Ek Vergi’de çözüm bekleyen sorunlar

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ zeki.gunduz@dunya.com

Ek Deprem Vergisinin anayasaya aykırılık teşkil edip etmediği konusunda benim ve Selçuk Özgenç’in yazıları yanında çok sayıda yazı yayınlandı. Ek verginin özellikle eşitlik, hukuki belirginlik, öngörülebilirlik, mali gücü göre alınması ve geriye yürüme sayılıp sayılmayacağı yönleriyle, anayasaya aykırılık taşıyıp taşımadığı konusu tartışılmaktadır. Ancak tartışmalar bununla sınırlı değil.

1.Üretim tesisleri deprem bölgesinde şirket merkezleri bölge dışında olan şirketler

Sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte, özellikle Türkiye genelinde satış yapan, ithalat ve ihracatları da olan çok sayıda bölge şirketinin merkezleri bölge dışında, çoğunlukla da İstanbul’da. Merkezi bölge dışında olan bu şirketler ek vergiye tabi olacaklar. Kanun çıktıktan sonra merkezlerini bölgeye taşısalar da kanun kapsamından kurtulamıyorlar.

Bu konu özellikle belediyelerin merkezi bütçeden alacakları pay açısından da önemliydi ve bu nedenle belediyeler bu şirketlere, merkezlerini de bölgeye taşıma konusunda baskı yapmaktaydılar. Bölgedeki vergi daireleri de kendi bölgelerinde sadece çalışanlara ilişkin muhtasar beyanname verilip (ki muhtasarlar bile merkezden verilebilmektedir) başka beyanname verilmemesinden rahatsızdı.

Kanun koyucunun bu ek vergiyi deprem nedeniyle aldığı, depremden etkilenme nedeniyle bölge mükelleflerince ek vergi ödenmemesi iradesi dikkate alındığında, bu konuda bir çözüm üretilmesinde fayda var. Merkezleri bölge dışındaki şirketlerin bir diğer sorunu da mücbir sebep kapsamına alınma noktasında.

Üretim tesisleri ve çalışanlarının depremden etkilenmesi nedeniyle, mali yükümlülüklerin yerine getirilmesinde kolaylık ve zaman veren mücbir sebep hali kapsamına alınma için çok sayıda başvuru yapıldığını da müşahade ediyoruz.

2.Şirketler zararda da olsalar ek vergi ödeyecekler

Şirketler, 2022 yılı şirket için zararla kapanmış olsa veya önceki yıllardaki birikmiş zararları nedeniyle 2022 yılında ödenecek kurumlar vergisi çıkmasa bile, indirim veya istisna tutarı üzerinden ek vergiye tabi olacak.

Bu durum, vergi ile mali güç ilişkisini koparmaktadır. Bu yönüyle anayasaya aykırılık tartışmaları haklılık zemini bulabilmektedir.

3.Mükellefler ek vergi ödememek için istisnadan vazgeçmeyi düşünüyorlar

Ek vergi nedeniyle bir kısım mükellefler 2022 yılı için indirim veya istisnadan vazgeçmeyi düşünüyorlar.

Bu husus 2022’yi zararla kapatmış veya devreden zararı büyük olan şirketlerde özellikle gündemde.

 Bu konuda tartışma ve değerlendirmeler: “İndirim veya istisnadan bu yıl vazgeçilirse vazgeçilen kısım gelecek yıla taşınabilir mi?” ve “Bu sene vazgeçip sonraki yıllarda istisna ve indirimden yararlanmaya devam edebilir miyim?” başlıklarıyla yapılmaktadır.

Doğal olarak burada, beyanname bazında, matematik olarak çıkacak mali yük sonuçları ve mukayesesine göre değerlendirme yapmak gerekecek.

4.Ek Vergi çifte vergilemeyi önleme anlaşmalarına aykırı mı?

Çifte vergilemeyi önlemi anlaşmaları dikkate alındığında bazı anlaşmalarda, yurt dışından elde edilen kazançların vergileme hakkı diğer ülkeye bırakılabilmektedir.

Böyle olunca da yurt dışından elde edilen gelir, Türkiye’de, beyannamede matrahtan indirilmektedir.

2022 yılında, kurumlar vergisi matrahından indirilecek yurtdışından elde edilen bu kabil gelirler üzerinden, ek vergi alınabilip alınamayacağı tartışması yapılmakta.

Çifte vergileme anlaşmaları kazançla ilişkilendirilen, kazanç üzerinden alınan vergileri kapsamaktadır. Ek vergi de 2022 yılı kazançları üzerinden, kurumlar vergisi matrahından hareketle tanımlanmış bir vergi olması hasebiyle anlaşmaların kapsamına girmektedir.

Anlaşma ile vergileme hakkı diğer ülkeye bırakılmış, anlaşma ile Türkiye’de vergilenmeyeceği kararlaştırılmış ve bu zamana kadar da bu şekilde uygulama yapılmış, kurumlar vergisi açısından da bu şekilde uygulama yapılacak bir konuda, ek verginin de alınmaması gerektiğini, alınması halinin anlaşmaya aykırılık teşkil edeceğini düşünmekteyiz.

Mükellefler bu konunun gereksiz ihtilafları önlemek açısından tebliğ açıklaması ile çözülmesi beklentisindeler.

5.Teknik indirimlerin ek vergi kapsamına girmeyeceği açıklanmalıdır

Vergi kanunlarında matrahtan indirim veya istisna olarak tanımlanmamış olduğu halde, mükerrer vergilemeyi önlemek, dönemsel kazançları doğru tespit edebilmek gayesiyle veya muhasebe/raporlama sistemleri farklılığını düzeltmek için yapılan, ancak şeklen 2022 yılında kurumlar vergisi matrahından indirim gibi duran bir kısım teknik uygulamaların kafa karışıklığına yol açtığı görülmektedir. İndirim ve istisna olmamakla birlikte, teknik nedenlerle, geç gelen fatura uygulamaları, karşılık iptalleri, TFRS-VUK farkları gibi matrahtan indirilen kalemler ek vergi konusuna girmeyeceğini düşünüyoruz.

En yaygın ve kolay anlaşılacak konudan hareketle konuyu izah edelim. Şirketler geç gelen faturaları, izleyen yıl (örneğin 2022 ile ilgili geç gelen faturayı 2023 yılında) kayda alabilmekte, ancak, (2022) kurumlar vergisi beyannamesinde vergi matrahından diğer indirim olarak indirebilmektedir.

Beyannamede yapılan bu indirim kurumlar vergisi kanununda tanımlanmış bir indirim veya istisna değil, teknik düzeltme mahiyetinde bir uygulamadır. Bu kabil teknik düzeltmelerin ek vergiye tabi olmaması gerekmektedir.

6.Emisyon primleri ek vergiye tabi olmamalı

Yine, aslında vergi konusuna girmediği, işletme için bir kazanç olmadığı, sermaye benzeri bir öz varlık kalemi olduğu açık olan, bu nedenle de kanunla, istisna olarak düzenlenmemesi gereken bir konu, açıklamaya kavuşturma iddiası ile kanunda istisna olarak düzenlenmiş olduğu için soruna yol açtı.

Emisyon primi aslında sermaye benzeri bir tutar olduğundan lafzen ek vergi kapsamına girmekle birlikte özünde, bir kazanç olmaması, zaten vergilenecek bir gelir olmaması, sadece muhasebe tekniği açısından beyannamede indirim olarak gösterildiği için vergiye tabi olmamalıdır.

Benzer bir hata, sermayeyi tamamlamak için şirkete Türk Ticaret Kanununun 376. maddesi çerçevesinde ortakların koyduğu (sermaye benzeri öz varlık sayılabilecek) tutarlar için de, hiç gereği yokken, yine yapıldı.

Böylelikle, bir tebliğ açıklaması ile düzeltilebilecek konuda geçmiş beş sene yanlış yapılmış gibi bir durum ortaya çıktı. Bir kısım mükellefler de, iştirak kazançları istisnasının mükerrer vergilemeyi önlemek için getirilmiş bir düzenleme olduğundan hareketle ek vergi kapsamına girmemesi gerektiğini ileri sürmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar