişmiyor. 

Şirketlerin başarısızlıkları kötü yönetim kadroları ile olur. İsmini veremeyeceğim ama Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinde son söz hala babanın iki dudağının arasında olduğundan sektör lideriyken sektörde belli ürünler hariç neredeyse ilk ona giremeyen şirketler bulunmakta. Her sektörde de bu durum var. Geçen Türk Telekom’un harika bir reklamı var. Onu izledim. Patrona yalakalık yapmak için kimi çayın dudak payını azalttım diyor, kimi kağıtları toplamış kâr ettik diyor... Sonra oğul gelip, asıl kâr ettirecek işi anlatınca gözlerinin içi parlıyor; işte bu! diyor. Bizde de aile şirketlerinin ve maalesef KOBİ’lerin durumu bu. Belli bir yere kadar geliyorlar. Sonra kimin egosu ağırsa o kazandım sanıyor ama batma süreci de takip ediyor. Bu sebeple Muhtar Kent’in CEO’ların ve bu derecede kim varsa çalışanların üniversitenin kapısından geçmeleri mühim. Çünkü dedemin sevdiğim bir lafı vardı; “Üniversite insana bambaşka bir bakış sunar, istemediğin bir konuyu bile okumak zorunda kalırsın, bir bakarsın, öğrenmişsin, fikir sahibi olmuşsun.” İnsan gençken anlamıyor da şimdi daha anlaşılır tabii… 

Muhtar Kent, panelde şuna dem vuruyor: “İsviçre’deki şirketlerin CEO’larının yüzde 25’i üniversite mezunu değil. Söz konusu CEO’lar meslek okullarını bitirmiş, en fazla 2 yıllık meslek yüksek okullarına devam etmişler... 

KOBİ’ler her ülkede ekonominin iskeleti, bel kemiğidir. KOBİ’ler teşvik edilmeli, finansmana ulaşmalarının yolu açılmalıdır. ABD’de de üniversite mezunu olmayan CEO’ya pek rastlanmaz. Ancak, mesleki eğitim sonrası çalışma hayatına girip CEO’luğa yükselmenin örneklerinin görüldüğü ülkelerden biri de Almanya’dır.” 

Amerika’da eğitim sürecinin uzunluğu tartışıladursun, üniversite eğitimi hala dünyada olmazsa olmaz. Diğer yandan kişinin yaratıcı olabilmek adına kendini geliştirmesi de şart. Artık teknolojiden uzak kalmak “ben anlamıyorum” değil, “ben yokum”demek. Çağın şartlarına ayak uydurmadan ayakta kalmak imkansız artık bunu hepimiz kabul edelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015